Kimseye çarpmadan yürümek imkansız olduğundan, herkese kollarını açarak yürümenin sakıncası yok!
Şahane kent Antalya’nın oportünist siyasetçileri, iş adamları, turizmcisi, çiftçisi kısacası erkekleri; olan ve görünenlere aldanmanın, çıkarların devamının ilk koşulu olduğunu fazlası ile öğrendiler...
Ya biz kadınlar?
Öğrenemedik!
Öğrenemeyeceğiz!
Geçen hafta “Ülkede erkek hakimiyeti ile tezahür eden yaşam ve Antalya” başlıklı yazımda belirttiğim gibi ...
“Atatürk’ten sonra kadını hayattan dışlamaya yönelik gerici çabalar başarılı olmuştur.
Hal böyle olunca; kanun ve yasaları çıkartan, insanların davranışlarını yönlendiren, neyin “doğru” neyin “yanlış” olduğunu belirleyen, ülke ve kentle ilgili karar vericilerin erkek olması hali ile erkek egemenliği meşrulaştırılmıştır” demiştim.
Özetle, bugün ülkede biz kadınların en güncel durumu Emine Bulut cinayetinde görülüyor.
Açık alanda, boğazı öz babası tarafından kesilen annesine, ‘ölme’ diye çığlıklarla seslenen kız çocuğuna ve annesine yardım etmek yerine, seyreden ve kayda alan izleyicilerle dolu bir düzende yaşıyor kadınlar.
Son 3 yılda babası, abisi ve kocası tarafından öldürülen yaş ortalaması 25-35 olan, cinayete kurban giden kadın sayısı 932.
Ölen yada yaralanan kadınların ve yakınlarının yaşadığı bu travmayı sindirebilmesi hayliyle zorken, travmadan kaynaklanan kalıcı hasarların tamiri neredeyse imkansızlaşıyor.
Topluma düşen vahşeti duyarsızca videoya çekme ve seyretmek işe normalleştirilmeye çalışan vahşeti izlememek olmalı...
Emine Bulut gibi boğazı kesilen, dayak yiyen, taciz ve tecavüzle sınırlı değil kadının bu yaşam halleri...
Evde yada işte, sosyal hayatında her konuda kadınların yaşamı zor...
Her geçen gün o bildiğimiz ve tanıdığımız şefkat dolu anne, saygılı evlat, sevgi dolu eş ve kadın profili el birliği ile yok ediliyor.
İyi ana, evlat, eş olmak zorunluluğunun yanı sıra, iş hayatında başarılı olmak için çok çalışması da yeterli olmuyor kadının.
Çünkü iş dünyası da aynı sosyal yaşamda olduğu gibi erkek hakimiyeti ile tezahür ediyor.
Ve kadın ne yazık ki o iş dünyasının kirli düzenine (dumanlı, bıyık burkan odalarda, birilerine yalakalık yapılan masalarda) çalışkan ve ağırbaşlılığı ile utangaç bir kukla olarak varlık gösteremiyor. Kadın evinde yada dışarıdaki yaşam alanında erkeklerin her türlü vahşetine, hakaretine, tacizine açık yaşamını sürdürürken; tüm bu yaşadıkları, kadını nasıl örseliyor?
Sağlıkla kalın…