Geçtiğimiz hafta Adalet ve Demokrasi Haftasıydı…
Böylesine bir haftada muhalefetin yeri/göğü adalet ve demokrasi talepleriyle inletmesi gerekirdi.
Devletin tüm erklerinin, özellikle bağımsız olması demokrasinin olmazsa olmazı olan yargı sisteminin, bir tek adam tarafından kullanılır duruma geldiği, özgürlüklerin ve demokratik hakların “beka” adı altında yürütülen güvenlik politikalarıyla gırtlaklandığı günümüzde böylesine bir hafta, boş geçirilmemesi gereken bir haftaydı.
Ne yazık ki neredeyse boş geçirildi.
Üzerine bir de Elazığ depremi eklenince hepten susulmak durumunda kalındı.
Uğruna 500 km yürünen, katılımcıların her kesimden yüz binleri bulduğu ve bir milyonun üzerinde bir mitingle sonuçlandırılan “Adalet yürüyüşünü” Ankara-İstanbul yolunda bırakmamak, sürdürmek gerekirdi.
Devlet yönetimini,
“Ben daha iyi hizmetkâr olurum”
“Ben daha çok yol yaparım”
“Ben daha çok çevreciyim”
“Ben dev projeler yaparım”
“Beni aradığınızsa hep karşınızda olurum”
Vs… vs…
Noktasına indirgeyenlere karşı, adalet ve demokrasi taleplerinin yükseltilmesi gerekirdi.
Böyle bir haftada en yüksek sesle adalet ve demokrasi talepleri kitlelere iletilmezse ne zaman iletilecektir?
Böyle bir haftada adalet ve demokrasi uğruna şehit edilen aydınlar, emekçiler, demokratlar ve devrimciler anılıp toplumsal hafızamız yenilenmeyecek de ne zaman yenilenecektir?
Böylesine önemli bir haftayı ıskalamayanlarda vardı.
“Muratpaşa Belediye Başkanı Sayın Ümit Uysal, Mali Müşavirler Odası ve Antalya Barosu…”
Mali Müşavirler Odası bir panel düzenlerken Antalya Barosu da Adliye Binasında “Adalet Nöbeti” tuttular.
Ancak onlarında sesi yeterince duyulmadı ya da duyurulmadı.
“Başkan Uysal’ın” panelde yaptığı konuşmada söylediği şu sözler bence çok dikkate değer ve ülkemizin adalete, demokrasiye ne kadar acil ihtiyacının olduğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir.
“Her an tehlikelerle karşılaşabilirsiniz ama Türkiye’de aydın olmak hepsinden daha zor.
Zor ama her şeyiyle ve her şeye rağmen bu ülke muhteşem bir ülke.
Uğruna birçok şeyi feda etmeye değecek bir ülke.
Uğur Mumcu ve onun gibi aydınlanmaya baş koymuş, ülkesinin geleceğine hayatını koymuş kişiler için, hepimiz için canını bile feda etmeye değecek bir ülke.
Ülkesi, halkı dışında hiçbir yarar gözetmeden ömrünü feda etmiş, kaybettiğimiz bütün insanlarımızın aydınlarımızın anası önünde saygıyla eğiliyorum”
Başkan Uysal bu konuda çok duyarlı bir siyasetçidir.
Nitekim geçen yıl yayınladığı mesajda da şöyle demişti;
“Aslında biz Atatürk ve aydınlanma önderlerinin izini takip eden yön bulma meşalemizi kaybettik…”
Geçen yıl ki yazımda şöyle demiştim.
“Bence Uysal’ın bu sözünü yazın bir kâğıda ve çalışma odanızın bir yerine asın.
Böylece ne olduğunuzu, kim olduğunuzu her gün hatırlamanıza yardımcı olur…”