11 Mart 2024.
Yerel Seçimlerden yirmi gün önce, hem belediye başkan adaylarına hem de yeniden aday gösterilmeyen belediye başkanlarına mal varlığınızı açıklayın çağrısında bulunmuştum.
Biri de çıkıp ‘benim malım mülküm budur’ demedi. Ya da hesabını veremeyecekleri için olsa gerek DİYEMEDİ…
Yeniden aday gösterilip seçimi kazananlar hala muhatabımız, mal varlıklarını açıklamaları konusunda ısrarcı olup üzerlerinde bir kamuoyu baskısı oluşturabiliriz. Mevcut görev ve sorumlulukları nedeniyle de bir açıklama, bir cevap alabilme şansımız hala mevcut. Peki ya gidenler, tarihin tozlu raflarına kaldırılanlar?
Dağarcığında ‘çalıyor ama çalışıyor’ şeklinde bir söz bulunduran toplumların, bu sözü fazla iyi niyetli oluşundan mı, yoksa ileride bir gün kendisi de çalıp çırptığında bu sözün ardına sığınmak için mi lügatta tuttuğunu hala çözebilmiş değilim.
Hadi çaldıklarına çalışıyor diye göz yumduk. Peki ya yanlış çalıştığı için neden olduğu kamu zararını da görmezden mi geleceğiz.
01 Temmuz’da yayınlanan makalemde, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in, bilimsel gerçekleri bile bir kenara iterek kendi öncelikleri için hayata geçirdiği Boğaçayı Projesi’nin hatırı sayılır akademisyenlerin bilimsellikten uzak olduğuna dair görüş bildirdiği, kamuoyunda doğaya vereceği zarar yönüyle bugün dahi tartışılan projenin neden olduğu ve hala neden olmaya devam ettiği zararlarını anlatmıştım. Türel ailesine yakın kişilerden öğrendim ki Menderes Türel o yazıyı Ege’de lüks katamaranında, denize nazır bir manzarada, keyfi ve kahyası ile birlikte okumuş.
Adam Antalya’nın içinden geçti, hesap vermiyor, diyet ödemiyor. Bolluk ve refah içinde lüks bir hayat yaşıyor.
Yirmi yıl Muhittin Böcek, son beş yılda da Semih Esen tarafından yönetilen Konyaaltı Belediyesi’nin, 1 Nisan sabahına yokluk içerisinde uyanmasının sebebi mevcut Başkan Cem Kotan değil. Ne hayaller ile aday oldu, ne vaatlerle başkan seçildi Sayın Kotan ama 31 Mart’tan bu yana elde edebildiği en büyük başarı yarım yamalak da olsa personel maaşlarını ödeyebilmek.
Konyaaltı Belediyesi’nin ekonomik buhranında Sayın Böcek ve Sayın Esen’in payı nedir tam olarak bilmiyorum. Fakat Cem Kotan’ın zerre payı olmadığına adım gibi eminim. Sefasını Böcek ve Esen sürdü, cefasını Kotan çekiyor. Personel maaşlarını ödeyemeyecek durumda olduklarını açıklamak, buna çözüm üretmek sadece Kotan’ın sorumluluğu olmamalı. Böcek ve Esen de bu hatadan payına düşeni almalı.
Ne güzel yaptı Menderes Dal. CHP’li olmasına rağmen kendisinden önceki CHP’li Belediye Başkanı Turgay Genç’in Döşemealtı’nı ne hale getirdiğini ifşa etti. ‘Aman partiye laf gelmesin’, ‘Aman partililerle aram bozulmasın’ demedi, belediyenin duvarına astı Turgay Genç’in beceriksizliklerini.
Döşemealtı Belediyesi bırakın personel maaşlarını ödemeyi, belediye hizmet araçlarına yakıt alacak parayı bulamıyor şu an. Belediyenin yeni projeleri geçtim, çöp toplamak gibi zaruri hizmetleri bile veremeyecek duruma gelmesi Menderes Dal’ın suçu ya da iş bilmezliği mi? Tüm beceriksizlik Turgay Genç’e aitken Turgay Genç göbeğini kaşıya kaşıya hayatını yaşamaya devam ediyor. Döşemealtı halkı ve Döşemealtı Belediyesi yokluk ile mücadele ediyor.
Hadi diğerleri çalıştı, bazı alanlarda başarılı işlere imza attılar diye başarısızlıklarını sineye çekiyoruz. Peki ya Turgay Genç, 10 sene belediye başkanlığı yaptı, Cumhuriyet tarihinin en fazla arazi satışını yapıp devasa bütçeleri yönetti, bir tane dikili ağacı yok. ‘Nerede bu para’ diye sormayacak mıyız görevi Menderes Dal’a devretti diye.
Ümit Uysal’ın durumu daha da vahim. 10 yıldır yönettiği Muratpaşa Belediyesi’nin yeni dönemi için 31 Mart akşamına kadar proje üstüne proje açıklayıp, vaat üstüne vaat veriyordu. 1 Nisan sabahı personel maaşlarını ödeyemeyecek duruma geldi. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu değil mi?
Uzun uzun açıkladı nedenlerini; yaklaşık 40 yıl önce yapılan yanlışlar nedeniyle belediyenin borç batağına saplandığını falan anlattı. Çözüm olarak da “Özellikle mesaisini verimsiz kullanan arkadaşlarımızdan başlayarak bir miktar işçi eksiltmek zorundayız” dedi.
Bunlar Antalya’nın beş merkez ilçesinde olup bitenler. Alanya, Manavgat, Korkuteli gibi büyük ilçelerin durumunu mesafeler nedeniyle bu kadar net göremiyoruz. Fakat adım gibi eminim sadece Antalya’da değil, Türkiye’nin hemen her yerinde, en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm belediyelerde durum bu şekilde.
Giden, gittiği ile kalıyor.
Başta Sayıştay olmak üzere pek sayın savcılarımız da gidenin ardından sadece el sallıyor.
AK Partili, CHP’li, MHP’li Belediyelerde ayrım yapmadan belirteyim, lükse, helal-haram ayrımı yapmadan paraya, zevk-i sefaya olan düşkünlüğe defalarca şahit olduk. Kamu kaynaklarını kendi çıkarlarına, sırf gösteriş olsun, konu komşu çatlatsın diye fütursuzca har vurup harman savurduklarını izledik, okuduk.
AKP’den CHP’ye geçen belediyelerdeki rezaletlere seçimin ardından geçen ilk bir iki haftada şahit olmuştuk. Fakat Erdoğan-Özel yakınlaşmasının hemen ardından sular duruldu. Kimse kimsenin kusuruna, hatasına, ayıbına laf etmez-edemez oldu.
Mesela Kepez Belediyesi.
Mesut Kocagöz’ün teleferik kazası sonrası tutuklanması çok tartışıldı.
Adresi belli olan kurumdan ayrılan kaçma şüphesi olmayan belediye başkanının tutuklu yargılaması kimsenin içine sinmedi. Elbette yargı bağımsız ancak siyasetin müdahalesinin olduğu şüphelerinden bu gibi kararların önüne geçilerek arındırılmalı.
Kepez’in seçilmiş başkanı Mesut Kocagöz 42 gün masasına oturamadı.
CHP’den CHP’ye geçen belediyeler bile geçmişin hatalarını, önceki belediye başkanının beceriksizliğini ifşa etmekten imtina etmezken, ellerine vurulan kelepçelerden kurtulan makamına oturan Kocagöz’den neden tık çıkmıyor.
15 yıl boyunca Hakan Tütüncü tarafından yönetilen Kepez Belediyesi, gerçekten bu kadar sütten çıkma ak kaşık mı?
Suyu bulandırmayalım. Eğer öyle değilse haklıya hakkını teslim edelim. Hakan Tütüncü’nün geçmiş 15 yılı gerçekten bu kadar lekesiz ve pürü paksa, hiçbir yanlış yapılmamış, yandaşlar kayrılmamış, kamunun kaynakları kişilerin çıkarları için kullanılmamış, Belediyenin kasası para dolu ise Kocagöz çıksın bunu da açıklasın. Biz de Sayın Tütüncü’yü alkışlayalım.
(Sayın Tütüncü doğru ve dürüst biri olabilir ama çevresi kötüydü. Arkadaş seçimlerindeki hataya hepimiz şahidiz. O da tıpkı diğer kaybedenler gibi yanlış kişiyi öptü)
Hazine kasasını doldurmak için 3 yıllık ekonomik program yükünü toplumun dar gelirli kesimine yüklemeyeceğini söylemesine rağmen, dar gelirli vatandaşın nefesini kesmeye adeta yeminli pek sayın bakanımıza, yeni bir kaynak önermiş olayım bu vesileyle.
Rücu etsene kardeşim.
Boğaçayı’ndaki zararı Türel’e, Konyaaltı’nın personel maaşlarını Esen’e veya Döşemealtı’ndaki milyarlarca lira kaybı Turgay Genç’e, kamu zararını zarara neden olana rücu etsene.
Bak bakalım bir daha yapıyorlar mı?
ÜMİT PLAJI
Hakan Tütüncü için söylediklerim Sayın Ümit Uysal için de geçerli. Doğru yapılan bir iş varsa alkışlamalı, örnek olarak göstermeli, doğrunun yayılmasına vesile olmalıyız.
Ümit Uysal, Bambus Plajı’ndaki kararlığı, duruşu ve sergilediği duruş ile kocaman bir alkışı hak etti.
Kendisinden sonraki Muratpaşa Belediye Başkanı’ndan peşinen rica etmiş ve tarihe not düşmüş olayım. Bambus Plajı’nda kamu yararı ile rantın savaşı verildi. Halk ile çıkar odakları mücadele etti. Ümit Uysal katkısı ile kazanan halk olduk.
Bambus bu yönüyle bir direniş, sembol bir eserdir. Bu nedenle de eser sahibinin adıyla anılmalıdır. Sayın Uysal Belediye Başkanlığını bıraktıktan sonra, bu plaja kendisinin ismi verilmelidir.