Geçen hafta sonu CHP il başkanlığına aday olan “Ahmet Kumbul ve Nusret Bayar’ın” kahvaltı ve yemekli toplantılarına katıldım.
Her iki toplantı da sadece delegelere değil, üyelere açık olan toplantılardı.
Her iki adayın toplantısına katılım üç aşağı, beş yukarı aynı düzeydeydi diyebilirim.
Her iki aday da katılımcılara hitaben birer konuşma yaptılar.
Ve salondan aynı tepkileri aldılar.
Ancak yeri gelmişken söyleyeyim; Nusret Bayar’ın hitabetini çok başarılı bulmadım.
Akıcı ve salonu sürükleyecek konuşma yapması için biraz daha çalışması gerek.
Buna karşılık Ahmet Kumbul, kitleye karşı konuşması daha iyiydi ancak Kumbul’un konuşmalarında “tekrardan” kaçınması gerekir.
Adayların genel durumunu tek tek ele alacak olursak –şimdilik kaydı ile- şöyle bir değerlendirme yapabiliriz.
AHMET KUMBUL
İki dönem Muratpaşa ilçe başkanlığı ve bir dönemde il başkanlığı yapmasının avantajları var.
Örgütü iyi tanıyor.
Partinin kanaat önderlerinin çoğunluğu ile ilişkileri oldukça iyi düzeyde ve parti tabanında tanınırlığı oldukça yüksek.
CHP’nin, Antalya’da en çok belediye başkanlığını kazanması ve tarihinin en yüksek oy oranına Ahmet Kumbul’un il başkanlığı döneminde ulaşılması onun için büyük bir avantaj…
Buna karşılık görev yaptığı dönemde “vesayet altında” olduğu algısı onun için ciddi bir dezavantaj…
Keza, yerel seçim döneminde İYİ Parti ile olan ittifak görüşmelerini sorunsuz götürmesine karşılık, HDP konusundaki açıklamaları bir başka dezavantaj olarak duruyor ama buna rağmen ittifak ruhunu ve dilini biliyor olması bir avantajdır.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; bu dezavantajlarının olmasında en etkili olan unsur “il yönetiminin düşük profilli” olması ve Kumbul’un yanında siyaset üretecek kadroların olmamasıdır.
Bu avantaj ve dezavantajlarını alt alta koyduğumuzda Ahmet Kumbul’un yeniden seçimi kazanması için çok zorlanacağı görülüyor.
NUSRET BAYAR
Daha önceden de belirttiğim gibi Bayar iyi bir CHP’li ve iyi bir demokrattır.
Partisi için bu güne kadar her türlü fedakârlığı yapmaktan çekinmemiş bir siyasetçidir.
CHP’lilerin karşısına “yeni bir isim” olarak çıkması, neler yapabileceğinin merak konusu olması ve bagajında tartışılacak bir yükünün olmaması onun için avantajlardır.
Muratpaşa ve Kepez ilçe örgütünün desteğini almış olması bir başka avantaj olarak kabul edilebilir.
Ama asıl avantajı Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın desteğini alamsıdır.
Parti tabanının sevgi ve saygı ile kabul ettiği, belediye çalışmalarındaki büyük başarısının karşılığını seçimde çok yüksek oy oranı ile alması Uysal’ın desteğinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir.
Lakin Uysal’ın desteğinin getireceği avantaj kadar bazı çevrelerde “yeni bir vesayet” kuşkusu da yaratmamış olması da dezavantaj olarak görülebilir.
Keza Bayar’ın merkezde yaşamıyor olması ve önümüzdeki dönemin ittifak ruhunu yaşatmak olduğu için üslup konusundaki sertliğinin bir başka dezavantaj olduğunu ifade edebilirim.
İlerleyen günlerde üslupta yapacağı uzlaştırıcı dilin kendisine faydası olacaktır.
Bu avantaj ve dezavantajları alt alta koyduğumuzda Bayar’ın zor bir yarış geçireceğini ama kongrede en az Ahmet Kumbul kadar şansının olduğunu söyleyebilirim.
ÖMER MELLİ
Şu ana kadar resmen adaylık açıklaması yapmamasına rağmen Melli’nin de bu yarışın içinde olacağını söyleyebilirim.
Uzunca bir süredir merkez ilçelerde gezilerini sürdürüp yoklama yapan Melli’nin önümüzdeki günlerde adaylığını açıklayacağını biliyorum.
Şöyle bir soru sorulabilir.
Neden bugüne dek bekledi?
Bu noktada Melli, CHP Genel Merkezinin “uzlaştırıcı ve ittifak ruhunu sürdürecek bir ortak aday arayışını” beklediğini ifade etti.
Ve yine kendisi ile yaptığım konuşmada “CHP Genel Merkezinin uzlaştırıcı ve ittifak ruhunu yapabilecek ortak aday olarak kendisi üzerinde mutabakat sağlandığını” söyledi.
Melli, önceki dönemlerde il başkanlığı yapmış ve parti tabanında tanınan ve karşılığı olan bir siyasetçi…
Herkesin bildiği gibi yumuşak bir üsluba sahip ve kent dinamiklerince benimsenen, sıcak karşılanan birisi…
Keza her iki adayın toplantılarına katılarak parti tabanına uzlaşmacı bir tavrının olduğunu göstermesi çok önemlidir.
Bunlarla beraber Genel Başkan ve örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısının desteğini aldığını ifade etmesi önemli avantajlardır diyebilirim…
Ancak diğer iki adaya göre yarışa geç başlamış olması, diğer rakiplerinin saha çalışmasında önde olması Melli için bir dezavantajdır.
HAMİŞ
Önümüzdeki günler nelere gebe, neler getirir, neler götürür şimdiden söylemek çok zor.
Kongre üçlü bir yarışa da sahne olabilir, ya da bir adayın diğerinin lehine çekilmesi sonucu ikili bir yarış da olabilir.
Bunun nasıl olacağı tamamen Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Genel Merkezin olaya ne kadar ve nasıl müdahil olacağına bağlıdır diyebiliriz.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez, önümüzdeki dönemin politikasının merkezine “ittifak ruhunu yaşatmak ve tüm muhalefeti kucaklamak” anlayışını koyduğu için Antalya kongresine çok fazla da kayıtsız kalacağını sanmıyorum…