‘Zarfa değil marufa bak’ deyimi her şey göründüğü gibi değildir.
Olayın iç yüzüne bakmak gerekir anlamına gelen bir deyimdir.
Yeni duyduğum "şimdi anlaşıldı Vehbi'nin kerrakesi, kaçarken cübbe oldu kadının feracesi” deyimi de, dış giyimle alakalı olunca, hemen hangi durumlarda kullanıldığına ve anlamına göz gezdirdim.
Sıkça kullandığım deyimler arasında ilk sıraya yerleşti diyebilirim.
Üstelik deyimi ‘kerrake’ sözcüğündeki, rr’lerin üstüne basa basa söylediğimde keyfine doyum olmuyor…
Aceleyle iş yapmak isteyenlerin, umulmadık hatalara düşebileceğini vurgulamak için kullanılan “Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi, aceleyle cübbe olmuş kadının feracesi” deyiminin farklı hikayeleri var.
Abdülhamit döneminde önemli görevlerde bulunan III. Selim, tahta geçince hayatının en parlak dönemini yaşayan Sünbülzade Vehbi Efendi’nin hikayelerinden çıkan deyim, farklı şekilde kullanılıyor ve farklı olaylarla bağdaştırılıyor.
İlki ve en yüzeysel olanı şöyle; Çapkınlık amacıyla bir kadının evine giden Vehbi Efendi ve bu durumdan haberi olan ahalinin, kadının evini basmaya gittiği hikayesi.
Evin basıldığını anlayan Vehbi Efendi, aceleyle kadının feracesini giyerek kaçar. Onu kadın feracesi ile çarşıdan koşarak geçtiğini gören esnaf, önce bir anlam veremez, daha sonra işin aslını öğrenince ‘anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi’der…
Deyimin diğer bir söylemi ise şöyle; Bir gün padişah, çok acele Sünbülzade Vehbi Efendi’yi huzuruna ister. Kendisini almaya gelenleri bekletmek istemeyen Vehbi Efendi aceleyle giyinir. Huzura çıkınca padişah gülmeye başlar ve “Ne anlaşılmaz bir muamma Vehbi’nin kerrakesi” der.
Üzerine bakınca, aceleden hanımının feracesini giymiş olduğunu fark eden Vehbi Efendi ise şu cevabı verir: “Aceleyle cübbe olmuş hanımın feracesi”
Deyimde geçen kerrake, ulemanın giydiği ince kumaştan, hafif ve dar bir üstlük, ferace ise kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, eteklere kadar uzayan giysi.
İki ayrı eylemde aceleyle kadın giysisi ferace ile görünen Vehbi Efendi için söylenmiş bu söz, işin iç yüzünün anlaşıldığı, gayenin belli olduğu anlamında, sonradan gizli yanı ortaya çıkan olayları anlatmak için kullanılagelmiş günümüze.
Başka bir kullanım şekli “Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi, züğürtlükten cübbe oldu hanımın feracesi”ni ise belki bir başka yazıda anlatırım…
Yazılarımı takip eden okurlar bilir. Ben, sürekli olarak, Antalya’yı yönetenlerinin ‘kerrake’sinden bahsederim.
Nitekim, Türel’in film stüdyosu, Konyaaltı ve Boğaçayı projeleri ile ilgili acele ve telaşesinin doğru olan bir projeyi nasıl bir yanlışa çevirdiğini, 2017 Nisan ayından bu yana ne çok yazdım. Hepiniz hatırlarsınız.
Eski belediye başkanı Türel, seçildiği dönemin sonuna doğru, seçimde kendisine avantaj sağlayacağı inancıyla, defaten bu tür projeler atağına geçerdi.
Bende ilk döneminin sonunda alelacele hayata soktuğu projelerde olduğu gibi, İkinci dönemin sonunda da, alelacele gerçekleştirme telaşesine düştüğü dev projelerin, kent ve kendi aleyhine nasıl sonuçlar doğuracağını gazeteniz HÜRSES aracılığıyla defalarca yazdım.
Nitekim Türel, bu hatırlatmalarımdan duyduğu rahatsızlığı meclis oturumunda canlı yayında ‘bazı arkadaşlar (yani ben) Konyaaltı’ndan büfe istedi vermedik diye projelere iftira atıyor’ şeklinde dile getirdiği arşivlerde duruyor.
Asla kendisinden böyle bir talebim olmamasına rağmen, kendisinin bu mevkilere gazete sahipliği ve gazeteci olarak geldiğini düşünürsek, mesleğine benim üzerimden büyük iftira attığını söylemek yalan olmaz.
Ancak kendisi, bir zamanlar istediklerini almak için eleştiri yapan gazetecilerden olmalı ki, o günlerde, pek çok meslektaşını büfe, kafe ve otopark işletmecisi yaptığına şahit olduk.
Bu kente hizmet verenlerin hayata geçirdikleri projeleri daha detaylı irdelemeleri ve kendilerini seçen vatandaşların eninde sonunda ‘anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi’ demelerinin, koltuğu terk etmek anlamına geldiğini, yeni gelenlere de, hatırlatmaya devam edeceğim…
Tabii, bu hatırlatmaları yapabilmemin sağlam bir dayanağı var, ‘Cemaziyeevvelini ‘bilmek…hal böyle olunca cemaziyel ahir hakkında öngörülerim de sağlam oluyor…
İyi haftalar…