CHP’de il kongresi yaklaştıkça taraflar arasındaki gerilimin dozu giderek yükseliyor.
Özellikle “Ahmet Kumbul ve Nusret Bayar” ekipleri arasında yaşananlar CHP’nin parti içi birliğini neredeyse parçalamış durumda.
Yer yer kişiselleştirilen bu gerilimin, küfürlü saldırılara kadar uzanması parti için hiçte hoş olmayan bir duruma gelinmesine yol açtı.
Hafta sonu Konyaaltı İlçe Örgütünün bir otelde düzenlediği dayanışma yemeği, son derece güçlü bir dayanışma havasının olduğu bir geceydi.
Deniz Baykal dışında 4 milletvekili ile “Belediye Başkanları Ümit Uysal ve Semih Esen’in katıldığı geceye İl başkanlığına aday olan Ömer Melli, Ahmet Kumbul, Nusret Bayar” ve ekipleri de katılınca birçok insan gelecek için partinin birlik ve dayanışması adına umutlandı.
Özellikle “Konyaaltı İlçe Başkanı Onur Duruk’a” ayrı bir sayfa açmak isterim.
Sonunda olmaması gereken bir çatışma olmasına rağmen gerçekten tüm hazırlıkları ile son derece başarılı bir gece oldu.
Hrant Dink’in ölüm yıldönümünde “hepimiz Hırant Dink’iz” mesajını yayınlayan Onur Duruk’un o, kendine has tavırlarının, esprili üslubunun, bitmek bilmeyen enerjisinin, her konukla tek tek ilgilenmesinin büyük payı vardır.
Saha çalışmalarındaki üstün başarısını, salonda da gösterdi dersem abartmamış olurum.
Ancak bu kadar başarılı ve dayanışma için umut veren gecenin sonu pekte iyi bitmedi.
Siyasetin ve siyasi mesajların ağırlıklı olarak verilmesi gerekirken, kongreye dönük olarak yanında yer alınan adayın lehine davranıyormuş gibi yapılan çirkin küfürler ve bu küfürlerin yol açtığı yumruklu kavga ne yazık ki hastane acilinde bitti.
“Başkan Esen’e birilerinin açık küfür etmesi, gerilimi patlattı.”
Başkan Esen, küfürlere muhatap olmadan salonu terk etmesine rağmen, “durumdan vazife çıkaran” kimi gençlerin, müteahhit “Orhan Budak’a” saldırması ve kıyasıya yumruklamaları ne siyasetle, ne de edep ve adapla bağdaşmayan bir durumdur.
Bizzat tanık olduğum bu olay CHP içindeki fay hatlarının kırılmasına yol açmamalıdır.
İktidar hesapları yapan, kentteki muhalefet oylarını bir potada toplayıp yükseltmeyi amaçlayan bir partide önce kendi birliği ve beraberliği sağlanmalıdır.
Kendi içinde birliği olmayan ve adeta farklı partilerdeki insanlarmış gibi birbirlerini hasım durumuna getirenlerin olduğu yerde asla birlik ve dayanışma olmaz.
2014 yılındaki yerel seçimden ders alınması gerekir…
“Mustafa Akaydın’a” muhalefet eden başta Deniz Baykal ve ekibindekilerin seçim çalışmalarına katılmamaları ve hatta sabote etmeleri sonucunda seçim kaybedilmiş ve bunun faturasını bütün partililer çekmiştir.
Bu gerilimin ve çatışmanın sürdürülmesi halinde yarın yapılacak cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde, il kongresinde kaybedenlerin, “nasıl seçildiyseniz öylede seçim çalışmasını yürütün” demeleri durumunda kaybeden sadece CHP değil, tüm Antalya ve emekçi halk olacaktır.
Çatışma ve gerilimin yanında olanların değil, birlik ve dayanışmanın yanında olanların daha da güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum…
İl kongresinde sağduyunun hâkim olmasını ve bundan Antalya halkının kazançlı çıkmasını umuyorum.