Leyla reklam mağduru olmasın
Bilimsel çevreler, Leyla’nın psikolojik testlerinin tamamlanmadan kamuoyu önüne çıkarılmasını etik bulmuyor. Tıp dünyası , Leyla’nın görünümüyle birlikte ciddi işlevsel kayıplara uğrayabileceği tıbbi risklerin muhtemel sonuçlarını anladığından emin olunmadan kamuoyu önünde bir reklam/tanınmışlık aracı olarak kullanılmasına özen gösterilmediği görüşünde testleri tamamlanmadı
Türkiye’de 2013 yılında son bulan uzuv ve yüz nakli operasyonları, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sosyal medyadan ‘donör’ bekleyen Leyla’nın yüz naklini Prof. Dr. Ömer Özkan tarafından yapılacağını açıklaması sonrası gazetemizde ‘YÜZ NAKLİNDE MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ’ başlıklı bir haber yapmış ve Dünya Tabipleri Birliği'nce yayınlanan 191 sayılı Organ ve Doku Nakillerine ilişkin Tavsiye Metni ve raporu ışığında Türkiye’de yapılan etremite ve yüz nakillerinde kamuoyunun merak ettiği soruları sormuştuk.
KOMPOZİT DOKU NAKLİ YALNIZCA CERRAHİ BİR İŞLEM DEĞİLDİR
Kompozit doku nakli işlemi, psikiyatrik, immünolojik, metabolik, hastanın genel sağlığı, sosyolojik, etik yönleri olan ve ameliyat sonrası yoğun bakım ve uzun süreli rehabilitasyona ihtiyaç gösteren tam uyumla çalışması gereken önemli bir ekip işidir
AMELİYAT HASTAYA ÇOK İYİ ANLATILMALI
Yüz ve deri nakilleri hastaların dış görünüşünü de etkileyecek operasyonlar olduğu için bu tür ameliyatların etik yönü çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle yönergede etik konular diğer organ nakillerine göre daha ayrıntılı olarak yer aldı. Hastaya nakil sonrası meydana gelebilecek değişikliklerin ayrıntılı olarak anlatılması zorunlu. Ameliyatın sosyal yansıması farklı olacağı için çok iyi bir değerlendirme yapılmalı.
Nakil kriterlerine uygun olup olmadığı psikososyal değerlendirme incelemelerinin tamamlanmadığı Sağlık Bakanlığı’nın donör beklediğini duyurduğu Leyla’nın son durumuna dair takibini yapan doktoru Prof. Dr. Ömer Özkan ve Prof. Dr Serdar Nasır’dan görüş aldık
Prof. Dr. Ömer Özkan kimdir?
Antalya Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Ömer Özkan ve ekibi, Türkiye’nin ilk çift kol naklini Cihan Topal’a, Türkiye’deki ilk yüz naklini Uğur Acar adında bir erkeğe ve dünyada kadavradan ilk rahim naklini Derya Sert adında bir bayana gerçekleştirdi. Ayrıca Türkiye’nin ilk tam yüz naklini ekibiyle birlikte gerçekleştirmiştir.
LEYLA NAKİLE HAZIR MI?
Leyla’ya yüz nakli yapılması gerektiğini belirten Özkan, Psikolojisi hazır mı? ‘Anlatıldı mı, tüm riskler ve kanser olabileceği Leyla’ya?’sorusuna ise “Bu kişisel bir bilgi, Leyla her altı ayda bir psikiyatrik değerlendirmeye giriyor. Sadece nakil yapılabilmek için değil, diğer ameliyatlar için de bu testlere giriyor. Ben ona şu an için nakil değil, nakilden önce başka bir ameliyat yapmayı planlıyorum. Çok zorlanacağım bir kısım var, oradan da gerekirse belki nakile çok az bir kısım bırakıyorum, hatta nakil bile yapmak istemeyebilirim Leyla'ya. Ama Leyla şu an dünyanın en iyi yüz nakli olmaya aday hastası onu söylemeliyim” şeklinde konuştu.
ALICI HAVUZUMUZU DARALTTIK
Yüz naklinde zamanla yarıştıklarını ve alıcı havuzunu daraltmak zorunda olduklarını belirten Özkan, “Örneğin böbrek Kars’ta çıksın, Edirne’ye götürebiliyoruz. Ama bizim dokularımız biraz daha komplike ve zamanla yarışmaya müsait olduğu için zamanlama çok önemli. Biz dokuyu aldığımızda gecenin saat 3’ünde bindiğimiz uçağın kanatları buzluyken alkolle falan kanatları yıkayıp o riskle getirdik dokuyu. Getiremesek hastanın yüzünü soyduğumuzla kalacaktık. O yüzden aldığımız kararla mümkün olduğunca dokuyu bulunduğu bölgeden çıkarmama kararı aldık. Dolayısıyla benim buradayken en uzaktan alacağım yer Konya’dır, Isparta’dır yada Burdur’dur” dedi.
PROF. Dr. Serdar Nasır kimdir?
ABD’de ilk yüz naklini yapan ekipte bulunan ,uyguladığı yeni metotla, Türkiye’nin ikinci yüz naklini gerçekleştiren ,Türkiye’de doku nakli ameliyatlarını yapan üç merkezden birisi olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Nasır Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli ve ameliyat öncesi yapılan duyuru ile ilgili sorularımızı yönelttik.
PSİKİYATRİK DEĞERLENDİRME ÖNEMLİ
Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof Dr. Serdar Nasır, “Düşünün ki sapasağlam bir insan olarak yüzünüz yanmış, 20/30 yıl yüzünüz yanık kendinizi aynada görmüşsünüz. Ameliyat oluyorsunuz yaklaşık bir ay sonra elinize bir ayna veriyorlar. Gözler aynı ama yüzünüzde farklı bir insan görüyorsunuz. Bu halde sağlam bir insan bile travma yaşayabilir. Kendinizi yıllardır tanımladığınız bedenden farklı bir bedende görüyorsunuz. Bu yüzden çok sağlam bir psikiyatrik değerlendirme yapılmalıdır” dedi.
DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ
Dünyadaki örneklerine bakıldığı zaman, nakiller yapılmadan önce alıcı hasta ile ilgili hiçbir bilginin paylaşılmaması gerektiğini söyleyen Nasır, “Dünyada hasta taburcu edilecek hale geliyor, hatta ediliyor ondan sonra paylaşılıyor. Doğrusu şudur; ameliyat yapılır, ameliyat sonrası hasta hakkında kamuoyu bilgilendirilir” diye konuştu.
Leyla’nın yüz naklini gerçekleştireceğini açıklayan Prof. Dr. Ömer Özkan’a ‘Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli’ ne dair kamuoyunun merak ettiği soruları sorduk…
ÖMER ÖZKAN İLE GÖRÜŞTÜK
Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli için gözlerin çevrildiği Prof. Dr. Ömer Özkan konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Yüz nakli için ekip hazır ama donör yok
Türkiye'nin ilk yüz ve ilk çift çene nakli operasyonlarını gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, "(Yüz nakli) Operasyonu gerçekleştirmekte başarılıyız ama donör bağışında maalesef çok başarılı değiliz. Tek sıkıntımız donör. Bu akşam donör çıksa, hemen ameliyatı yaparız. Donör bulunduktan sonra en iyi nakilleri gerçekleştiririz" açıklamasını yaptı.
Küsmüş değiliz. Ekip hazır. Bağışımız var şuanda çıksa yaparız, biz bu işlerden uzak değiliz.
Peki Leyla?
Leyla’ya hazırız ama Leyla’nın acil birkaç durumu var. Ona başka bir ameliyat yapmamız gerekecek. Yani yüz naklinden daha acil şeyleri var. Onları yapmamız gerekiyor. En yakın zamanda ona da bir şeyler planlayacağız.
Kolsuz bacaksız olan insanların hayatlarını devam ettirme imkanları var… Ve nakil ilaçlarının ve psikolojik etkilerinin zararları olduğu söyleniyor! Leyla’ya gelirsek; Leyla güzel görünmek, sosyal hayata girmek istiyor öyle değil mi?
Leyla’nın bilmediğiniz bir kısmı var, sadece güzel görünmek değil, psikolojik boyutu da var bu işin.
7 yıldır takibinizde olduğunu öğrendik, peki Leyla bu ameliyata hazır mı?
Bizim yüz naklindeki korunaklı mevzuatı dünyanın hiç bir yerinde yok. Ben destek olmaya çalıştım ve kısıtladım. Amerika’da tek kol yapıldığını biliyorsunuzdur. Yani sadece tek kol nakli yapıyorlar. Amerika’da ki mevzuat bizden çok daha gevşek, çift parmak nakli yapıyorlar.
Biz de ise; kol kopuk olacak, dirsek altında olacak, çalışabileceğine emin olabilecek testlerin yapılmış olması gerekiyor. Robotik kollar varken siz bunları neden yapıyorsunuz diyebilirsiniz. Bir insan hissetmek istiyor, robotik kol protezi kullanamayacak, adapte olamayacak, kullanılamayacak bir protez hasta için uygun olmayacak. Bunlar çok önemli. Artı psikiyatrik olarak değerlendireceksiniz hastayı.
Örneğin; Leyla’ya belki yüz nakli yapacaksın, bir sene sonra enfeksiyondan kaybedeceksin. Tümör oluşacak kaybedeceksin… Leyla’ya çok benzeyen bir hastaya ben kendi vücudundan nakil yapıyorum şimdi çok daha iyisini yapıyorum.
Yani illa yüz nakli yapılması gerekmiyor?
Doku nakillerini Türkiye’de en çok yapanlardan biriyim. Dünyada kimsenin yapmadığı ameliyatı Avustralya’dan hastam geldi ben yapıyorum. Nakil üzerinde bir ameliyat yapılacaksa yaparım. Olayın boyutlar değişti. Ben doku naklini Türkiye’de en çok yapan insanım. Ama bir insanın vücudu tamamen yanmışsa ve alabileceğiniz bir doku yoksa yapacak bir şey yok.
Leyla’ya yüz nakli yapılması gerekiyor mu?
Yüzde yüz gerekiyor.
Psikolojisi hazır mı? Anlatıldı mı, tüm riskler ve kanser olabileceği Leyla’ya?
Bu kişisel bir bilgi, Leyla her altı ayda bir psikiyatrik değerlendirmeye giriyor. Sadece nakil yapılabilmek için değil, diğer ameliyatlar için de bu testlere giriyor. Ben ona şu an için nakil değil, nakilden önce başka bir ameliyat yapmayı planlıyorum. Çok zorlanacağım bir kısım var, oradan da gerekirse belki nakile çok az bir kısım bırakıyorum, hatta nakil bile yapmak istemeyebilirim Leyla'ya….. Ama Leyla şu an dünyanın en iyi yüz nakli olmaya aday hastası onu söylemeliyim.
En son yüz naklini sormak istiyorum. Hasta yemek yiyebilecek kadar iyiydi ama bir gün sonra mantar ile ilgili bir sorun oluştu ve sonrasında hasta hayatını kaybetti?
(Özlenen Özkan) Son nakil Recep bey, Salih Üslün bir önceki.
O tamamen tesadüf. Bizim hastalarımızı bazen taburcu edebiliyorsun. O hasta taburcudan bir hafta sonra geldi. Hasta çoktan taburcu edilmeyi hak etmiş bir hastaydı. Belki bizden önce kendi bu hastalığı kapmış olabilir. Biz taburcu ettiğimizde hiç bir şeyi yoktu çünkü.
Hasta’nın taburcu edilirken görüntüleri öyle demiyordu?
O fotoğraf ama. Bizim taburcu ettiğimizde hiçbir şeyi yoktu. Ben zaten bu kadar vicdansız biri olamam. Benim bir hatam varsa düzeltmek için elimden geleni yaparım, gücümün yetmediği yerde başkasından görüş almasını çok iyi bilirim. Bir hastanın enfeksiyonu varsa ve bile bile göndereceksem bu mesleği yapmamam lazım. Benim bu konuda vicdanım rahat kimse merak etmesin. Bir rahatsızlığı varsa kesinlikle göndermem.
Ben hastayı bileceğim ki kötü, bir hafta sonra taburcu edelim, asla öyle bir şey planlamam…
Öyle bir şey asla olamaz.
Nakil hastaları zaten hastanede uzun süre kalan hastalar değil mi?
Uzun kaldı zaten. 3 ay kaldı. Şu anda yatan bir hasta olsa bir aydan fazla yatırmam. O hasta ise komplike bir hastaydı. Servise aldıktan sonra 1 yada 1,5 ay fazla kaldı.
O halde Hacettepe ve Akdeniz Üniversitesi ile aynı anda yaptığınız ameliyatları sormak istiyorum? Dünya’nın ilk komplike etremite ameliyatını yapan kişi olmak için mi yaptınız?
Şu ana kadar yapılmayan bir ameliyattı o. Ben kimseden görüp de, kimseyle yarış içerisine girip bir ameliyat yapmam. Benim yaptığım ameliyat, bugüne kadar yapılmamış bir ameliyattı. Mutlaka her ameliyatta bir doktor kimsenin başaramadığı bir şeyi başarmak için yapar. Ve endikasyonlar diye bir kavram var. Bizim endikasyonlarımız belli. Diyor ki mevzuat; kollar dirsek aşağısı olacak, bacaklar diz aşağısı olacak. Diz ve dirsek altı yani. Ben tecrübelerime dayanarak kolu yaptım.
Sonra aileyi de ikna ederek, diğer işlemler yolunda giderse yaparız dedik. Ama işler yolunda gitmedi. Sonra da aldık zaten… Mevzuatta bir kol nereden, bir omuz nereden takılacak bellidir. Allah korusun; omuzdan kopan bir çocuğa kol nakli yaparsın ama yetişkin birine yapamazsın. Micro cerrahide bir kuralı vardır ona uyarsın. Artık o tartışmalar uzak kaldı. Bilimsel arenada mutlaka yanlış vardır. Bu ameliyatlar masum ameliyatlar olmadığını bende biliyorum, herkes de biliyor. Bu benim kendi yaşadığımla ilgili değil. Organ nakli mucizedir. Çok güzeldir. Hasta, kalp nakli olmazsa ölecektir. Âmâ kalp nakli oluyor bir bakıyorsunuz bir sene sonra başka bir durumdan ölebiliyor.
Kompozite doku naklini ve dünyanın ilk komplike naklini Türkiye’de siz gerçekleştirdiniz?
Biz bu hareketlerin başlaması için çaba gösterdik. Türkiye’nin her yerinden doku nakillerini kabul ettik. Bakanlık bize bu konu da her türlü desteği verdi, ambulansından alt yapısına kadar. Ve hala Türkiye’de bir böbrek; Kars’ta çıksın Edirne’ye götürebilirsiniz. Ama bizim dokularımız biraz daha komplike ve zamanla yarışmaya müsait olduğu için zamanlama çok önemli. Biz dokuyu aldığımızda gecenin saat 3’ünde bindiğimiz uçağın kanatları buzluyken alkolle falan kanatları yıkayıp o riskle getirdik dokuyu. Getiremesek doku elimizde kalacak ve hastanın yüzünü soyduğumuzla kalacaktık. Karayolu ile dokuyu getirmek imkansız olacaktı. İşte bu yüzden her türlü doku naklini mümkün olduğunca kendi bölgesinden çıkması gerektiği şeklinde bir karar aldık. Dolayısıyla benim buradayken en uzaktan alacağım yer Konya’dır, Isparta’dır, Burdur’dur.
Kısacası alıcı havuzumuzu daraltmış olduk. Buradaki önemli olan konu ise donör havuzunu daralttık. İkincisi de donör eskisi kadar çıkmıyor. Nedeni de; Türkiye’de dönör bağışları artmadı. Bu konuda biz hala Avrupa’nın gerisindeyiz. Biz en iyi organ nakli yapan ülkelerden biriyiz ama canlıdan veriliyor. Yani böbreğin birini veriyor, karaciğerin bir kısmını veriyor gibi. Dolayısıyla bu bilinci geliştirmemiz lazım. Bir de uzuvlarda bir çekinceme oluyor.
Yani sizin nakil mevzusu tam oturmamış durumda?
Evet aynen öyle. Bizim bu son dönemde birçok naklimiz var, yüz ve kol gibi. Ve bunlardan bir tanesi bir hafta önce oldu. Geçen gün bir kız Allah rahmet eylesin bağışladı ama ona uygun hastamız yoktu. Dolayısıyla nakil olmadı. Yani biz de bağışlanma çok az oluyor. Her şeyini verdi, bir karaciğeri iki insana hayat oldu, iki böbreği, iki insana can oldu. Kız kollarını da bağışladı. Âmâ maalesef o kızın kan grubuna uygun hastamız yoktu. Erkek olsa yüzlerce hastamız var. Dolayısı ile bağışlar çok yetersiz ve az. Biz, ince eleyip sık dokuyoruz.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Nasır’dan Kompozit doku nakli detayları :
ABD’de ilk yüz naklini yapan ekipte bulunan, uyguladığı yeni metotla, Türkiye’nin ikinci yüz naklini gerçekleştiren, Türkiye’de doku nakli ameliyatlarını yapan üç merkezden birisi olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Nasır Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Akdeniz Üniversitesi’ndeki doktorun, bizzat hazırlanmasında ve endikasyon kriterlerinin belirlenmesinde birincil görev olarak yeraldığı Kompozit doku nakli yönergesine göre aday şöyle belirlenir “Bir aday nakil ruhsatı olan merkeze başvuru yapar ve bir değerlendirmeden geçirilir. Psikiyatrik ve benzeri değerlendirmelerden sonra 7-8 kişilik bir komisyon önüne çıkarılır. Komisyon onayı sonrası, bakanlığa bildirilir.
Bir nakil yapılmadan önce hastanın medyaya çıkartılması doğru mudur? Dünyada böyle midir?
Türkiye’deki nakillere baktığımız zaman, üç merkez bulunuyor, bunlar Hacettepe, Gazi ve Akdeniz Üniversiteleri. Gazi’de yapılan nakilde kamuoyu, ameliyat sonrası haberdar oldu. Bizim naklimizde ise ameliyat öncesi ve sonrası için fotoğraf çekilmiştir. Dünyadaki örneklerine bakıldığı zaman, nakiller yapılmadan önce alıcı hasta ile ilgili hiçbir bilgi paylaşılmıyor. Hasta taburcu edilecek hale geliyor, hatta ediliyor ondan sonra paylaşılıyor.
Doğrusu şudur; ‘Ameliyat yapılır, ameliyat sonrası hasta hakkında kamuoyu bilgilendirilir’
Ben Hacettepe’de bu dersi öğrencilerime anlatırken şunu derim. Düşünün ki sapasağlam bir insan olarak yüzünüz yanmış, 20/30 yıl yüzünüz yanık kendinizi aynada görmüşsünüz. Ameliyat oluyorsunuz, yaklaşık bir ay sonra elinize bir ayna veriyorlar. Gözler aynı ama yüzünüzde farklı bir insan görüyorsunuz. Bu halde sağlam bir insan bile travma yaşayabilir. Kendinizi yıllardır tanımladığınız bedenden farklı bir bedende görüyorsunuz. Bu yüzden çok sağlam bir psikiyatrik değerlendirme yapılmalıdır.
Hepimiz, tüm kamuoyu, Sağlık Bakanı'nın paylaşımıyla, Leyla'nın bütün masraflarının karşılanacağı ve donör beklendiğini anonsunu duyduk. Prof.Dr Ömer Özkan’ın bize yaptığı açıklamada Leyla’nın psikolojik sorunlarının olduğunu, nakil ve diğer ameliyatları için testlerinin devam ettiğini, belki de nakile ihtiyaç olmayacağını öğrendik.
Alıcı hastanın testleri bitmeden Sağlık bakanlığı bu açıklamayı neden yaptı? Doktor hastasını medya önüne neden çıkardı? Ben böyle şeylerin olmasına ve bu olayın böyle gelişmesine inanamıyorum, inanmak da istemiyorum.
Daha hazır olmayan bir alıcıyı açıklıyorsunuz ve insanların etkileşimini arttırıyorsunuz.
Dünyada alıcı ve vericinin ameliyat sonrasına kadar açıklanmama prosedürüne uyulur.
Dünya mı yanlış yapıyor, yoksa biz mi yanlış yapıyoruz, ayrıntılı bakmak lazım.
Olası bir durumla hastaya nakil yapılmaması durumunda bu kadar medya önüne çıkarılarak ameliyata koşullandırılmış bir hasta da, Allah korusun hastanın yaşayacağı bu ruhsal travma ne gibi sonuçlar doğurur bilemeyiz. Bu durumda hastamı sorumlu olur yoksa bu ameliyat için koşullandırmayı sağlayanlar mı?
Kompozit doku nakli kararı, hastaya yapılabilecek tüm tedavi seçenekleri tükendikten sonra verilmesi gereken bir karardır. Bakın şunu şöyleyim; kompozit doku nakil olayında cerrah Kompozit Doku Nakil Komisyonu üyesidir. Kendi başına yaparım yada yapamam kararını veremez. Bu ekip kararı ile veriliyor. Bu kararın altında avukatın da olduğu sekiz yada dokuz doktor imzası vardır.
Psikiyatri bu hasta ruhsal yönden bu ameliyatın stresini kaldırır veya hastanın temelde yer alan bir psikiyatrik, psikolojik sorunu yoktur diyerek, dahiliyeci, kardiolog ve nefrolog organlarının bu ameliyatı ve takip eden süreçte bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların yan etkilerini kaldırır diyerek, avukat ise kanuni olarak bu ameliyata uygundur tespiti ile alıcı hastaya komisyon tarafından kompozit doklu nakli izni verilir ve bu belgeler bakanlığa gönderilir.
Ameliyatı yapan cerrahtır. Ekibin başı değil, bir parçasıdır. Beyin ölümü gerçekleşen verici çıktıktan sonra en uygun aday hangisi ise ameliyat yapılır.
Leyla hanım üzerinden örnek verecek olursak, verici çıktıktan sonra diyelim ki bu sırada Leyla hanım grip geçiriyor. O zaman anestezi alma şansı yoktur. Nakil bekleyen başka uygun bir hastaya yapılır.
Donör bekleyen Leyla’nın yüz nakli sosyal güvenlik kapsamında olmadığı için mi, Leyla’nın ameliyat masraflarının bakanlıkça karşılanacağı açıklaması yapıldı?
Doğruyu söylemek gerekirse SUT’da kompozit doku nakli ile ilgili kod var. Devlet hastanesinde yapılan ameliyatları zaten karşılıyor. Leyla’nın anne ve babasının sosyal güvencesinin olmaması hali ile bakanlık tüm masrafları karşılayacağız demiş olabilir. Aksi halde nasıl bir safra kesesi ameliyatı devlet güvencesinde yapılabiliniyorsa, bu nakil için de aynı güvence devlet tarafından SUT kapsamına alınarak verilmiş durumda. O nedenle sanırım bu soruyu bakanlığa sormanız daha uygun.
Daha henüz doku nakline uygun olduğuna karar verilmemiş, testleri devam eden, ameliyat olmasına karar verilmemiş olan bir hastayı basın önüne çıkarmanın amacı nedir?
Sizin haberinizde o yıllarda nakil yapmadığımda gözümden kaçan bir husus dikkatimi çekti. Haberinizde Dünya Tabipler Birliği’nin tavsiye raporunda, organ doku nakillerine ilişkin tüm oluşumlar ve süreç şeffaf ve incelemeye açık olmalıdır der. Aslında siz haberinizde ve ilgili doktorun size verdiği bilgilerle çelişkiyi ortaya koymuşsunuz.
Raporda bahsedilen bir bilgi kirliliği var?
Tabipler Birliği bir sorun görüyor ve bu uyarıyı yapıyor. Siz de haberinizde bu pratiği yaşıyorsunuz. Ve sizin bir haberci olarak kafanızda bir bilgi kirliliği oluşmuş.
Hekim olarak, sağlığı yöneten kurumlar olarak bizim amacımız topluma ve medyaya bilgi kirliliği yaratmayan haberler vermek. Aksi halde toplum açısından da, hasta açısından da soru işaretleri oluşur. Bundan en çok etkilenecek olan 18 yaşında ki bir kızdan bahsediyoruz. Bir doktorun hastaya nakil yapabilirim, ama yapamayabilirim deme şansı yoktur. Böyle söyleniyorsa o zaman ortada bilgi kirliliği oluşmuş olur.
2013 yılı sonrası nakillerin durma nedeni yeterli ‘donör’ olmaması mı?
Hayır. 2013 sonrası niye kesildi derseniz, cevabı ‘donör’ olmaması akla yada mantığa uygun değil. Ben size kısaca anlatayım, hastanın beyin ölümü gerçekleştikten sonra hastaya neler yapılır onu açıklayım. Organ nakli koordinatörü gelir ve hasta yakınlarına. Hastanızın yapılan testler sonucu doktorların da verdiği bilgiye sahipsiniz ve hastanızda beyin ölümü gerçekleşti. Bu şartlarda beyin ölümü gerçekleşen hastanızın organlarını bağışlar mısınız diye sorar. Kompozit doku nakli Türkiye gündemine girdikten sonra organ nakli koordinatörlerine ülkemizde artık yüz ve uzuv nakilleri de yapılıyor. Bunları da bağışlamak ister misiniz sorularının da sorulmasına izin verildi. Hacettepe’den biliyorum. Pek çok hasta yakınları bu soruları cevapladı.
Bağışların az olması Akdeniz Üniversitesi’nde yaşanan ölümlü vakalar neticesinde, toplumda bir infial oluşmaması adına, uzuv ve yüz bağışlarımsınız sorusunun sorulmasına ara verilmiş olunabilir mi?
Bilemiyorum, belki de Sağlık Bakanlığı dediğiniz nedenlerle organ nakli koordinatörlerine kompozit doku nakli için hasta yakınlarına bu soruyu sormalarını durdurmayı tercih etmiştir.
Peki hocam siz instagramda yüz nakli ile ilgili bir paylaşalım yaptınız. Orada nakillerde ölümlü vakaları olan veya başarı oranı düşük olan nakil merkezleri ile ilgili bilgiler vermiştiniz. Bu konuyu bir de bize açıklar mısınız?
Doku ve organ nakli Sağlık Bakanlığı ilgili birimi tarafından kontrol edilir. Türkiye’deki nakil merkezlerinin başarı oranları nakil sonrası ölüm dahil vücudun verilen doku veya organı red etme, alınan ilaçlara bağlı yan etkiler dahil hepsi denetim altındadır. Özellikle bir nakil merkezinin ölümlü vakaları artarsa ve başarı şansı düşerse o nakil merkezinin bir süre nakil yapmasının durdurulmasından ruhsatının iptaline kadar gidecek karar verebilirler
Hocam araya girmek istiyorum. Peki şöyle bir oran var mıdır bir merkezin ölüm veya başarısızlıkla sonuçlanan vakalarına göre ruhsat iptalinin veya durdurulmasına karar verilen?
Ben sadece şöyle söyleyeyim isim vermeden bir devlet hastanemizin Karaciğer Nakli ruhsatı almak için çok uğraştığı bir dönem vardı. O sırada Hacettepe’de Karaciğer nakillerinde bir yavaşlama olduğu için nakil ruhsatı sanırım askıya alınmıştı. Bu devlet hastanemiz bu durumunda getirdiği gereklilikle Karaciğer nakli ruhsatı aldı. Bir hocamız bu konuda çok ısrarla çalıştı almak için. Ancak devamında arka arkaya yapılan 5-6 Karaciğer nakli vakalarında ölüm ve başarısızlık gözükmesi üzerine ruhsat çok kısa sürede geri alındı. Demek istediğim nakil işlemi resmi makamlarca oldukça sıkı denetime muhtaç bir tıbbi işlemdir.
Bu dediklerinizin ışığında Akdeniz Üniversitesinin uzuv nakillerinde %50 yüz nakillerinde %20-30 gibi bir ölüm oranı varken nakil ruhsatı ile ilgili bir işlem yapılmamasını ve hatta tekrar Leyla’ya yüz nakli ile gündeme gelmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Sanırım bu sorunun muhatabı ben değilim. Bu nakilleri yapacak merkeze ve bakanlığa sormanız daha sağlıklı bir cevap almanızı sağlar
Tabi hocam sorarız ama sizin yorumunuzu da alabilir miyiz?
Ben başka bir hekim veya nakil merkezi ile sağlık bakanlığımız hakkında bir yorum yapmayı etik bulmuyorum. Bu tür spekülasyonlara girecek bir bilim adamı değilim. Hepimiz bu ülkenin sağlık standartını yükseltmek için uğraşan aynı gemide yol alan hekimler yöneticiler ve sağlık personeliyiz. Yapacağımız her yorumda ve demeçte çok dikkatli ve titiz olmak bizim topluma karşı olan bir sorumluluğumuzdur. O nedenle ben özür dileyerek yorumlamıyorum
Nakil alıcısının ameliyat öncesi psikiyatrik yapısı çok iyi değerlendirilmeli
Geçtiğimiz günlerde Antalya’da yapılan bir yüz nakli hastasının adli suçtan tutuklandığı haberi medyada yer aldı. Bu hasta daha öncede pek çok kez medyada yer alıyordu. Demek istediğim şu ki bu kişi sanki medyatik bir proje gibi kullanıldı. Hastanın bu şekilde medya önünde kullanılması doğru mudur?
Bu tip vakalarda ameliyeat öncesi hasta psikiyatrik değerlendirmeden onay alsa da sonrasında bu tür sendromlar yaşar mı?
İzniniz olursa ben cevabı bilinen soruları cevaplamayı çok sevmem. O nedenle sorunuzun ilk kısmını cevaplandırmayacağım. İkinci kısmına gelince önce de dediğim gibi nakil alıcısının ameliyat öncesi psikiyatrik yapısı çok iyi değerlendirilmeli ve hatta belki de adli sicil kaydına bile bakılmalıdır. Psikiyatrik yapısı uygun olmayan kişiye nakil kesinlikle yapılmamalıdır. Size bir örnek vereceğim ki ben bunu derslerde öğrencilerime de anlatırım tüm nakil yapan hekimlerin bence düsturu olmalıdır.
Jean Michel Douber dünyada ilk uzuv naklini ve yıllar sonrada ilk yüz naklini yapan hekimdir. Ancak dünyada ilk uzuv naklini yaparken bence hastasını iyi bir psikiyatrik değerlendirmeden geçirmeden nakil yaptığı için hastası bir yıl sonra bu eller benim değil diye bu başarılı nakli sonlandırarak tekrar nakledilen kollarını kestirmiştir. Ben öğrencilerime birde bunu söylerim. Düşünün bilmem 20-30 yaşına kadar yüzünüzde yanık veya çeşitli nedenlerle çok ciddi izler olan yüz nakli bekleyen hasta olun.
Ama yüzünüze aynaya baktığınızda bu yüz benim diyecek kadar yıllardır tanıyorsunuz. Birgün geliyor size yüz nakli yapılıyor. Sonra bir süre sonra aynaya bakıyorsunuz tanıdığınız tek şey belkide sadece gözleriniz. Yüzünüze dokunuyorsunuz ama başkası var aynada. Bunu normal sağlıklı psikolojik yapısı olan bir insan bile kolay kolay kabul edemeyebilir. Onu bırakın alacağınız bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların bile psikolojik yan etkileri olabilir. O nedenle psikiyatrik değerlendirme çok önemlidir
Siz neden yapmıyorsunuz?
Bizim ruhsatımız olmasına rağmen vefat eden hastamızın, süren davası nedeniyle, etik olarak nakil yapmayı uygun bulmuyoruz. O nedenle hasta kabul etmiyoruz. Nakil komisyonu oluşturmadık. Ne zamanki yasal süreç biter tabii bizde tekrar bu nakilleri yapmak için mevcut olan alt yapımızı kullanacağız.
Türkiye’nin ikinci, dünyanın beşinci başarılı yüz naklini gerçekleştirmiş bir ekip olarak, bu nakiller gerekli mi?
Yüz naklinde hastanın hali bilimsel olarak tartışılmalı ve hastaya bu çok iyi izah edilmelidir
Psikolojik testlerden titizlikle geçmeli ve hayat boyu takip edilmesi gereken hastalardır.
Bakın ben Cengiz’le evlendiğimi düşünürüm. Cengiz’i İstanbul’dan Ankara’ya taşıdık. Bu ekipte çok iyi hocalarımız var düzenli olarak Cengiz’in durumunu görüşmek üzere bir araya geliriz.
Bilimsel çevreler, Leyla’nın psikolojik testlerinin tamamlanmadan kamuoyu önüne çıkarılmasını etik bulmuyor. Tıp dünyası , Leyla’nın görünümüyle birlikte ciddi işlevsel kayıplara uğrayabileceği tıbbi risklerin muhtemel sonuçlarını anladığından emin olunmadan kamuoyu önünde bir reklam/tanınmışlık aracı olarak kullanılmasına özen gösterilmediği görüşünde testleri tamamlanmadı
Türkiye’de 2013 yılında son bulan uzuv ve yüz nakli operasyonları, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sosyal medyadan ‘donör’ bekleyen Leyla’nın yüz naklini Prof. Dr. Ömer Özkan tarafından yapılacağını açıklaması sonrası gazetemizde ‘YÜZ NAKLİNDE MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ’ başlıklı bir haber yapmış ve Dünya Tabipleri Birliği'nce yayınlanan 191 sayılı Organ ve Doku Nakillerine ilişkin Tavsiye Metni ve raporu ışığında Türkiye’de yapılan etremite ve yüz nakillerinde kamuoyunun merak ettiği soruları sormuştuk.
KOMPOZİT DOKU NAKLİ YALNIZCA CERRAHİ BİR İŞLEM DEĞİLDİR
Kompozit doku nakli işlemi, psikiyatrik, immünolojik, metabolik, hastanın genel sağlığı, sosyolojik, etik yönleri olan ve ameliyat sonrası yoğun bakım ve uzun süreli rehabilitasyona ihtiyaç gösteren tam uyumla çalışması gereken önemli bir ekip işidir
AMELİYAT HASTAYA ÇOK İYİ ANLATILMALI
Yüz ve deri nakilleri hastaların dış görünüşünü de etkileyecek operasyonlar olduğu için bu tür ameliyatların etik yönü çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle yönergede etik konular diğer organ nakillerine göre daha ayrıntılı olarak yer aldı. Hastaya nakil sonrası meydana gelebilecek değişikliklerin ayrıntılı olarak anlatılması zorunlu. Ameliyatın sosyal yansıması farklı olacağı için çok iyi bir değerlendirme yapılmalı.
Nakil kriterlerine uygun olup olmadığı psikososyal değerlendirme incelemelerinin tamamlanmadığı Sağlık Bakanlığı’nın donör beklediğini duyurduğu Leyla’nın son durumuna dair takibini yapan doktoru Prof. Dr. Ömer Özkan ve Prof. Dr Serdar Nasır’dan görüş aldık
Prof. Dr. Ömer Özkan kimdir?
Antalya Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Ömer Özkan ve ekibi, Türkiye’nin ilk çift kol naklini Cihan Topal’a, Türkiye’deki ilk yüz naklini Uğur Acar adında bir erkeğe ve dünyada kadavradan ilk rahim naklini Derya Sert adında bir bayana gerçekleştirdi. Ayrıca Türkiye’nin ilk tam yüz naklini ekibiyle birlikte gerçekleştirmiştir.
LEYLA NAKİLE HAZIR MI?
Leyla’ya yüz nakli yapılması gerektiğini belirten Özkan, Psikolojisi hazır mı? ‘Anlatıldı mı, tüm riskler ve kanser olabileceği Leyla’ya?’sorusuna ise “Bu kişisel bir bilgi, Leyla her altı ayda bir psikiyatrik değerlendirmeye giriyor. Sadece nakil yapılabilmek için değil, diğer ameliyatlar için de bu testlere giriyor. Ben ona şu an için nakil değil, nakilden önce başka bir ameliyat yapmayı planlıyorum. Çok zorlanacağım bir kısım var, oradan da gerekirse belki nakile çok az bir kısım bırakıyorum, hatta nakil bile yapmak istemeyebilirim Leyla'ya. Ama Leyla şu an dünyanın en iyi yüz nakli olmaya aday hastası onu söylemeliyim” şeklinde konuştu.
ALICI HAVUZUMUZU DARALTTIK
Yüz naklinde zamanla yarıştıklarını ve alıcı havuzunu daraltmak zorunda olduklarını belirten Özkan, “Örneğin böbrek Kars’ta çıksın, Edirne’ye götürebiliyoruz. Ama bizim dokularımız biraz daha komplike ve zamanla yarışmaya müsait olduğu için zamanlama çok önemli. Biz dokuyu aldığımızda gecenin saat 3’ünde bindiğimiz uçağın kanatları buzluyken alkolle falan kanatları yıkayıp o riskle getirdik dokuyu. Getiremesek hastanın yüzünü soyduğumuzla kalacaktık. O yüzden aldığımız kararla mümkün olduğunca dokuyu bulunduğu bölgeden çıkarmama kararı aldık. Dolayısıyla benim buradayken en uzaktan alacağım yer Konya’dır, Isparta’dır yada Burdur’dur” dedi.
PROF. Dr. Serdar Nasır kimdir?
ABD’de ilk yüz naklini yapan ekipte bulunan ,uyguladığı yeni metotla, Türkiye’nin ikinci yüz naklini gerçekleştiren ,Türkiye’de doku nakli ameliyatlarını yapan üç merkezden birisi olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Nasır Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli ve ameliyat öncesi yapılan duyuru ile ilgili sorularımızı yönelttik.
PSİKİYATRİK DEĞERLENDİRME ÖNEMLİ
Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof Dr. Serdar Nasır, “Düşünün ki sapasağlam bir insan olarak yüzünüz yanmış, 20/30 yıl yüzünüz yanık kendinizi aynada görmüşsünüz. Ameliyat oluyorsunuz yaklaşık bir ay sonra elinize bir ayna veriyorlar. Gözler aynı ama yüzünüzde farklı bir insan görüyorsunuz. Bu halde sağlam bir insan bile travma yaşayabilir. Kendinizi yıllardır tanımladığınız bedenden farklı bir bedende görüyorsunuz. Bu yüzden çok sağlam bir psikiyatrik değerlendirme yapılmalıdır” dedi.
DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ
Dünyadaki örneklerine bakıldığı zaman, nakiller yapılmadan önce alıcı hasta ile ilgili hiçbir bilginin paylaşılmaması gerektiğini söyleyen Nasır, “Dünyada hasta taburcu edilecek hale geliyor, hatta ediliyor ondan sonra paylaşılıyor. Doğrusu şudur; ameliyat yapılır, ameliyat sonrası hasta hakkında kamuoyu bilgilendirilir” diye konuştu.
Leyla’nın yüz naklini gerçekleştireceğini açıklayan Prof. Dr. Ömer Özkan’a ‘Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli’ ne dair kamuoyunun merak ettiği soruları sorduk…
ÖMER ÖZKAN İLE GÖRÜŞTÜK
Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli için gözlerin çevrildiği Prof. Dr. Ömer Özkan konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Yüz nakli için ekip hazır ama donör yok
Türkiye'nin ilk yüz ve ilk çift çene nakli operasyonlarını gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, "(Yüz nakli) Operasyonu gerçekleştirmekte başarılıyız ama donör bağışında maalesef çok başarılı değiliz. Tek sıkıntımız donör. Bu akşam donör çıksa, hemen ameliyatı yaparız. Donör bulunduktan sonra en iyi nakilleri gerçekleştiririz" açıklamasını yaptı.
Küsmüş değiliz. Ekip hazır. Bağışımız var şuanda çıksa yaparız, biz bu işlerden uzak değiliz.
Peki Leyla?
Leyla’ya hazırız ama Leyla’nın acil birkaç durumu var. Ona başka bir ameliyat yapmamız gerekecek. Yani yüz naklinden daha acil şeyleri var. Onları yapmamız gerekiyor. En yakın zamanda ona da bir şeyler planlayacağız.
Kolsuz bacaksız olan insanların hayatlarını devam ettirme imkanları var… Ve nakil ilaçlarının ve psikolojik etkilerinin zararları olduğu söyleniyor! Leyla’ya gelirsek; Leyla güzel görünmek, sosyal hayata girmek istiyor öyle değil mi?
Leyla’nın bilmediğiniz bir kısmı var, sadece güzel görünmek değil, psikolojik boyutu da var bu işin.
7 yıldır takibinizde olduğunu öğrendik, peki Leyla bu ameliyata hazır mı?
Bizim yüz naklindeki korunaklı mevzuatı dünyanın hiç bir yerinde yok. Ben destek olmaya çalıştım ve kısıtladım. Amerika’da tek kol yapıldığını biliyorsunuzdur. Yani sadece tek kol nakli yapıyorlar. Amerika’da ki mevzuat bizden çok daha gevşek, çift parmak nakli yapıyorlar.
Biz de ise; kol kopuk olacak, dirsek altında olacak, çalışabileceğine emin olabilecek testlerin yapılmış olması gerekiyor. Robotik kollar varken siz bunları neden yapıyorsunuz diyebilirsiniz. Bir insan hissetmek istiyor, robotik kol protezi kullanamayacak, adapte olamayacak, kullanılamayacak bir protez hasta için uygun olmayacak. Bunlar çok önemli. Artı psikiyatrik olarak değerlendireceksiniz hastayı.
Örneğin; Leyla’ya belki yüz nakli yapacaksın, bir sene sonra enfeksiyondan kaybedeceksin. Tümör oluşacak kaybedeceksin… Leyla’ya çok benzeyen bir hastaya ben kendi vücudundan nakil yapıyorum şimdi çok daha iyisini yapıyorum.
Yani illa yüz nakli yapılması gerekmiyor?
Doku nakillerini Türkiye’de en çok yapanlardan biriyim. Dünyada kimsenin yapmadığı ameliyatı Avustralya’dan hastam geldi ben yapıyorum. Nakil üzerinde bir ameliyat yapılacaksa yaparım. Olayın boyutlar değişti. Ben doku naklini Türkiye’de en çok yapan insanım. Ama bir insanın vücudu tamamen yanmışsa ve alabileceğiniz bir doku yoksa yapacak bir şey yok.
Leyla’ya yüz nakli yapılması gerekiyor mu?
Yüzde yüz gerekiyor.
Psikolojisi hazır mı? Anlatıldı mı, tüm riskler ve kanser olabileceği Leyla’ya?
Bu kişisel bir bilgi, Leyla her altı ayda bir psikiyatrik değerlendirmeye giriyor. Sadece nakil yapılabilmek için değil, diğer ameliyatlar için de bu testlere giriyor. Ben ona şu an için nakil değil, nakilden önce başka bir ameliyat yapmayı planlıyorum. Çok zorlanacağım bir kısım var, oradan da gerekirse belki nakile çok az bir kısım bırakıyorum, hatta nakil bile yapmak istemeyebilirim Leyla'ya….. Ama Leyla şu an dünyanın en iyi yüz nakli olmaya aday hastası onu söylemeliyim.
En son yüz naklini sormak istiyorum. Hasta yemek yiyebilecek kadar iyiydi ama bir gün sonra mantar ile ilgili bir sorun oluştu ve sonrasında hasta hayatını kaybetti?
(Özlenen Özkan) Son nakil Recep bey, Salih Üslün bir önceki.
O tamamen tesadüf. Bizim hastalarımızı bazen taburcu edebiliyorsun. O hasta taburcudan bir hafta sonra geldi. Hasta çoktan taburcu edilmeyi hak etmiş bir hastaydı. Belki bizden önce kendi bu hastalığı kapmış olabilir. Biz taburcu ettiğimizde hiç bir şeyi yoktu çünkü.
Hasta’nın taburcu edilirken görüntüleri öyle demiyordu?
O fotoğraf ama. Bizim taburcu ettiğimizde hiçbir şeyi yoktu. Ben zaten bu kadar vicdansız biri olamam. Benim bir hatam varsa düzeltmek için elimden geleni yaparım, gücümün yetmediği yerde başkasından görüş almasını çok iyi bilirim. Bir hastanın enfeksiyonu varsa ve bile bile göndereceksem bu mesleği yapmamam lazım. Benim bu konuda vicdanım rahat kimse merak etmesin. Bir rahatsızlığı varsa kesinlikle göndermem.
Ben hastayı bileceğim ki kötü, bir hafta sonra taburcu edelim, asla öyle bir şey planlamam…
Öyle bir şey asla olamaz.
Nakil hastaları zaten hastanede uzun süre kalan hastalar değil mi?
Uzun kaldı zaten. 3 ay kaldı. Şu anda yatan bir hasta olsa bir aydan fazla yatırmam. O hasta ise komplike bir hastaydı. Servise aldıktan sonra 1 yada 1,5 ay fazla kaldı.
O halde Hacettepe ve Akdeniz Üniversitesi ile aynı anda yaptığınız ameliyatları sormak istiyorum? Dünya’nın ilk komplike etremite ameliyatını yapan kişi olmak için mi yaptınız?
Şu ana kadar yapılmayan bir ameliyattı o. Ben kimseden görüp de, kimseyle yarış içerisine girip bir ameliyat yapmam. Benim yaptığım ameliyat, bugüne kadar yapılmamış bir ameliyattı. Mutlaka her ameliyatta bir doktor kimsenin başaramadığı bir şeyi başarmak için yapar. Ve endikasyonlar diye bir kavram var. Bizim endikasyonlarımız belli. Diyor ki mevzuat; kollar dirsek aşağısı olacak, bacaklar diz aşağısı olacak. Diz ve dirsek altı yani. Ben tecrübelerime dayanarak kolu yaptım.
Sonra aileyi de ikna ederek, diğer işlemler yolunda giderse yaparız dedik. Ama işler yolunda gitmedi. Sonra da aldık zaten… Mevzuatta bir kol nereden, bir omuz nereden takılacak bellidir. Allah korusun; omuzdan kopan bir çocuğa kol nakli yaparsın ama yetişkin birine yapamazsın. Micro cerrahide bir kuralı vardır ona uyarsın. Artık o tartışmalar uzak kaldı. Bilimsel arenada mutlaka yanlış vardır. Bu ameliyatlar masum ameliyatlar olmadığını bende biliyorum, herkes de biliyor. Bu benim kendi yaşadığımla ilgili değil. Organ nakli mucizedir. Çok güzeldir. Hasta, kalp nakli olmazsa ölecektir. Âmâ kalp nakli oluyor bir bakıyorsunuz bir sene sonra başka bir durumdan ölebiliyor.
Kompozite doku naklini ve dünyanın ilk komplike naklini Türkiye’de siz gerçekleştirdiniz?
Biz bu hareketlerin başlaması için çaba gösterdik. Türkiye’nin her yerinden doku nakillerini kabul ettik. Bakanlık bize bu konu da her türlü desteği verdi, ambulansından alt yapısına kadar. Ve hala Türkiye’de bir böbrek; Kars’ta çıksın Edirne’ye götürebilirsiniz. Ama bizim dokularımız biraz daha komplike ve zamanla yarışmaya müsait olduğu için zamanlama çok önemli. Biz dokuyu aldığımızda gecenin saat 3’ünde bindiğimiz uçağın kanatları buzluyken alkolle falan kanatları yıkayıp o riskle getirdik dokuyu. Getiremesek doku elimizde kalacak ve hastanın yüzünü soyduğumuzla kalacaktık. Karayolu ile dokuyu getirmek imkansız olacaktı. İşte bu yüzden her türlü doku naklini mümkün olduğunca kendi bölgesinden çıkması gerektiği şeklinde bir karar aldık. Dolayısıyla benim buradayken en uzaktan alacağım yer Konya’dır, Isparta’dır, Burdur’dur.
Kısacası alıcı havuzumuzu daraltmış olduk. Buradaki önemli olan konu ise donör havuzunu daralttık. İkincisi de donör eskisi kadar çıkmıyor. Nedeni de; Türkiye’de dönör bağışları artmadı. Bu konuda biz hala Avrupa’nın gerisindeyiz. Biz en iyi organ nakli yapan ülkelerden biriyiz ama canlıdan veriliyor. Yani böbreğin birini veriyor, karaciğerin bir kısmını veriyor gibi. Dolayısıyla bu bilinci geliştirmemiz lazım. Bir de uzuvlarda bir çekinceme oluyor.
Yani sizin nakil mevzusu tam oturmamış durumda?
Evet aynen öyle. Bizim bu son dönemde birçok naklimiz var, yüz ve kol gibi. Ve bunlardan bir tanesi bir hafta önce oldu. Geçen gün bir kız Allah rahmet eylesin bağışladı ama ona uygun hastamız yoktu. Dolayısıyla nakil olmadı. Yani biz de bağışlanma çok az oluyor. Her şeyini verdi, bir karaciğeri iki insana hayat oldu, iki böbreği, iki insana can oldu. Kız kollarını da bağışladı. Âmâ maalesef o kızın kan grubuna uygun hastamız yoktu. Erkek olsa yüzlerce hastamız var. Dolayısı ile bağışlar çok yetersiz ve az. Biz, ince eleyip sık dokuyoruz.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Nasır’dan Kompozit doku nakli detayları :
ABD’de ilk yüz naklini yapan ekipte bulunan, uyguladığı yeni metotla, Türkiye’nin ikinci yüz naklini gerçekleştiren, Türkiye’de doku nakli ameliyatlarını yapan üç merkezden birisi olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Nasır Leyla’ya yapılacak olan yüz nakli ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Akdeniz Üniversitesi’ndeki doktorun, bizzat hazırlanmasında ve endikasyon kriterlerinin belirlenmesinde birincil görev olarak yeraldığı Kompozit doku nakli yönergesine göre aday şöyle belirlenir “Bir aday nakil ruhsatı olan merkeze başvuru yapar ve bir değerlendirmeden geçirilir. Psikiyatrik ve benzeri değerlendirmelerden sonra 7-8 kişilik bir komisyon önüne çıkarılır. Komisyon onayı sonrası, bakanlığa bildirilir.
Bir nakil yapılmadan önce hastanın medyaya çıkartılması doğru mudur? Dünyada böyle midir?
Türkiye’deki nakillere baktığımız zaman, üç merkez bulunuyor, bunlar Hacettepe, Gazi ve Akdeniz Üniversiteleri. Gazi’de yapılan nakilde kamuoyu, ameliyat sonrası haberdar oldu. Bizim naklimizde ise ameliyat öncesi ve sonrası için fotoğraf çekilmiştir. Dünyadaki örneklerine bakıldığı zaman, nakiller yapılmadan önce alıcı hasta ile ilgili hiçbir bilgi paylaşılmıyor. Hasta taburcu edilecek hale geliyor, hatta ediliyor ondan sonra paylaşılıyor.
Doğrusu şudur; ‘Ameliyat yapılır, ameliyat sonrası hasta hakkında kamuoyu bilgilendirilir’
Ben Hacettepe’de bu dersi öğrencilerime anlatırken şunu derim. Düşünün ki sapasağlam bir insan olarak yüzünüz yanmış, 20/30 yıl yüzünüz yanık kendinizi aynada görmüşsünüz. Ameliyat oluyorsunuz, yaklaşık bir ay sonra elinize bir ayna veriyorlar. Gözler aynı ama yüzünüzde farklı bir insan görüyorsunuz. Bu halde sağlam bir insan bile travma yaşayabilir. Kendinizi yıllardır tanımladığınız bedenden farklı bir bedende görüyorsunuz. Bu yüzden çok sağlam bir psikiyatrik değerlendirme yapılmalıdır.
Hepimiz, tüm kamuoyu, Sağlık Bakanı'nın paylaşımıyla, Leyla'nın bütün masraflarının karşılanacağı ve donör beklendiğini anonsunu duyduk. Prof.Dr Ömer Özkan’ın bize yaptığı açıklamada Leyla’nın psikolojik sorunlarının olduğunu, nakil ve diğer ameliyatları için testlerinin devam ettiğini, belki de nakile ihtiyaç olmayacağını öğrendik.
Alıcı hastanın testleri bitmeden Sağlık bakanlığı bu açıklamayı neden yaptı? Doktor hastasını medya önüne neden çıkardı? Ben böyle şeylerin olmasına ve bu olayın böyle gelişmesine inanamıyorum, inanmak da istemiyorum.
Daha hazır olmayan bir alıcıyı açıklıyorsunuz ve insanların etkileşimini arttırıyorsunuz.
Dünyada alıcı ve vericinin ameliyat sonrasına kadar açıklanmama prosedürüne uyulur.
Dünya mı yanlış yapıyor, yoksa biz mi yanlış yapıyoruz, ayrıntılı bakmak lazım.
Olası bir durumla hastaya nakil yapılmaması durumunda bu kadar medya önüne çıkarılarak ameliyata koşullandırılmış bir hasta da, Allah korusun hastanın yaşayacağı bu ruhsal travma ne gibi sonuçlar doğurur bilemeyiz. Bu durumda hastamı sorumlu olur yoksa bu ameliyat için koşullandırmayı sağlayanlar mı?
Kompozit doku nakli kararı, hastaya yapılabilecek tüm tedavi seçenekleri tükendikten sonra verilmesi gereken bir karardır. Bakın şunu şöyleyim; kompozit doku nakil olayında cerrah Kompozit Doku Nakil Komisyonu üyesidir. Kendi başına yaparım yada yapamam kararını veremez. Bu ekip kararı ile veriliyor. Bu kararın altında avukatın da olduğu sekiz yada dokuz doktor imzası vardır.
Psikiyatri bu hasta ruhsal yönden bu ameliyatın stresini kaldırır veya hastanın temelde yer alan bir psikiyatrik, psikolojik sorunu yoktur diyerek, dahiliyeci, kardiolog ve nefrolog organlarının bu ameliyatı ve takip eden süreçte bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların yan etkilerini kaldırır diyerek, avukat ise kanuni olarak bu ameliyata uygundur tespiti ile alıcı hastaya komisyon tarafından kompozit doklu nakli izni verilir ve bu belgeler bakanlığa gönderilir.
Ameliyatı yapan cerrahtır. Ekibin başı değil, bir parçasıdır. Beyin ölümü gerçekleşen verici çıktıktan sonra en uygun aday hangisi ise ameliyat yapılır.
Leyla hanım üzerinden örnek verecek olursak, verici çıktıktan sonra diyelim ki bu sırada Leyla hanım grip geçiriyor. O zaman anestezi alma şansı yoktur. Nakil bekleyen başka uygun bir hastaya yapılır.
Donör bekleyen Leyla’nın yüz nakli sosyal güvenlik kapsamında olmadığı için mi, Leyla’nın ameliyat masraflarının bakanlıkça karşılanacağı açıklaması yapıldı?
Doğruyu söylemek gerekirse SUT’da kompozit doku nakli ile ilgili kod var. Devlet hastanesinde yapılan ameliyatları zaten karşılıyor. Leyla’nın anne ve babasının sosyal güvencesinin olmaması hali ile bakanlık tüm masrafları karşılayacağız demiş olabilir. Aksi halde nasıl bir safra kesesi ameliyatı devlet güvencesinde yapılabiliniyorsa, bu nakil için de aynı güvence devlet tarafından SUT kapsamına alınarak verilmiş durumda. O nedenle sanırım bu soruyu bakanlığa sormanız daha uygun.
Daha henüz doku nakline uygun olduğuna karar verilmemiş, testleri devam eden, ameliyat olmasına karar verilmemiş olan bir hastayı basın önüne çıkarmanın amacı nedir?
Sizin haberinizde o yıllarda nakil yapmadığımda gözümden kaçan bir husus dikkatimi çekti. Haberinizde Dünya Tabipler Birliği’nin tavsiye raporunda, organ doku nakillerine ilişkin tüm oluşumlar ve süreç şeffaf ve incelemeye açık olmalıdır der. Aslında siz haberinizde ve ilgili doktorun size verdiği bilgilerle çelişkiyi ortaya koymuşsunuz.
Raporda bahsedilen bir bilgi kirliliği var?
Tabipler Birliği bir sorun görüyor ve bu uyarıyı yapıyor. Siz de haberinizde bu pratiği yaşıyorsunuz. Ve sizin bir haberci olarak kafanızda bir bilgi kirliliği oluşmuş.
Hekim olarak, sağlığı yöneten kurumlar olarak bizim amacımız topluma ve medyaya bilgi kirliliği yaratmayan haberler vermek. Aksi halde toplum açısından da, hasta açısından da soru işaretleri oluşur. Bundan en çok etkilenecek olan 18 yaşında ki bir kızdan bahsediyoruz. Bir doktorun hastaya nakil yapabilirim, ama yapamayabilirim deme şansı yoktur. Böyle söyleniyorsa o zaman ortada bilgi kirliliği oluşmuş olur.
2013 yılı sonrası nakillerin durma nedeni yeterli ‘donör’ olmaması mı?
Hayır. 2013 sonrası niye kesildi derseniz, cevabı ‘donör’ olmaması akla yada mantığa uygun değil. Ben size kısaca anlatayım, hastanın beyin ölümü gerçekleştikten sonra hastaya neler yapılır onu açıklayım. Organ nakli koordinatörü gelir ve hasta yakınlarına. Hastanızın yapılan testler sonucu doktorların da verdiği bilgiye sahipsiniz ve hastanızda beyin ölümü gerçekleşti. Bu şartlarda beyin ölümü gerçekleşen hastanızın organlarını bağışlar mısınız diye sorar. Kompozit doku nakli Türkiye gündemine girdikten sonra organ nakli koordinatörlerine ülkemizde artık yüz ve uzuv nakilleri de yapılıyor. Bunları da bağışlamak ister misiniz sorularının da sorulmasına izin verildi. Hacettepe’den biliyorum. Pek çok hasta yakınları bu soruları cevapladı.
Bağışların az olması Akdeniz Üniversitesi’nde yaşanan ölümlü vakalar neticesinde, toplumda bir infial oluşmaması adına, uzuv ve yüz bağışlarımsınız sorusunun sorulmasına ara verilmiş olunabilir mi?
Bilemiyorum, belki de Sağlık Bakanlığı dediğiniz nedenlerle organ nakli koordinatörlerine kompozit doku nakli için hasta yakınlarına bu soruyu sormalarını durdurmayı tercih etmiştir.
Peki hocam siz instagramda yüz nakli ile ilgili bir paylaşalım yaptınız. Orada nakillerde ölümlü vakaları olan veya başarı oranı düşük olan nakil merkezleri ile ilgili bilgiler vermiştiniz. Bu konuyu bir de bize açıklar mısınız?
Doku ve organ nakli Sağlık Bakanlığı ilgili birimi tarafından kontrol edilir. Türkiye’deki nakil merkezlerinin başarı oranları nakil sonrası ölüm dahil vücudun verilen doku veya organı red etme, alınan ilaçlara bağlı yan etkiler dahil hepsi denetim altındadır. Özellikle bir nakil merkezinin ölümlü vakaları artarsa ve başarı şansı düşerse o nakil merkezinin bir süre nakil yapmasının durdurulmasından ruhsatının iptaline kadar gidecek karar verebilirler
Hocam araya girmek istiyorum. Peki şöyle bir oran var mıdır bir merkezin ölüm veya başarısızlıkla sonuçlanan vakalarına göre ruhsat iptalinin veya durdurulmasına karar verilen?
Ben sadece şöyle söyleyeyim isim vermeden bir devlet hastanemizin Karaciğer Nakli ruhsatı almak için çok uğraştığı bir dönem vardı. O sırada Hacettepe’de Karaciğer nakillerinde bir yavaşlama olduğu için nakil ruhsatı sanırım askıya alınmıştı. Bu devlet hastanemiz bu durumunda getirdiği gereklilikle Karaciğer nakli ruhsatı aldı. Bir hocamız bu konuda çok ısrarla çalıştı almak için. Ancak devamında arka arkaya yapılan 5-6 Karaciğer nakli vakalarında ölüm ve başarısızlık gözükmesi üzerine ruhsat çok kısa sürede geri alındı. Demek istediğim nakil işlemi resmi makamlarca oldukça sıkı denetime muhtaç bir tıbbi işlemdir.
Bu dediklerinizin ışığında Akdeniz Üniversitesinin uzuv nakillerinde %50 yüz nakillerinde %20-30 gibi bir ölüm oranı varken nakil ruhsatı ile ilgili bir işlem yapılmamasını ve hatta tekrar Leyla’ya yüz nakli ile gündeme gelmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Sanırım bu sorunun muhatabı ben değilim. Bu nakilleri yapacak merkeze ve bakanlığa sormanız daha sağlıklı bir cevap almanızı sağlar
Tabi hocam sorarız ama sizin yorumunuzu da alabilir miyiz?
Ben başka bir hekim veya nakil merkezi ile sağlık bakanlığımız hakkında bir yorum yapmayı etik bulmuyorum. Bu tür spekülasyonlara girecek bir bilim adamı değilim. Hepimiz bu ülkenin sağlık standartını yükseltmek için uğraşan aynı gemide yol alan hekimler yöneticiler ve sağlık personeliyiz. Yapacağımız her yorumda ve demeçte çok dikkatli ve titiz olmak bizim topluma karşı olan bir sorumluluğumuzdur. O nedenle ben özür dileyerek yorumlamıyorum
Nakil alıcısının ameliyat öncesi psikiyatrik yapısı çok iyi değerlendirilmeli
Geçtiğimiz günlerde Antalya’da yapılan bir yüz nakli hastasının adli suçtan tutuklandığı haberi medyada yer aldı. Bu hasta daha öncede pek çok kez medyada yer alıyordu. Demek istediğim şu ki bu kişi sanki medyatik bir proje gibi kullanıldı. Hastanın bu şekilde medya önünde kullanılması doğru mudur?
Bu tip vakalarda ameliyeat öncesi hasta psikiyatrik değerlendirmeden onay alsa da sonrasında bu tür sendromlar yaşar mı?
İzniniz olursa ben cevabı bilinen soruları cevaplamayı çok sevmem. O nedenle sorunuzun ilk kısmını cevaplandırmayacağım. İkinci kısmına gelince önce de dediğim gibi nakil alıcısının ameliyat öncesi psikiyatrik yapısı çok iyi değerlendirilmeli ve hatta belki de adli sicil kaydına bile bakılmalıdır. Psikiyatrik yapısı uygun olmayan kişiye nakil kesinlikle yapılmamalıdır. Size bir örnek vereceğim ki ben bunu derslerde öğrencilerime de anlatırım tüm nakil yapan hekimlerin bence düsturu olmalıdır.
Jean Michel Douber dünyada ilk uzuv naklini ve yıllar sonrada ilk yüz naklini yapan hekimdir. Ancak dünyada ilk uzuv naklini yaparken bence hastasını iyi bir psikiyatrik değerlendirmeden geçirmeden nakil yaptığı için hastası bir yıl sonra bu eller benim değil diye bu başarılı nakli sonlandırarak tekrar nakledilen kollarını kestirmiştir. Ben öğrencilerime birde bunu söylerim. Düşünün bilmem 20-30 yaşına kadar yüzünüzde yanık veya çeşitli nedenlerle çok ciddi izler olan yüz nakli bekleyen hasta olun.
Ama yüzünüze aynaya baktığınızda bu yüz benim diyecek kadar yıllardır tanıyorsunuz. Birgün geliyor size yüz nakli yapılıyor. Sonra bir süre sonra aynaya bakıyorsunuz tanıdığınız tek şey belkide sadece gözleriniz. Yüzünüze dokunuyorsunuz ama başkası var aynada. Bunu normal sağlıklı psikolojik yapısı olan bir insan bile kolay kolay kabul edemeyebilir. Onu bırakın alacağınız bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların bile psikolojik yan etkileri olabilir. O nedenle psikiyatrik değerlendirme çok önemlidir
Siz neden yapmıyorsunuz?
Bizim ruhsatımız olmasına rağmen vefat eden hastamızın, süren davası nedeniyle, etik olarak nakil yapmayı uygun bulmuyoruz. O nedenle hasta kabul etmiyoruz. Nakil komisyonu oluşturmadık. Ne zamanki yasal süreç biter tabii bizde tekrar bu nakilleri yapmak için mevcut olan alt yapımızı kullanacağız.
Türkiye’nin ikinci, dünyanın beşinci başarılı yüz naklini gerçekleştirmiş bir ekip olarak, bu nakiller gerekli mi?
Yüz naklinde hastanın hali bilimsel olarak tartışılmalı ve hastaya bu çok iyi izah edilmelidir
Psikolojik testlerden titizlikle geçmeli ve hayat boyu takip edilmesi gereken hastalardır.
Bakın ben Cengiz’le evlendiğimi düşünürüm. Cengiz’i İstanbul’dan Ankara’ya taşıdık. Bu ekipte çok iyi hocalarımız var düzenli olarak Cengiz’in durumunu görüşmek üzere bir araya geliriz.