Herşey bir ölümle başladı... 22 yaşındaki Mahsa Emini, 13 Eylül'de gözaltına alındı ve 16 Eylül'de öldüğü açıklandı. Mahsa, karakolda öldürülmüştü. Onun ölümü, İran'da 40 yıldan fazladır süren zulüm yönetimine başkaldırının fitilini ateşledi. Mahsa'nın sessiz çığlığı, sokakları yangın yerine çevirdi. Herşey bir ölümle başladı, çok sayıda ölümle sürüyor. Yüzlerce insan sokaklarda öldürüldü. Çoğu genç. Yüzlercesi kaybolduktan sonra bir nehirde cesedi bulundu. İşkence öldürülenler yetmezmiş gibi, idamlar da hızlandı. İran'ın 1979'dan beri uyguladığı iğrenç bir gelenektir; herkese ders olsun diye insanları sokaklarda vinçlere asarak idam ederler. Yine öyle yapıyorlar, bir tür gövde gösterisi gibi, insanların gözü önünde daha hayatının baharındaki insanlarını canlarını alıyorlar. * * * * * Aida, gencecik bir doktor. Mesleğinin gereğini yaparak, yaralı protestoculara tıbbi yardımda bulunmuş. 12 Aralık'ta İslami rejimin zorbalığıyla kaçırılmış. 5 gün sonra, cenazesi, yüzü ezilmiş, kolu kırılmış ve bir gözü oyulmuş olarak ailesine teslim edilmiş. Nika Şakeri, 17 yaşındaydı. Şarkı söylemeyi çok seviyormuş. Rejim tarafından kaçırılmış, işkence edilmiş ve öldürülmüş. Mecid Rıza, 23 yaşında bir genç... Ayakkabıcı dükkanında çalışıyormuş. O da rejimin baskısına karşı çıkarak protestolara katılmış. Gözaltına alınmış. Sadece 23 gün sonra, sabah 7'de ailesi telefonla aranarak, "evladınızı astık, mezarı şuradadır, istiyorsanız gidin ziyaret edin" denilmiş. Masuma, sadece 14 yaşında. Okulda başörtüsünü çıkarıp protestolara katıldığı için gözaltına alınmış. Karakolda defalarca tecavüze uğramış ve öldürülmüş. Annesi, "bunları basına anlatacağım" dediği için kaçırılmış ve hala kayıp... İran sinemasının ünlü ismi Tarane Alidosti, birkaç gün önce gözaltına alındı, başına ne geleceği meçhul... İdam sırasında bekleyen yüzlercesi var. 19 yaşındaki Makan, Farzad ve Farhad kardeşler, 26 yaşındaki tiyatro oyuncusu Hüseyin, futbolcu Amir, 20'li yaşlardaki iki genç Ali ve Muhammed ve adını bilmediğimiz sayısız insan... Adını bilmediğimiz... Belki de hiç bilemeyeceğimiz milyonlarca insan İran'da gece gündüz sokakta, zulme karşı direniyor. Adını hiç duymadığımız ve belki de hiç duyamayacağımız binlerce insan ölüyor, öldürülüyor. * * * * * Hak başkasına verildiği zaman, kolaylıkla geri alınamaz. İran, bunun en iyi örneklerinden birini sergiliyor. Birçok insan hakkını devlete devreden halk, bugün geri almak için, olağanüstü bir bedel ödüyor. Onun için, Cumhuriyet sonrasında bize verilen hakları, pamuklara sarıp sarmalamalı, gözümüz gibi korumalıyız. Aynı durum, hukuksuz rejimlerin kabul edilmesi, hukuksuzluğa sessiz kalınması için de geçerlidir. Hukukun koruyucu şemsiyesi altından çıkıldığında, zulüm karşısında tamamen korunmasız kalındığını da bir kez daha görmeli İran örneğinden. İran'ı iyi izlemeli. Hem zulme tanıklık etmek, hem de benzerini yaşamamak için...