İnanılmaz günler geçiriyoruz…
Etiketler her gün değişiyor.
Elini uzatanın eli yanıyor.
Bu fiyatlara yetişmek dar gelirliler için imkânsız.
Tam bir karmaşa…
Çarşıda-pazarda, markette, sokakta, otobüste öfke, itiraz, hiddet görünür hale geldi.
İnsanlar bireysel tepkilerini çekinmeden ortaya koyuyorlar.
Sosyal medya “elim kırılsaydı da oy vermeseydim” diyen öfkeli insan videolarıyla çalkalanıyor.
Buna rağmen, bu öfke ete-kemiğe bürünmüyor, itiraz fiile dönüşmüyor, dönüşemiyor…
Örgütlü bir hale getirilemiyor…
Ya da getirilmek istenmiyor…
Sessiz ve derin hoşnutsuzluk bireysel öfkeyle sınırlı.
Ne olacağı meçhul!
Görünen o ki, kişiliksizliğe, çürümeye, yenilginin kader olduğunu kabullenmeye doğru gidiyoruz…
Ülkede ateş mutfakları yakarken ve üstelik bütün bunlardan sorumlu olması gereken AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, suçluyu da bulmakta gecikmedi.
TOBB şurasında marketlere yönelik şöyle diyor;
“Enflasyonun azaldığı, faizlerin düştüğü şu dönemde halkımı sömürme mücadelesini devam ettiren varsa bunun hesabını sorarız…”
Güler misin, ağlar mısın?
Hesap vermesi gereken siyasi, hesap soruyor.
Üstelik sanki ülkeyi 16 yıldır tek başına yöneten kendileri değilmiş gibi, pahalılıktan, faizlerin yükselmesinden ve dövizdeki tırmanıştan muhalefeti sorumlu tutan şu sözleri söyledi.
“Türkiye’nin en büyük sorunu dışarıda rekabet ettiği güçler değil, kendi içindeki bir takım kifayetsizlerdir.”
Neymiş efendim, Türkiye’nin en önemli sorunu?
“İçerideki kifayetsizler…”
Kim bu kifayetsizler?
“Bay Kemal” mesela.
Başka?
“Teröre destek verenler, solcular, sosyal demokratlar, akademisyenler, gazeteci-yazarlar, aydınlar, öğrenciler…”
Kısaca kendisine muhalefet eden herkes.
Dünya, hedef şaşırtmak için kendi içindeki muhaliflerini şeytanlaştıran, onları kötü gösteren, hedef tahtası haline getiren çok lider gördü.
Ama inanın hiçbiri bizimkinin eline su dökemez.
Döviz fiyatları yükseldi, enflasyon azdı, sorumlu: “İçerideki kifayetsizler ve faiz lobisi, dış güçler.”
Dış politikada sorun mu var? Sorumlusu: “Vatan hainleri”
Yağmur yağdı sel oldu, kar yağdı yollar kapandı, sorumlu: “Beceriksiz muhalefet…”
Aslında ülkeyi çok mükemmel(!) yönetiyorlar ama ah o “kifayetsizler” yok mu?
Onlar kadir-kıymet bilmezler, “vatan haini” onlar.
Kibri, “her şeyi bilen” biri olduğunu sanması, ne yazık ki bizi bu duruma getirdi.
Çevresini liyakatsiz, her dediğine “evet efendim” diyenlerle doldurdu.
O kadar pervasızca hareket ediyor ki devletin bütün kurumlarını şahsi kurumları sayıyor.
Alıyor, satıyor, lağvediyor, birleştiriyor, kapatıyor, hibe ediyor…
Ordu’da ki konuşmasında ise tam evlere şenlik bir ifade var.
“Biz bütün adaylarımızın öz geçmişlerini, GBT’lerini MİT ve emniyet güçlerine incelettik.”
İnanılmaz değil mi?
Sanki MİT, emniyet devletin bir organı değil de, Cumhurbaşkanının ve partisinin özel güvenlik örgütü.
Erdoğan, bu işin Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılacağını, adayların özgeçmişleriyle ilgili durumun bağımsız yargı tarafından inceleneceğini ya bilmiyor, ya da bilerek o kurumların yetkilerine müdahale ediyor…
Yani bindik bir alamete, nereye gittiğimiz belli değil…