Gökten suyu indiren O'dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.
Kuran-ı Kerim 6:99
Doğayı korumak gerekliliği bu ayetle ne güzel ifade edilmiş.
Vicdan, sevgi , Allah aşkıyla korunması gereken emanetlere sahip çıkıp görevi yerine getirmek gereklidir. Doğadan üstümüze düşen ibreti alamamışız. Yazık bize, yazık yaratılan her şeyin bir bir yok edilişindeki sorumlulara.
“BUNLARDA İNANAN BİR TOPLUM İÇİN İBRETLER VARDIR” diye mesaj veren Kuran cümlesinin anlamını kavrayamamış olmak gaflettir. Ne zaman uyanırsak gaflet uykusundan, kârdır.
İnsan ile doğa arasında sihirli bir etkileşim vardır. İnsanın doğayla olan sihirli ilişkisi, dünyaya geldiği ilk an başlar ve temel ihtiyaçları doğrultusunda sürekli olarak devam eder. İnsanın doğasında beslenme, barınma, korunma gibi ihtiyaçlarını tabiat ana cömertçe karşılar. Bunun dışında insan, ekolojik denge içinde de bir yere sahiptir ve doğayla bir bütünlük içinde olmalıdır.
İnsanoğlu dediğimiz kitle giderek değişen tüketim topluluğuna dönüşüp, ihtiyaçlarını karşılamak için doğayla olan bütünlüğünü yok sayarak ona zarar veriyor. Doğaya gerekli saygı ve sevgiyi vermeden sadece alıp ve tüketme odaklı ilerliyor. Teknolojinin gelişmesi ve insani arzuların yozlaşması, bu zararı giderek daha da tehlikeli bir boyuta getirmiş önüne geçilemez bir hal almıştır. Ama dikkat edilmesi gereken nokta doğa, insandan üstün olandır ve bu hatalar dönülmez noktalara ulaştığında gerekeni yapmayı çok iyi bilir...
Hem inanç hem de sorumluluk duygusundan dolayı doğayı korumak, insan için bir bilinçten ziyade zorunluluktur. Doğayı korumak ormanlarla başlar.
Ormanlar yanmasın azizim,
Ormanlar yanmasın, yakılmasın.