Yıllardır çoğu kez paylaşımlarımda kullandığım Eba Müslim Horasani’nin “Onlar zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak içinde düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman, dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost, düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.” sözlerinin genelde siyasetçilerin tavrını anlattığını düşünürdüm.
Oysa günümüzde bu siyasetçi davranış biçimini, herkesin kullanmaya başladığını fark ettim.
Ev kadınları ve orta öğretim öğrencileri dahil nerede ise toplumun büyük çoğunluğu zarar vermeyeceğini, yanında olacağını düşündüğü arkadaşlarını, dostlarını uzak tutuyor.
Nasılsa yakındır, yanımda olur diye düşünüyor.
Karşıda görünen tehlike olabileceğini düşünülenlere ve aslında yan yana gelmekten hiç haz edilmeyen insanlarla iletişim ve yakınlık telaşesinde oluyorlar.
Siyasetin doğasında olan iletişim kurma çabası ve taraf değişikliklerine sıkça rastlanır.
Ve siyasetçi de ‘karşı olanların her zaman karşı olduğunu bilir aslında. Ancak ortak bir menfaat varsa düşmanda göz kırpar bu yaklaşıma...’
Siyasette yakınından uzaklaştırılan, dünün karşıtlarının yanı başınızda saf tuttuklarını görünce, işte nefretin, kinin fitili yakılmıştır.
Ve Horasani’nin ‘uzaklaştırılan dostlar’ düşman olmuştur.
Yakınlaşması için çaba sarf edilen eski düşman, yeni dostlar ve kaybedilen dostların kurdukları ortaklıklar, dostları uzak tutanın, malum sonunu getirir.
Enteresan olan, artık küçük büyük her topluluk liderlerinin bu yaklaşımını gözlemliyor olmamız.
Ekseriyetle, siyasette belediye seçimleri sonrası Horasani’nin sözlerinin yansımasını görsek de, en belirgin yansımayı ANTALYA TİCARET ve SANAYİ ODASI seçimleri sonrasında gözlemleriz.
Oysa ticaretle uğraşan ‘çıkar’ ne demek ‘kar’ ne demek bilen insanlar olduğunu ve bu iki kavramın belirleyenin, asla dostluk olmadığını biliyor olduklarını düşünürüm.
Aynı devlet işlerinde, devletler arası ilişkilerde belirleyici olanın ‘dostluk’ değil , ‘çıkar’ ve ‘güç’ dengesi olduğunun bilindiği gibi...
ATSO seçimlerinde en belirleyici olan, geçmişte uzaklaştırılan dostların konsorsiyumu ile yakından tanıyıp otorite kurabileceklerini düşündükleri adayı seçtirme birlikteliğidir.
Seçilen başkanın yanındakilerin büyük çoğunluğu çıkar ilişkilerine göre belirlenir.
Oda seçimleri hiç bir seçime benzemez, bir önceki dönem cancana, yan yana olanlar, bir sonrakinde her türlü kumpası birbirine yapar hale gelebilir.
Ticaret erbabı bu insanların duygusal olmamaları düşünülse de, sabırla bir sonraki seçimi bekleyip, şahsi kazanımı olmasa da, sırf intikam aldım demekte başka bir ego tatmini olsa gerek...