Korku veya cesaret, insanın bünyesinde aynı atomun barındırdığı birbiri ile iki zıt misafir gibidir. Dengesine dikkat edilmesi çok önemlidir.
Cesaret bir erdem olarak övülürken, korkaklık yerilir.
Korkaklığın cesareti sıklıkla dengelediği de bilinen bir gerçektir.
İnsanın korkması, başına gelebilecek tehlikeleri algılamasına ve bu tehditlere karşı akıllıca tedbirler geliştirmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Buradan şuraya geliyoruz; demek ki korku fark ettirir.
Korku endişe ve duyarlılık oluşturur.
Öte yandan cesaret ise farkına varmayı engelleyen, bilginin kullanımına yada ihmal edilmesine yol açabilir.
Nitekim En’am ayeti cesaretin negatif yönüne dikkat çeker;
‘Onlar kazandıkları şeylerle cesaret kazanıp helak olmuşlardır’
Bu nedenle korkusuzluğun dolayısı ile cesaretin, kimi zaman cürete cüret de vurdumduymazlığa yol açabiliyor olmasına dikkat etmek gerekir.
Bu iki hissin dengesizliği yaşamımızda sorun yaratır.
Korku elimizi kolumuzu bağlayan bir hisle beraber, harekete geçmemize yarayan bir güce de dönüşebilir. Neyse ki korku korkaktır, cesaret ayağa kalktığında, korku geri çekilir.
Denge önemli...