Mini minnacık bir virüs, bize dünyayı dar etti. Hepimizin elini eteğini gezegenden çekip, kendi ellerimizle yarattığımız beton yığınlarına hapsetti. Şimdi, hızla kendisini onarıyor Dünya. İnsan faktörü denklemden çıkınca, nasıl da değişiyor, güzelleşiyor mavi gezegenimiz!
Herkesin dediği gibi doğa bizden intikam almıyor; sadece acımasızlığımızla, aç gözlülüğümüzle, bencilliğimizle, zalimliğimizle yüzleştirmeye çalışıyor bizi. Bir çıkış yolu sunuyor… Yok etmeye devam edersek yok olacağımızı, mikroskobik bir canlı aracılığıyla anlatmaya çalışıyor.
Peki, anlıyor muyuz?..
* * * * *
Coronavirüs salgınını durdurmanın en etkili yolu, insanların birbirlerinden uzaklaşarak evlerinde kalmaları… Ancak üretimdeki düşüşü telafi edecek, çalışamayanların yaşamını idame ettirecek para yok devlette. Betona gömüldü; saraylar, yazlık saraylar, lüks uçaklar, arabalar, ejder meyveli smoothieli yemekler arasında harcandı gitti ne varsa. Öyle ki, devlet vatandaşından para istemek zorunda kaldı. Bütün ülkelerin sosyal yardımlarla vatandaşlarının mağduriyetini önlemek için milyarlarca dolar ayırdığı bir dönemde hem de!
Tamam, anladık, para yok… Peki insanlar can derdindeyken, hem Türkiye’nin egemenliğine, hem de doğal dengeye zarar verecek ve trilyonlarca lira para yiyecek İstanbul Kanalı ısrarı niye?
Ya dünyada bir eşi daha bulunmayan, 3 milyon yılda oluşan Salda Gölü’nün kıyısındaki yapılaşma tutkusu nedir? Neden yangından mal kaçırılır gibi, corona sorunuyla uğraşılırken, iş makineleri vızır vızır dolaşıyor Salda Gölü sahilinde?
Neden ülkenin her yerinden doğa katliamı haberleri gelmeye devam ediyor?
Geçen ay, herkes can derdindeyken, sessiz sedasız çıkarılan bir yönetmelikle, doğal alanlar imara açıldı. İnşaat Mühendisleri Odası uyarmasa, hiç birimizin haberi bile olmayacaktı belki de. Böylece doğa katliamına bir yasal zemin daha sunulmuş oldu. Yine betona bürünecek her yer!
* * * * *
Gezegenimiz, bizimle hep konuştu bugüne kadar. Baktı ki anlamıyoruz, sesini yükseltti. Hala anlamamakta ısrar ediyoruz. Biz durmadıkça susmayacak Dünya. Peki doğanın çığlığını duymaya hazır mıyız?