Antalya, son zamanlarda Rus ve Ukraynalı akınına uğradı. Ukraynalılar, aslında savaşın başladığı Şubat ayından bu yana Antalya'ya geliyorlar. Savaştan, savaşın getirdiği ölüm, kan ve gözyaşından kaçıyorlar. Ruslar ise, ülkelerinde kısmi seferberlik ilan edilmesinden hemen sonra, soluğu başka ülkelerde aldılar; önemli bir bölümü, yakınlarının, arkadaşlarının olduğu, az çok bildikleri Antalya'yı seçtiler. Savaşmak istemeyen gençler ve onların aileleri genellikle gelenler. Kimileri, "vatan savunmasından kaçan korkaklar" diyor onlara. Oysa durum bundan çok daha karışık. Bu konuyu biraz konuşalım...
Öncelikle, kendilerinin yaşadığı ve 'vatan' kabul ettiği topraklar saldırı altında değil. Böyle bir durumda nasıl davranacaklarını, Ruslar, İkinci Dünya Savaşı'nda tüm dünyaya gösterdiler. Bütün ülkeleri yıkıldı, yakıldı; milyonlarca asker ve sivil öldü ama vazgeçmediler, teslim olmadılar, tüm düşman askerlerini topraklarından attıkları gibi, İkinci Dünya Savaşı'nın bitirilmesine de büyük katkı sağladılar.
İkincisi; Ruslar ve Ukraynalılar, gerçekten kardeş iki halk. Her iki halkın da ortaya çıkıp yüzlerce yıl var olduğu topraklar aynı. Sovyetler Birliği döneminde, her iki halk da, aynı ülkenin vatandaşıydılar. Ayrıca evlilik yoluyla birbiriyle doğrudan aile olan birçok Rus ve Ukraynalı var, bunların çocukları ya da kendileri, hangi cephede savaşmalılar? Kardeş bildiğini bir anda düşman kabul etmek, ölmek ya da öldürmek, söylendiği kadar kolay değil. Bu nedenle, bu insanları yargılarken, daha özenli olmamız gerektiğini düşünüyorum.
* * * * *
Antalya'ya gelen Rusların bir bölümü, ev satın alıyor. Bunlar, uzun yıllar Antalya'da yaşamak, ya da yaşamlarının hiç olmazsa bir bölümünü burada geçirmek isteyenler. Diğerleri ise, kiracı olmayı tercih ediyorlar. Ev kiralayan Rusların ya da Ukraynalıların, 6 aylık planlar yaptıklarını gözlemledim. Sanıyorum, bunların önemli bir kısmı, 6 ay içinde her şeyin yoluna gireceğini, ülkelerine dönüp hayatlarına kaldıkları yerden devam edeceklerini öngörüyorlar. Haydi biraz da bu konuyu konuşalım...
Öncelikle, şunu net biçimde belirtmek gerekiyor: Bu savaş, Rusya-Ukrayna savaşı değil, Rusya ile NATO önderliğindeki Batı'nın savaşıdır. Bu konudaki liderliği, ABD ile onun akıl hocası ve sarsılmaz ortağı İngiltere yürütmektedir. Uraynalılar, Batı'nın çıkarları doğrultusunda, bir vekalet savaşında kurban olarak seçilmişlerdir. 'Kahraman' ilan edilen Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ise, Batı'nın çıkarları nedeniyle ülkesinin yerle bir edilmesine izin veren bir liderdir.
"Bu savaş neden çıktı" sorusunun yanıtı, Batı medyasının bağıra çağıra dile getirdiği gibi "Rusya'nın saldırganlığı" değil; Batı'nın orta ve uzun vadeli çıkarlarının hayata geçirilmek istenmesidir. Rusya, Ukrayna'yı işgal etmek niyetinde değildi ve bunu defalarca dile getirdi. Rusya'nın tek istediği, Ukrayna'nın Donbass bölgesinde yaşayan Rusların katledilmesinin önüne geçmekti. Ancak, Batı, Rusya'yı savaşmak zorunda bıraktı. Bu ifadeden, Rusya'yı desteklediğim, Rusya'nın masum olduğuna inandığım sonucu çıkmasın; sadece tarafsız bir saptama yapmaya çalışıyorum. Rusya, bir ayıdır; kendini de böyle tanımlar. Bir ayıyı köşeye sıkıştırdığınızda saldırır. Bunu Batı ülkeleri çok iyi biliyordu ve kukla bir Ukrayna yönetimi aracılığıyla ayıyı, dayanamayacağını bildikleri ölçüde sıkıştırdılar ve saldırmasını sağladılar. Sonuç, gencecik Rus askerlerinin ve bütün Ukrayna halkının zulümle ve ölümle karşılaşması oldu.
* * * * *
Savaş böyle başladı, peki yakın zamanda biter mi? Buna olumlu yanıt vermeyi çok isterdim. Ancak Batı'nın amacı, bu savaşın yıllarca sürmesi ve bu süreçte Rusya'nın olabildiğince zayıflatılması. Çünkü asıl savaş Pasifik'te Çin'le yaşanacak ve bu savaşta Rusya, Çin'in yanında yer alabilecek güçte olmamalı. Batı bu planı ısrarla uygulamak için, Ukrayna'nın barış masasına oturmasını engelliyor; savaşın daha da büyümesi için, boru hatlarını patlatmak, simgesel önemdeki Kırım Kerş Köprüsü'nü yıkmak gibi eylemlere girişiyor. Özellikle İngiliz istihbaratının Ukrayna'da harıl harıl çalıştığı, herkes tarafından bilinen bir gerçek.
Savaş daha geniş coğrafyaya yayılır mı? Bence bu sorunun yanıtı da ne yazık ki evet. Belarus, savaşa doğrudan katılacak ilk ülke gibi görünüyor. Sonrasında Polonya, Estonya, Letonya, Litvanya gibi ülkelerin bu savaşa dahil olması, azımsanmayacak bir olasılık. Daha sonrasını öngörmek ise, hiç kimse için mümkün değil. Bu konuyu ve bize etkilerini başka bir yazıda konuşalım.
* * * * *
Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi, Ruslar ve Ukraynalılar, Antalya'nın kısa süreli misafirleri değiller, görünüşe göre uzun zaman komşumuz olacaklar.