Ok Yaydan, Söz Ağızdan Çıktıktan Sonra;
Fırsat Kaçtıktan; Zaman Geçtikten Sonra;
Hiç Bir Şey Asla Eskisi Gibi Olmaz...
Mevlâna
Huzurla yaşayabilmemiz için sözlerimize göre yaşamamız gerekir. Dünyaya geldik. Önce aile sonra okullar, çalıştığımız iş, evlenme, çocuk sahibi olma hepsi dünyadaki yaşamın gerçekleridir.. Çoğu defa gerçek dediğimiz anlam sadece dünyanın maddi gerçekleri üzerinden anlaşılıyor.. Aslında dünya gerçekleri, "iyilik, doğruluk, güzel ahlak, bilgi, sevgi ve birlik" dediğimiz ruhsal kavramlardır. Bütün kayıplarımızın, boşa giden yaşamlarımızın nedeni, ruhsal esası, ruhsal gerçekliği göremiyor olmamızdır.
Bizi biz yapan gerçek önce ruhsal gerçektir. Dünya yaşamı bizim varoluş nedenimizdir. Madde ötesi boyuta bizi taşıyacak olan tek gerçektir. Bu gün yaşarken sevgi, birlik gerçeğine tutunmak zorundayız.
Kendimizi emniyette hissettiğimiz dünya düzeni de defalarca değişmiş olan sonlu düzenlerden biridir. Her değişimde yeni ve çok farklı gerçekliği anlayabilmeliyiz. Kavrayabilmek hayata hazır olmakla mümkündür. Yeni Gerçekliğe uyum sağlayanlar, sevgi ve birliği yaşayanlar olacak. Uyum sağlayamayanlar ahengi bozacakları için dışarıda kalacaklardır. Bugün sımsıkı sarıldığımız bir takım değerler yeni dönemde işe yaramayacaktır. O günün zorlukları şimdi elimizde olan bilgi düzeyi ile aşılamayacak.
Bu konular, yüzlerini ruhsallığa çevirenler arasında sayısız defa konuşuldu ve hala konuşulmaya devam ediyor. Neden mi? Çünkü bu öncelikli sorunumuzdur. Ne var ki ruhsal olarak şu an içinde bulunduğumuz sevgiden ve birlikten uzak gerçeklerimizin farkında değiliz. Sevgiden ve birlikten uzak her durum doğanın dengesini bozdu, her varlığın, her insanın hakkı olan gelişme olanağını elinden aldı. Ruhlarımıza sonsuz acılar verdi. İçinde bulunduğumuz ve her şeyin sebebi olan gerçeğimizi anlamıyoruz. Kendini bilen önüne gelen, önünde duran gerçeği anlar. Önce kendi gerçeğimizi anlarsak zamanı yakalamış oluruz. Önemli olan geç kalmamak.
Hiçbir şeyi kaçırmayalım..
Çünkü, ''Hiç Bir Şey Asla Eskisi Gibi Olmaz.''
Sevgiler…