Parti Meclisi üyelerinden bir dostum, CHP’nin son Abant toplantısında basına kapalı olan bölümde oldukça ciddi denecek tartışmaların yaşandığını söyledi.
Bu tartışmaların özellikle belediye başkanlarının tutumu ve örgütlerin durumu hakkında olduğunu ifade etti.
Konuşmacıların büyük çoğunluğu, belediye başkanlarının “herkese aynı mesafede” olduklarını belirtme duruşlarının sonucunda “partiye oldukça mesafeli” olma durumuna geldiklerini belirtmeleri üzerinde düşünülecek bir durumdur bence.
Elbette bir partiden aday olarak seçilen belediye başkanı, seçildikten sonra herkesin belediye başkanıdır ancak, bir partinin adayı olduklarını ve seçilirken o partinin felsefesi ve söylemleriyle seçildiklerini unutmamaları gerekir.
Bunu şöyle örneklemek gerekirse; “Muhittin Başkanın” seçim vaatleri arasında bulunan “halk su” projesi, CHP’nin söylem ve felsefesinin ürünüdür.
Elbette bu proje uygulandığında bundan sadece CHP’liler ya da Muhittin Başkana oy verenler değil, tüm halk faydalanacaktır.
Bu örnekten yola çıkarsak şu sonuca varırız.
Belediye Başkanı, hizmetlerinde herkese ve her kesime aynı mesafededir ve herkesin bu hizmetlerden eşit olarak faydalanmasını sağlamalıdır.
Ancak projelendirmeleri ve bu projelerini hayata geçirmede “aday olduğu partinin kadroları” ve söylemleri ile başkanlığını sürdürmesi zorunludur.
Elbette kadro olayında hangi partiye mensup olursa olsun “liyakat” esası vardır ve olmalıdır da.
“lakin Liyakatte eşitlik durumunda kendi partisinin kadrosunu görevlendirmesi önceliği olmalıdır.”
İşte Abant toplantısında milletvekillerinin şikâyetçi oldukları konu tam da budur.
Başkanların kadroları oluşturmada “liyakat” ilkesine bağlı oldukları ve herkesin belediye başkanı olduklarını gösterebilmeleri adına “liyakatte diğerlerinden aşağı olmayan CHP’li kadroları görevlendirmekten kaçındıklarını” ifade etmeleri bence de dikkate alınacak unsurdur.
***
Toplantıda eleştirilen bir diğer konu da örgütlerin hantal yapısını ve “yeni dönem siyaset anlayışına uygun olmadıkları ve bu nedenle radikal değişimlere gidilmesi gerektiğini” dile getirmeleridir.
Toplantı öncesinde bu özelliklerinden dolayı birçok il ve ilçe yönetiminin görevden alınmasına vurgu yapılması üzerine Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada “bu türden açıklamalardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve belirledikleri kimi il ve ilçe yönetimlerinin görevden alınacağını ancak bu türden operasyonların geniş çaplı olmayacağını ifade etmiş.”
Hangi il ve ilçelerin görevden alınacağı şu anda meçhul ancak 8 Kasım’da mahalle delegelerinin seçimi ile başlayacak süreç içinde beklenmedik anlarda görevden alınmalar olabilir
Gazetecilik merakı ile yaptığım araştırmada, hangi illerin ve ilçelerin görevden alınacağını öğrenemedim ama “Antalya İl ve İlçe örgütlerinin bu kapsamda olmadığını, Antalya’da her şeyin doğal süreçte ilerleyeceğini” öğrendim…
Zaten olması gereken de budur.
Antalya her zaman parti içi demokraside olumlu sınav vermiştir.