"Haydi gel köyümüze geri dönelim" türküsünü bilirsiniz. Antalya halkının bir bölümü, bugünlerde bu türküyü bolca söylüyor. Tabi dönebilecek bir köyü olanlar... Olmayanlar da tayin istemek, başka bir kentte yeni bir iş kurmak, emekli maaşıyla Antalya dışında yeni bir yaşama başlamak gibi düşünceler üzerinde çalışıyorlar. Bu durumun nedeni, geçim sıkıntısı. Öncelikle kiralardaki anormal artış; ardından gıdadan giyime tüm zorunlu ihtiyaçlarda inanılmaz hızla artan fiyatlar... Antalyalıların yaşam kalitesi, son yıllarda hızla düşüyor.
Biliyorsunuz, artık bir göç ülkesi olduk. Dünyada en çok 'misafir' barındıran ülke Türkiye. Kimilerine göre 15 milyon civarında kaçak ve sığınmacı var ülkede. Onlar için en cazip kentlerden biri tabi ki Antalya. Özellikle Ukrayna savaşından sonra, Antalya'ya yerleşen yabancı sayısında çok büyük artış var. Son gelenler genellikle Ruslar ve Ukraynalılar, ancak kentte, 130 ülkeden insan yaşıyormuş. Dünyada 208 ülke var, kalan 78 ülkenin de Antalya'yı keşif ve işgal etmesi yakındır sanırım!
Antalyalıların yaşam kalitesi gerçekten hızla düştü, yani bildiğiniz yoksullaştık. Bu durumun ilk nedeni kiralardaki anormal artış. Türkiye ortalamasının çok üzerinde bu artış. Son iki yıldaki artış oranı yüzde 395! Bugün Antalya genelinde ortalama kiralar 10 bin lirayı aşmış. Bu kirayı ödeyebilecek yerli insan sayısı nedir ki? Bunu bilen emlakçılar da doğrudan yabancılara yöneliyor. Yerli kiracılar oturdukları evden çıkarılıyor ki, yabancılara yüksek rakamlarla kiralanabilsin. Evinden çıkarılan öğrenci, işçi, işsiz, memur, emekli, kısaca dar gelirli Antalyalılar, evlerinden çıkarıldıktan sonra ekonomik güçlerine uygun yeni bir ev daha kiralama olanağına sahip olamıyor ne yazık ki.
* * * * *
Bu durum, Antalyalıların, öncelikle yaşam alanlarında en çok gördükleri Ruslara ve diğer tüm yabancılara tepki göstermesine neden oluyor. Bu tepkiyi, sadece sözle değil, bir imza kampanyasıyla da gündeme taşıdı Antalyalılar. Change.org sitesinde düzenlenen imza kampanyasını, şu ana kadar yaklaşık 8500 kişi imzalamış. Gerekçelerini anlatırken, bir yandan geçim kaygısı taşıdıklarını belirtiyor; öte yandan, ülkenin 'istila' edilmiş olmasından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar:
"Kendi memleketimizde haksızlığa uğruyoruz."
"Kendi vatanımda öksüz kaldım."
"Ülkemde ikinci sınıf vatandaş durumuna düşmek canımı acıtıyor."
"Yakındır öz yurdumuzda parya olmamız."
"Kendi ülkemizde yaşayamaz, geçinemez duruma geldik."
"Güzel ülkemi yabancıların istila etmesini istemiyorum."
"Ülkemin karakterini kaybetmesini istemiyorum."
"Vatanını 5 kuruş para kazanacak diye satanlardan nefret ediyorum."
"Türklerin kendi memleketinde yabancıların ekonomik gücüyle ezilmesine karşıyım."
* * * * *
Gerek Antalya'da, gerek ülkenin geri kalanında yaşanan ve giderek büyüyen bu tepki ne boyuta ulaşabilir doğrusu bilmiyorum. Ancak önü alınmazsa, oldukça tatsız sonuçlar doğurabileceğini tahmin ediyorum. Bu konuda gerekli önlemleri almak da, tabi ki merkezi yönetimin görevidir.