Söz vermek verdiği sözü tutabilmek asalettendir, öğretidir, karakterdir, birliktir, dirliktir. Söz vermek bir kişinin kendi kutsallığını kabul etmesidir. Bir olmak bilincine sahip olunduğunda arada duvar diye bir şey kalmaz. Hayatın işleyişi köprüler yaratmaya dayalıdır. Birlik yasası içinde bir olmayı kabullenmek insanların ve verilen sözlerin ortak yönlerine bakarak köprüler kurması demektir. Ozanın söylediği gibi “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle gider.” Köprü yaratılmıştır. Anlam çözüldüğünde kutsallık kabul edilmiş olur. Birbirleriyle aynı frekansta olmayan insanlar birbirinin çekim gücünden etkilenmezler. Konuları önemsemeyi es geçerler. Yok mu böyle kişiler? Çok var çoklar. Yayılan titreşimler bazen bilinçli enerji, bazen de bilinçaltında kayıtlı enerji tarafından yaratılır. Söz konusu titreşimlerin bazıları iticidir gereksizdir, bazıları çekicidir güçlü birlik bilinci oluşur, bazılarıysa etkisizdir, önemsizdir, anlamsızdır arada bağ oluşmaz. Benzer titreşimlerin birbirini çektiği hemen fark edilir ve zaman geçtikçe de güçlü bağlar oluşur. Verilen sözler sevgi, şefkat, mutluluk, neşe ya da cömertlik gibi yüksek frekanslı enerjiler yayar ve benzer enerjileri yansıtan insanları birbirlerine çeker. Verilen sözlerin esas olduğu spiritüel yasa kesindir. Sözler kişinin aynasıdır içe yönelmeyi sağlar. Hayatımızdaki insanların ne için bizimle olduklarını mutlaka bir sebebi vardır. Yaydığımız titreşimler hangi ilişkide güçlü bağlar kurmaya hazır olduğumuzu hissetmemizi sağlar. Söz sözdür öz’den gelir çok kıymetlidir. Kişi ne kadar sözüne bağlı ve sözünü tutan biriyse, oluşan enerji bağının gücüyle hayatına verdiği sözü tutan kişileri çeker.
Söz vermek verdiği sözü tutabilmek yiğit olana yakışır.
Çekim yasası “bu kişi yiğittir” şeklinde işler.