Oğlum ah oğlum...!
Hiçbir şey için zaman geçmiş olamaz. Geleceğe meydan okumalısın. Gelecek henüz senin gücünü bilmiyor. Sadece sen geleceğini kontrol edebilirsin.
Her gün sabahın erken saatlerinde bahçe içindeki evimden çıkıp 07 T plakalı aracımın direksiyonuyla akşama kadar beraberim. Günler, haftalar, aylar, mevsimler var ben her gün elimde direksiyonla akşama kadar binbir çeşit insanla muhatap oluyorum. Ne güzel yürekli insanlar var, ne hayat hikayeleri. Yolcunun davranış ve sözlerinden nasıl biri olduğunu anlıyorum. Ailesi, kültürü, eğitim düzeyi, öğrendikleri her şeyi anlıyorum. Ah diyorum bir durağım olsa, bir de benzin bu kadar pahalı olmasa.. Durak olması önemli. İş almak konusunda daha şanslı olacağımı düşünüyorum. Dalmışım öylesine. Bir kadın telaşla atladı yola el kaldırdı yanında gencecik bir kadın var, hamile ve sancılı. Hastaneye doğuma gidiyoruz. Onlardan çok ben heyecanlıyım elim ayağım titriyor. Sanki ilk kez araba sürüyorum. Sağlıcakla yetiştik. Hastaneden iki kişi aldım. Havaalanına gidiyoruz. Kemoterapi almış, midesi bulanıyor, sürekli öğürüyor. Ne kötü bir hastalık. Yolcumun halini gördükçe canım yanıyor. Konuşacağım, iyi birşeyler söylemek istiyorum, kelimeler yerersiz, boğazım düğümleniyor. Sesim yok. Havaalanında indiler iyi yolculuklar diledim. Hayatın içinde de iyi yolculuklar olsun. Henüz onların etkisinden kurtulamamışken, süslü bir genç kız annesiyle bindi taksiye. Lara'ya gidiyoruz. Of of bir tartışmaya başladılar. Aman aman fırtınalar koptu. Hem suçlu hem güçlü. Zamane işte diyoruz. Nereye gidiyor bu gençlik? Annesi; "İstanbullarda gezeceğine derslerine çalışsaydın. Okuluna dünyanın parasını veriyoruz. Bir o kadar da diğer masraflar var. Senin bir haftada harcadığın parayla insanlar bir ay ev geçindiriyor bir de çocuk okutuyorlar." Genç kız, sarı saçlarını savurtup, çizili kaşlarını kaldırıp, dolgulu dudaklarını şöyle bir ıslatıp "Ama o da onların hayatı işte.." dedi. Sustular. Geldik ama kafam kazan gibi oldu. İyi de arabadan inince kapıyı neden öyle çarptın ki, bu neyin hırsı? İnsanlar hakkında düşüncelerim allak bullak.
******
Eski Lara Yolu"na çıkan sokaklardan birindeyim. Öylece duruyorum. Kızımı sekiz ay önce gelin ettik. Çeyiz ve düğün masrafları derken borçlandık. Bu taksi evi de geçindiriyor. Oğlum ah oğlum ciğerimin en derinleri sızlıyor. Sen bu derdi nasıl aldın da biz farkedemedik? Bu felakete nasıl sürüklendin, bu merete nasıl alıştın? Henüz 22 yaşındasın ama maddeye çocukken arkadaşlarının etkisiyle alışmışsın. Ben Ağustos'un kavuran sıcağında, kışın deli yağmurlarında binbir çeşit insanları oraya buraya taşırken seni dikkatimden nasıl kaçırmışım?
Hay Allah vakit nasıl da geçmiş. Oğlumun hastanede randevusu vardı. Annesiyle beraberler. Hemen oraya yetişmeliyim. Yol boyunca el kaldırdılar. Müşteri var ama ben şimdi kendi hayatıma yetişmeliyim. Ah bir de durağım olsa.
Oğlum ah oğlum..! Hiçbir şey için zaman geçmiş olamaz. Geleceğe meydan okumalısın. Gelecek henüz senin gücünü bilmiyor. Sadece sen geleceğini kontrol edebilirsin.
Hiçbir şey için zaman geçmiş olamaz. Geleceğe meydan okumalısın. Gelecek henüz senin gücünü bilmiyor. Sadece sen geleceğini kontrol edebilirsin.
Her gün sabahın erken saatlerinde bahçe içindeki evimden çıkıp 07 T plakalı aracımın direksiyonuyla akşama kadar beraberim. Günler, haftalar, aylar, mevsimler var ben her gün elimde direksiyonla akşama kadar binbir çeşit insanla muhatap oluyorum. Ne güzel yürekli insanlar var, ne hayat hikayeleri. Yolcunun davranış ve sözlerinden nasıl biri olduğunu anlıyorum. Ailesi, kültürü, eğitim düzeyi, öğrendikleri her şeyi anlıyorum. Ah diyorum bir durağım olsa, bir de benzin bu kadar pahalı olmasa.. Durak olması önemli. İş almak konusunda daha şanslı olacağımı düşünüyorum. Dalmışım öylesine. Bir kadın telaşla atladı yola el kaldırdı yanında gencecik bir kadın var, hamile ve sancılı. Hastaneye doğuma gidiyoruz. Onlardan çok ben heyecanlıyım elim ayağım titriyor. Sanki ilk kez araba sürüyorum. Sağlıcakla yetiştik. Hastaneden iki kişi aldım. Havaalanına gidiyoruz. Kemoterapi almış, midesi bulanıyor, sürekli öğürüyor. Ne kötü bir hastalık. Yolcumun halini gördükçe canım yanıyor. Konuşacağım, iyi birşeyler söylemek istiyorum, kelimeler yerersiz, boğazım düğümleniyor. Sesim yok. Havaalanında indiler iyi yolculuklar diledim. Hayatın içinde de iyi yolculuklar olsun. Henüz onların etkisinden kurtulamamışken, süslü bir genç kız annesiyle bindi taksiye. Lara'ya gidiyoruz. Of of bir tartışmaya başladılar. Aman aman fırtınalar koptu. Hem suçlu hem güçlü. Zamane işte diyoruz. Nereye gidiyor bu gençlik? Annesi; "İstanbullarda gezeceğine derslerine çalışsaydın. Okuluna dünyanın parasını veriyoruz. Bir o kadar da diğer masraflar var. Senin bir haftada harcadığın parayla insanlar bir ay ev geçindiriyor bir de çocuk okutuyorlar." Genç kız, sarı saçlarını savurtup, çizili kaşlarını kaldırıp, dolgulu dudaklarını şöyle bir ıslatıp "Ama o da onların hayatı işte.." dedi. Sustular. Geldik ama kafam kazan gibi oldu. İyi de arabadan inince kapıyı neden öyle çarptın ki, bu neyin hırsı? İnsanlar hakkında düşüncelerim allak bullak.
******
Eski Lara Yolu"na çıkan sokaklardan birindeyim. Öylece duruyorum. Kızımı sekiz ay önce gelin ettik. Çeyiz ve düğün masrafları derken borçlandık. Bu taksi evi de geçindiriyor. Oğlum ah oğlum ciğerimin en derinleri sızlıyor. Sen bu derdi nasıl aldın da biz farkedemedik? Bu felakete nasıl sürüklendin, bu merete nasıl alıştın? Henüz 22 yaşındasın ama maddeye çocukken arkadaşlarının etkisiyle alışmışsın. Ben Ağustos'un kavuran sıcağında, kışın deli yağmurlarında binbir çeşit insanları oraya buraya taşırken seni dikkatimden nasıl kaçırmışım?
Hay Allah vakit nasıl da geçmiş. Oğlumun hastanede randevusu vardı. Annesiyle beraberler. Hemen oraya yetişmeliyim. Yol boyunca el kaldırdılar. Müşteri var ama ben şimdi kendi hayatıma yetişmeliyim. Ah bir de durağım olsa.
Oğlum ah oğlum..! Hiçbir şey için zaman geçmiş olamaz. Geleceğe meydan okumalısın. Gelecek henüz senin gücünü bilmiyor. Sadece sen geleceğini kontrol edebilirsin.