Önce Konyaaltı ve Lara plajlarında başladı tepkiler ufaktan ufaktan…
Sonra yerel basın bu konunun üzerine gitmeye başladı.
Ve pik noktasına Gazipaşa Belediye Meclisinde CHP’li üyelerin kararı ile ulaşıldı.
“Suriyeliler denize donla girdiklerinden denize girmeleri yasaklandı…”
Allah’tan Gazipaşa Belediye Başkanı bu ırkçı ve gerici karara gelen yoğun tepkiler karşısında Meclisin bu kararının değiştirilmesini sağladı.
Neyse…
Gelelim işin özüne…
*****
İnsanlarımız nedense şu don meselesine fena takmış durumdalar.
Oysa don deyip geçmemek lazım.
Bence don, kişinin sosyal sınıfını ve statüsünü belirleyen simgedir.
Birkaç yıl önce yaşadığımız bir döviz krizi sonrasında dövizle bankalardan kredi alanlar bankalar tarafından sıkıştırılınca topluca bir eylem yapmışlardı.
İlgili bankanın önüne gelen yüzlerce dövizzede ellerindeki rengârenk, çeşit çeşit, tür tür, yerli/yabancı özel üretim olan markalı donlarını bankanın kapısına atmışlardı.
Yani diyesiler ki, “bir donumuz kaldı onu da alın…”
Dövizzedelerin banka kapısına attıkları donların resimlerine dikkatle bakmıştım.
Valla içlerinde ne kirli bir don, ne yamalı, ne kopçalı, ne de paçalı don vardı.
Kapıya atılanlar ya g-string, ya baxer, ya slip donlardı.
Zaten bu insanlar yamalı, kopçalı, paçalı don giyen insanlar olsalardı o bankalar kapıdan içeri bile almazlardı.
Bu yamalı, kopçalı, paçalı don giyenler ya inşaatlarda çalışan amelelerdir, ya amele pazarında gündelikçilik yapanlardır, ya tarlada ırgatlık yapanlardır, ya da el arabası ile nafaka peşinden koşanlardır.
Bu tür insanlar zaten kıçındaki donu gidip elin banka kapısına bırakmazlar.
Çünkü başka bir don alacak parası yoktur.
*****
Bir de “donsuzlar” vardır.
Yaz günü sıcaktan dolayı pantolonunu donsuz giyenlerden söz etmiyorum…
Toplumun en dip yaptığı yerde yaşayan garibanlardan, çatısızlardan söz ediyorum.
Bunlar kimi zaman donunu satarak, kimi zamanda donunu çıkararak açlığını gidermeye çalışanlardır.
Onlar için donun koruyacağı bir organlarının olup olmaması hiç önemli değildir.
Çünkü açtırlar, çatısızdırlar, kışın donarlar, yazın yanarlar…
*****
Toplumda bir de “doncular” vardır.
Aman haaa…
Siz, siz olun “donculardan, özellikle siyasi donculardan” sakının…
Bu türden insanlar, gözünüzün içine baka baka, pantolonunuzun içinden donunuzu çeker alırlar da ruhunuz bile duymaz.
Ne zaman ki donsuz kıçınız pandiklenmeye başlar, işte o zaman “aaa.. Donumu almışlar” dersiniz…
Dersiniz ama nafile, bir kez kıçınız pandiklenmiştir…
Sonra yerel basın bu konunun üzerine gitmeye başladı.
Ve pik noktasına Gazipaşa Belediye Meclisinde CHP’li üyelerin kararı ile ulaşıldı.
“Suriyeliler denize donla girdiklerinden denize girmeleri yasaklandı…”
Allah’tan Gazipaşa Belediye Başkanı bu ırkçı ve gerici karara gelen yoğun tepkiler karşısında Meclisin bu kararının değiştirilmesini sağladı.
Neyse…
Gelelim işin özüne…
*****
İnsanlarımız nedense şu don meselesine fena takmış durumdalar.
Oysa don deyip geçmemek lazım.
Bence don, kişinin sosyal sınıfını ve statüsünü belirleyen simgedir.
Birkaç yıl önce yaşadığımız bir döviz krizi sonrasında dövizle bankalardan kredi alanlar bankalar tarafından sıkıştırılınca topluca bir eylem yapmışlardı.
İlgili bankanın önüne gelen yüzlerce dövizzede ellerindeki rengârenk, çeşit çeşit, tür tür, yerli/yabancı özel üretim olan markalı donlarını bankanın kapısına atmışlardı.
Yani diyesiler ki, “bir donumuz kaldı onu da alın…”
Dövizzedelerin banka kapısına attıkları donların resimlerine dikkatle bakmıştım.
Valla içlerinde ne kirli bir don, ne yamalı, ne kopçalı, ne de paçalı don vardı.
Kapıya atılanlar ya g-string, ya baxer, ya slip donlardı.
Zaten bu insanlar yamalı, kopçalı, paçalı don giyen insanlar olsalardı o bankalar kapıdan içeri bile almazlardı.
Bu yamalı, kopçalı, paçalı don giyenler ya inşaatlarda çalışan amelelerdir, ya amele pazarında gündelikçilik yapanlardır, ya tarlada ırgatlık yapanlardır, ya da el arabası ile nafaka peşinden koşanlardır.
Bu tür insanlar zaten kıçındaki donu gidip elin banka kapısına bırakmazlar.
Çünkü başka bir don alacak parası yoktur.
*****
Bir de “donsuzlar” vardır.
Yaz günü sıcaktan dolayı pantolonunu donsuz giyenlerden söz etmiyorum…
Toplumun en dip yaptığı yerde yaşayan garibanlardan, çatısızlardan söz ediyorum.
Bunlar kimi zaman donunu satarak, kimi zamanda donunu çıkararak açlığını gidermeye çalışanlardır.
Onlar için donun koruyacağı bir organlarının olup olmaması hiç önemli değildir.
Çünkü açtırlar, çatısızdırlar, kışın donarlar, yazın yanarlar…
*****
Toplumda bir de “doncular” vardır.
Aman haaa…
Siz, siz olun “donculardan, özellikle siyasi donculardan” sakının…
Bu türden insanlar, gözünüzün içine baka baka, pantolonunuzun içinden donunuzu çeker alırlar da ruhunuz bile duymaz.
Ne zaman ki donsuz kıçınız pandiklenmeye başlar, işte o zaman “aaa.. Donumu almışlar” dersiniz…
Dersiniz ama nafile, bir kez kıçınız pandiklenmiştir…