Son yıllarda artan dijitalleşme ile zaten az olan kitap okuma alışkanlığımız neredeyse sıfıra indi. Bunun yerine televizyon ve internette çok daha fazla vakit geçirmeye başladık. İstatistikler de bu savı destekler nitelikte. Zira Türkiye’deki bir kişi her gün ortalama 6 saat televizyon izlerken 4 saat de internet başında vakit geçiriyor. 24 saatlik günde kitap okumaya ayrılan vakit ise 60 saniyeden ibaret.
Böyle bir ortamda kişiler ulaşmak için dijital kanalları kullanmak en doğalı. Sosyal medya uzmanı Kemal Gölbaşı dijital cihazlar ile nasıl kişilere ulaşabileceğini ve içeriklerin nasıl olacağını anlattı.
Bu noktada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, etkili içerik yalnızca güzel görünen bir şey yaratmakla ilgili değildir; değer sunmak ve hedef kitlenizle anlamlı bir bağlantı kurmakla ilgilidir. Etkili içerik için bazı kilit noktalar bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanlar ise mesajınızın açık, ilgi çekici ve hedef kitlenizde yankı uyandırması olarak sıralanabilir. Elbette içeriğin performansını düzenli olarak analiz etmek ve alınan geri bildirimlere göre uyarlamalar yapmak da başarının devam etmesine katkıda bulunacaktır. Sosyal medya uzmanı Kemal Gölbaşı, okumanın azaldığı video çağında etkili içerik oluşturmaya dair önemli ipuçları paylaştı.
Net hedef olmalı
Tanımadığımız birine seslenmek boşluğa seslenmekten farksızdır, dolayısıyla içerik üretirken hedef kitleyi tanımlamalı, hedef kitleyi tek bir personaya dönüştürmeli. İçeriğin kime yönelik olduğunu, onların ilgi alanlarını, ihtiyaçlarını ve tercihlerini anlamalı. Bu, içeriklerimizi onlarla rezonansa girecek şekilde uyarlamamıza yardımcı olacaktır. Hedefler söz konusu olduğunda diğer bir mesele ise amacı belirlemek. Eğitmeye, eğlendirmeye, ilham vermeye, ikna etmeye veya bilgilendirmeye mi çalışıyorsunuz? Hedeflerinizle uyumlu içerik oluşturmak için hedeflerinizi netleştirin. Sade ve net mesajlarla, hedefe yönelik ve sonuç odaklı ilerleyin.
Sıkılmaların önüne geçilmeli
Evet, artık içerikler okunmuyor diyoruz ama bu noktada içerik üreticilerinin çuvaldızı kendine batırma zamanı geldi. Çünkü çoğu içerik birbirini tekrar eder oldu, bu da özellikle sosyal medya kullanıcılarını daha çok izlemeye yöneltti. Bu noktada belki de mor inek olmak gerekiyor. İnternetin derinliklerine inmek, bilgi toplamak ve farklı bakış açılarıyla içeriğe odaklanmaksa şart. Doğru ve değerli bilgiler sağlamak için konu hakkında derinlemesine araştırmalar yapılmalı. Hatta iddialarınızı güçlü kılmak için güvenilir kaynaklar kullanılmalı. Merak uyandıran ve izleyiciyi okumaya, izlemeye veya dinlemeye teşvik eden bir başlık veya giriş yapılmalı. Daha ilk kelimelerden okuyucunun zihnine girebilmeli, beyninin kıvrımlarından sızarak merakını harekete geçirmeli. İlgi çekmenin bir diğer yolu da görseldir, beynin görsellere verdiği tepkiler oldukça şaşırtıcı. Dolayısıyla içerikler iyi görsellerle güçlendirilmeli; fotoğraflar, infografikler, videolar ve grafikler gibi görsel öğeler içeriğin çekiciliğini artırabilir ve karmaşık bilgilerin aktarılmasına yardımcı olabilir.
Değer şartı aranır
Okumanın en güzel yanı da o içerikten bir fayda elde edeceğini bilmektir. Bu noktada içeriğin bir yapısı ve inşası olmalı. İçerikler net bir başlangıçta, orta ve sonla mantıksal olarak düzenlenmeli. Taranabilir ve takip edilmesi kolay hale getirmek için başlıklar, alt başlıklar ve madde işaretleri kullanılmalı ki, okuyucu alacağı faydayı en kolay şekilde alabilsin. Değer sağlama noktasında ise içeriğin sorun çözücü olmasını bekliyoruz. Bu noktada içerik oluşturucuları hedef kitlesinin ihtiyaçlarını veya sıkıntılı noktalarını ele alabilir. Hayatlarında uygulayabilecekleri çözümler, bilgiler veya pratik tavsiyeler sunabilir.
Hikâye anlatılmalı
Duygu ve ilişkilendirilebilirlik artık her zamankinden daha önemli… Duyguları uyandırmak ve hedef kitleyle daha güçlü bir bağ oluşturmak için içeriklere anlatılar veya kişisel anekdotlar eklenebilir. Burada minik bir not, ne kadar sevsek de mesleki jargonlardan kaçınmak önemli. Basit, anlaşılması kolay bir dil kullanılan hikâye daha çok kişiye ulaşabilir. Hedef kitle bunlara aşina olmadığı sürece gereksiz teknik terimlerden veya karmaşık sözcüklerden kaçınılmalı. Hikayeler harekete geçirici mesajlarla güçlendirilmeli. Sorular sorarak, yorumları teşvik ederek veya fikirlerini paylaşmalarını önererek okuyucunun içerikle etkileşime geçmesi teşvik edilmeli.
Seher Çivitci