Bugün Dünya Toprak Günü… Sadece üzerinde yaşadığımız değil, bizi var eden, besleyip büyüten, toprağı anmanın tam zamanı… Toprak anamız… Halikarnas Balıkçısı’nın deyimiyle: “Denizle gökyüzünün arasında duran kutsal bir yorgan.”
Sessizdir toprak, ama bizimle hep konuşur, biz duymasak da… Peki sesi olsaydı, bize neler derdi? Ya da biz onun söylediklerini sessiz de olsa duyabilseydik?..
*****
Sevgili insan evlatlarım, ben Toprak Ana… Sizi binlerce yıldır bağrımda büyüten, besleyen, koruyan ve yaşamınızı sürdürebilmeniz için her şeyimi sunan kadim annenizim. Size söyleyeceklerim var, dinleyin beni.
Bir zamanlar yemyeşil vadiydim, bereketli tarlaydım, başaklarımı size altın gibi sunan bir hazineydim. Her avucumda hayat vardı. Bir ağacın kökünde, bir derenin kenarında, bir çiçeğin dalında. Siz ise büyüdünüz ve büyüdükçe unuttunuz: Beni, sizin varlığınızı mümkün kılan ananızı.
Beni betona gömdünüz. Genişleyen şehirlerinizde yitip gittim. Doğurduğum ağaçları kestiniz, suyu kaynağımdan çektiniz. Bana her ne yaptınızsa, ben yine de size karşılık verdim. Ancak her annenin bir dayanma sınırı vardır.
Geleceğinizi görüyorum, bugün olduğu gibi devam ederseniz, yarınlarınız karanlık olacak. Kuruyan nehirlerim, çoraklaşan ovalarım, çatlayan yüzeylerim, bir zamanlar size sunduğum bolluğun yasını tutacak. Gözünüzü doymak bilmez bir açgözlülük bürüdü; ama şunu unutmayın: Ben yok olursam, siz de yok olacaksınız. Gelecek nesillerin elleri, boş ekmek sepetleri ve kupkuru toprakla dolacak. Gökyüzüne bakacaklar, yağmuru özleyecekler. Yetiştiremeyeceğiniz ürünler, kaybolan ormanlar, tükenen yaşamlar… Bunların hepsi size bugün verdiğim uyarılarımı dinlememenizin bedeli olacak.
*****
Siz değişebilirsiniz. Hâlâ vaktiniz var. Unutmayın, bir fidan dikmek, benimle barışmanın en güzel yollarından biridir. Bana can veren yağmur damlasını israf etmeden kullanmak, beni koruma yolunda atacağınız bir adım olabilir. Kim bilir, belki bir gün gözünüzü ekrandan kaldırıp bana, çıplak ayaklarınızla dokunmayı hatırlarsınız. İşte o gün, sizinle yeniden barışabilirim. ‘Toprak Dede’ Hayrettin Karaca’nın dediği gibi, “Toprak, bir tarla değildir; senin geçmişin, geleceğin ve umutlarındır.” Eğer bana geleceğinizi emanet ettiğinizi unutmazsanız, ben de size yeniden hayat verebilirim.
Bugün benim sesimi duymazsanız, yarın çığlıklarımı duyacaksınız. Ama ben hâlâ sizi seviyorum, çünkü bir ana evladını asla terk etmez. Siz de beni terk etmezseniz, bu hikâyeyi birlikte değiştirebiliriz. Beni betondan kurtarın, kuraklıkla savaşmam için bana su verin, köklerime sevgiyle dokunun. Hepinizin içinde beni kurtaracak bir tohum var. Onu büyütün.