Günlerden bugün. Covid-19 nedeniyle evde kaldığımız günler. Tatlı bir grilik var gökyüzünde. Güzel, ince ince yağan yağmur... Evimizin önündeki parka bakıyorum. Körpe yapraklarını salıvermiş ağaçlar. Minik yaprakların parlak yeşili hafifçe çıkan güneşle birlikte daha göz alıcı görünüyor. Birden gökkuşağı kendini gösterdi bana. Ah bahar sen ne güzelsin diye düşünüyorum. Yüreğimin derinlerinde gökkuşağı renklerinde bir sancı hissediyorum. Önümde oluşan tablo duygusal tepkilerim belki de.
Gördüklerim, duygularımla dans ederken hayatımın bütününe yaptığım yolculuk, bana baharın şarkısını söylüyor. Berrak bir gökkuşağı ve baharın kokusu heyecanımı çok yükseklere çıkarıyor.
Hepimizin tutkuları ve hayattan beklentilerimiz vardır. Birden geçmiş yıllarıma doğru kaydı düşüncelerim. Sağlıklı bir beden, sağlam bir düşünce yapısı, her amaç için dürüstlük ve korkusuzluk hayatın temel taşlarıdır. Böylece dünyanın iyiliği için her bireyde oluşan temel yapıyı da düşünüyorum.
Bu bahar sağlık için evde kalma zorunluluğumuz var. Acaba farkında olmadan hayatımızda kaç bahar yitirdik. Bu baharı kaybediyoruz. Ellerimizden kayıp gidiyor.
Yaşam, büyük bir deneyim sonunda öğrendiklerimizdir. Mutluluk ise, büyük deneyimin bize getirdiği kazanımlarımızdır. Kazanamayanlar, mutlu olmak için gerekli ortamları olmadığından söz edecekler. Şimdi, hemen şu anda kahkahalar atıp, yeniden hayatı yakalamayı denersek kaybettiğimiz baharların ne önemi var? Kaç bahar kaybettiysek ne yazar? Mutluluklarımız ve mutsuzluklarımız olmuşsa ne olmuş yani? Kaç bahar akıp gitmişse avuçlarımızdan ne olmuş yani? Ne kendinden umudu kes, ne de bahardan.
Bu hayattan bir bahar alacağımız olsun.
Bu hayattan bir bahar alacağımız var...