Ancak bu eleştiriler asla linç kampanyasına dönüşmemelidir. Çünkü Doğukan gibi, Bünyamin gibi, Bahadır gibi futbolcular kolay yetişmiyor.
Bu çocuklara uzun yıllardır yapılan bir yatırım var.
Şu asla unutulmamalıdır; tribünden ve sosyal medyadan gelecek olumsuz tepkiler, bu çocukları olumsuz etkiler. Daha 19-20 yaşlarında olan bu çocuklara bu kadar sert eleştirilerin doğru olmadığını düşünüyordum. Neredeyse Doğukan korneri kullansın, sonra da gitsin bir de kafa vurarak gol atsın istiyoruz.
Yapmayalım, bu çocukların üzerine bu kadar yük bindirmeyelim.
Elbette eksikleri var, hataları var.
Öncelikle Doğukan yetenekleri ile ön plana çıkan bir futbolcu.
Antalyaspor ile ilk çıktığı maçtan bugüne gelişim göstermeli ve yol kat etmeliydi. Bugün baktığımızda ise bu gelişimi ben kendi adıma göremiyorum.
Doğukan’a tavsiyem bugüne kadar oynadığı tüm maçları oturup izlemeli.
İlk günkü performansıyla bugünü kıyaslamalı.
Gelişim mi göstermiş yoksa gerileme mi var bunun analizini yapmalı.
Eksik yanlarını geliştirmek için de çok çalışmalı.
Herkesten çok daha fazla çalışmalı.
Asla bu tepkilere duygusal bakmamalı hatta bu eleştiriler kendisini daha da hırslandırmalıdır.
Ancak böyle üst düzey futbolcu olunabilir. Yoksa kaybolur gider. Alt liglerin futbolcusu olarak kalır.
Geçmişte bunun çok fazla örneği var.
Bir de‘Antalya’nın çocuğu’ ibareyi artık kullanmayalım.
Antalyaspor forması giyen kimsenin nerede doğduğu yada kimliği bizi ilgilendirmiyor.
Antalyaspor’u sevsin, arma için sahada elinden gelini fazlası ile yapsın yeter.
Son olarak ben, Doğukan’ın çok iyi bir Antalyasporlu olduğunu biliyorum. Tribündeki herkes gibi, hepimiz gibi bu takımı çok seviyor.
Herkesten daha fazla sevinip; herkesten çok daha fazla da üzülüyordur.
Buna kimsenin şüphesi olmasın.
Sihirli değnek
Masallarda anlatılır. Bir sihirli değnek değer ve her şey bir anda değişir.
İşte ben, masallara anlatılan bu sihirli değneğin futbolda da gerçek olduğuna inanıyorum.
Türk futbolunda da bir sihirli değnek var ve istediği takıma değiyor.
Transfer tabelası kapalı olan o takımın da, transferin kapanmasına bir gün kala tabelası açılıyor ve bir günde 15 futbolcu transfer edebiliyor.
Bir başka takımda futbolcularının maaşlarını ödeyemediği için oyuncuları ligin ilk yarısında serbest kalıyor ancak devre arası bir sihirli değnek değiyor ve adeta bütün takım sil baştan değişiyor.
Ligin ilk yarısında futbolcuların maaşlarını ödeyemeyen ve bu nedenle de futbolcuları serbest kalan takım, ligin ikinci yarısı bambaşka bir kadro ile sahaya çıkabiliyor.
Benim aklım, mantığım ise bunu anlamakta zorlanıyor.
Bu sihirli değneği Antalyaspor olarak biz de bulalım da, bizim de mali sıkıntılarımız düzelsin.
Bünyamin ve İbrahim Ay
Antalyaspor’un milli sağ beki Nazım’ın sakatlanmasının ardından genç futbolcu Bünyamin’e forma şansı doğdu ve Bünyamin de gösterdiği performansla herkesin büyük beğenisini kazanmaya başladı. Özellikle sosyal medyada herkes Bünyamin’i konuşur oldu. Elbette Bünyamin’in Antalyaspor alt yapısındaki hocalarına teşekkür etmek gerekiyor. Ancak en büyük alkış da, İbrahim Ay’a gelmeli. Çünkü Bünyamin’i keşfeden ve önce kendi takımı Antalyagücü’ne sonra ise Antalyaspor’a kazandıran da İbrahim Ay’dır. Yani Türk futboluna bir çok profesyonel futbolcu kazandıran İbrahim hocayı, Bünyamin için de tebrik etmek gerekiyor.
Podolski ağrı hissetmiş
Antalyaspor’un, Konyaspor maçında tribüne gelenlerin önemli bir bölümü Podolski’nin oyunu girmesini bekledi. Hatta taraftarla maçın bir bölümünde Podolski için tezahüratta bile bulundu. Karşılaşma sonrasında ise Teknik direktör Tamer Tuna’ya yapılan en büyük eleştiri, Podolski’nin oyuna alınmaması yönündeydi. Ancak gerçek sonradan belli oldu. Podolski’nin küçük bir sakatlığının olduğu ve ısınırken ağrı hissetmesinden dolayı da Tamer Tuna’nın alman futbolcuyu riske etmek istemediği yönündeydi. Biz de bunu okuyucularımıza aktaralım.
Saygı duyalım
Kanal V’de yayınlanan Spor Aktif programında izleyicimiz Ayça hanım, bur fotoğraf gönderdi ve bizden bu konuyu gündeme getirmemizi rica etti. Ayça hanım bizimle “Antalya Stadyumu’nda her maçta bu havaya maruz kalmaktan, pasif içici olmaktan bıktık. Bu duruma bir çare bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için kamuoyu oluşturabilir misiniz?’ mesajını paylaştı. Bu konuyu çok önemsiyorum. Çünkü ben, sigaradan ve sigara dumanından nefret eden birisi olarak, ne yazık ki bu konuda insanların duyarsızlığından rahatsızım. Maalesef bu konuda benciliz. Öncelikle stadyumda sigara içilmesi yasak. Sigara içmek isteyenler için de özel bölümler mevcut. Yani bu konuda tiryakiliği olan insanlar gidip o özel yerlerde bu ihtiyacını giderebilir. Ancak bunun yeri tribün değildir. Burada oturan ve sigara dumanından rahatsız olanların olduğunu unutmayalım ve bu konuda duyarlı olalım. Çünkü etrafımızda çocukların, bayanların ve sigaradan olumsuz etkilenebilecek insanların olduğunu unutmayalım. Bu konuda stadyumdaki görevlilere de önemli iş düşüyor. Bu konuda daha hassas davranmalı ve kurala uymayanları uyarmalılar.
Bu çocuklara uzun yıllardır yapılan bir yatırım var.
Şu asla unutulmamalıdır; tribünden ve sosyal medyadan gelecek olumsuz tepkiler, bu çocukları olumsuz etkiler. Daha 19-20 yaşlarında olan bu çocuklara bu kadar sert eleştirilerin doğru olmadığını düşünüyordum. Neredeyse Doğukan korneri kullansın, sonra da gitsin bir de kafa vurarak gol atsın istiyoruz.
Yapmayalım, bu çocukların üzerine bu kadar yük bindirmeyelim.
Elbette eksikleri var, hataları var.
Öncelikle Doğukan yetenekleri ile ön plana çıkan bir futbolcu.
Antalyaspor ile ilk çıktığı maçtan bugüne gelişim göstermeli ve yol kat etmeliydi. Bugün baktığımızda ise bu gelişimi ben kendi adıma göremiyorum.
Doğukan’a tavsiyem bugüne kadar oynadığı tüm maçları oturup izlemeli.
İlk günkü performansıyla bugünü kıyaslamalı.
Gelişim mi göstermiş yoksa gerileme mi var bunun analizini yapmalı.
Eksik yanlarını geliştirmek için de çok çalışmalı.
Herkesten çok daha fazla çalışmalı.
Asla bu tepkilere duygusal bakmamalı hatta bu eleştiriler kendisini daha da hırslandırmalıdır.
Ancak böyle üst düzey futbolcu olunabilir. Yoksa kaybolur gider. Alt liglerin futbolcusu olarak kalır.
Geçmişte bunun çok fazla örneği var.
Bir de‘Antalya’nın çocuğu’ ibareyi artık kullanmayalım.
Antalyaspor forması giyen kimsenin nerede doğduğu yada kimliği bizi ilgilendirmiyor.
Antalyaspor’u sevsin, arma için sahada elinden gelini fazlası ile yapsın yeter.
Son olarak ben, Doğukan’ın çok iyi bir Antalyasporlu olduğunu biliyorum. Tribündeki herkes gibi, hepimiz gibi bu takımı çok seviyor.
Herkesten daha fazla sevinip; herkesten çok daha fazla da üzülüyordur.
Buna kimsenin şüphesi olmasın.
Sihirli değnek
Masallarda anlatılır. Bir sihirli değnek değer ve her şey bir anda değişir.
İşte ben, masallara anlatılan bu sihirli değneğin futbolda da gerçek olduğuna inanıyorum.
Türk futbolunda da bir sihirli değnek var ve istediği takıma değiyor.
Transfer tabelası kapalı olan o takımın da, transferin kapanmasına bir gün kala tabelası açılıyor ve bir günde 15 futbolcu transfer edebiliyor.
Bir başka takımda futbolcularının maaşlarını ödeyemediği için oyuncuları ligin ilk yarısında serbest kalıyor ancak devre arası bir sihirli değnek değiyor ve adeta bütün takım sil baştan değişiyor.
Ligin ilk yarısında futbolcuların maaşlarını ödeyemeyen ve bu nedenle de futbolcuları serbest kalan takım, ligin ikinci yarısı bambaşka bir kadro ile sahaya çıkabiliyor.
Benim aklım, mantığım ise bunu anlamakta zorlanıyor.
Bu sihirli değneği Antalyaspor olarak biz de bulalım da, bizim de mali sıkıntılarımız düzelsin.
Bünyamin ve İbrahim Ay
Antalyaspor’un milli sağ beki Nazım’ın sakatlanmasının ardından genç futbolcu Bünyamin’e forma şansı doğdu ve Bünyamin de gösterdiği performansla herkesin büyük beğenisini kazanmaya başladı. Özellikle sosyal medyada herkes Bünyamin’i konuşur oldu. Elbette Bünyamin’in Antalyaspor alt yapısındaki hocalarına teşekkür etmek gerekiyor. Ancak en büyük alkış da, İbrahim Ay’a gelmeli. Çünkü Bünyamin’i keşfeden ve önce kendi takımı Antalyagücü’ne sonra ise Antalyaspor’a kazandıran da İbrahim Ay’dır. Yani Türk futboluna bir çok profesyonel futbolcu kazandıran İbrahim hocayı, Bünyamin için de tebrik etmek gerekiyor.
Podolski ağrı hissetmiş
Antalyaspor’un, Konyaspor maçında tribüne gelenlerin önemli bir bölümü Podolski’nin oyunu girmesini bekledi. Hatta taraftarla maçın bir bölümünde Podolski için tezahüratta bile bulundu. Karşılaşma sonrasında ise Teknik direktör Tamer Tuna’ya yapılan en büyük eleştiri, Podolski’nin oyuna alınmaması yönündeydi. Ancak gerçek sonradan belli oldu. Podolski’nin küçük bir sakatlığının olduğu ve ısınırken ağrı hissetmesinden dolayı da Tamer Tuna’nın alman futbolcuyu riske etmek istemediği yönündeydi. Biz de bunu okuyucularımıza aktaralım.
Saygı duyalım
Kanal V’de yayınlanan Spor Aktif programında izleyicimiz Ayça hanım, bur fotoğraf gönderdi ve bizden bu konuyu gündeme getirmemizi rica etti. Ayça hanım bizimle “Antalya Stadyumu’nda her maçta bu havaya maruz kalmaktan, pasif içici olmaktan bıktık. Bu duruma bir çare bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için kamuoyu oluşturabilir misiniz?’ mesajını paylaştı. Bu konuyu çok önemsiyorum. Çünkü ben, sigaradan ve sigara dumanından nefret eden birisi olarak, ne yazık ki bu konuda insanların duyarsızlığından rahatsızım. Maalesef bu konuda benciliz. Öncelikle stadyumda sigara içilmesi yasak. Sigara içmek isteyenler için de özel bölümler mevcut. Yani bu konuda tiryakiliği olan insanlar gidip o özel yerlerde bu ihtiyacını giderebilir. Ancak bunun yeri tribün değildir. Burada oturan ve sigara dumanından rahatsız olanların olduğunu unutmayalım ve bu konuda duyarlı olalım. Çünkü etrafımızda çocukların, bayanların ve sigaradan olumsuz etkilenebilecek insanların olduğunu unutmayalım. Bu konuda stadyumdaki görevlilere de önemli iş düşüyor. Bu konuda daha hassas davranmalı ve kurala uymayanları uyarmalılar.