Bir taraftan saha içinde alınan kötü sonuçlar, diğer taraftan 7 Aralık günü yapılacak olan olağanüstü genel kurulda başkan adaylığı için belirsizliğin devam etmesi, her şey adeta üst üste gelmiş durumda.
Herkes ağzını kapattı, ellerini bağladı, gözünü 7 Aralık günü yapılacak olan genel kurula çevirdi.
Antalyaspor çok kötü günler geçirdi, kayyumun ucundan döndüğü günler de oldu, ancak hiç bu kadar karmakarışık, ne olduğunu kimsenin anlamadığı fulü günler yaşamadı.
Fenerbahçe karşılaşmasının ardından Antalya’nın ünlü bir restoranında, bir taraftar ile iki yönetici ve bir kulüp çalışanı arasında yaşanan kavga.
Ardından yöneticilerin, bir grup taraftarı restorana çağırması.
Bu hafta takımın başında 2-3 yöneticinin Trabzon deplasmanına gitmesi.
Başkanın Trabzon deplasmanına gitmemesi.
Maç sonrası yine taraftar ve bir yönetici arasında çıkan sözlü tartışma ve olayın büyüyerek küfürleşmeye kadar varması.
Başkan Ali Şafak Öztürk’ün ağzını bıçak açmaması gibi böylesine kaotik bir ortamda, zaten sportif anlamda başarı beklemek hayalcilikten öteye gidemiyor.
Başkan adayım da demiyor, aday olmayacağım da. Hal böyle olunca da bu belirsizlik, ister istemez gerek futbolculara gerekse de teknik heyete yansıyor.
Ve sahada alınan kötü sonuçlar da, üzerine tuzu biberi oluyor.
Açıkçası 7 Aralık biran önce gelsin istiyorum.
Gelsin ki artık şu belirsizlik ortadan kalksın, önümüzü görelim istiyorum.
Neyin ne olacağı belli olsun istiyorum.
Hepsi, adeta bir korku filmi senaryosu gibi.
Ben aylardır Antalyaspor kötü yönetiliyor dediğim de, edilmedik küfür, yapılmadık hakaret ve tehdit kalmamıştı.
Başkan yanlış yönlendiriliyor, başkanın yanında doğru isimler yok dediğim de sosyal medyadan saldırıya geçilmişti.
Rıza Çalımbay gönderilirken, sorun Rıza hoca da değil, Antalyaspor’da sorun farklı dediğim de kimse inanmamıştı.
Bugün gelinen noktada ise üzülerek haklı çıktığımı görüyorum.
Keşke haklı çıkmasaydım.
Evet Antalyaspor kötü yönetiliyor.
Bu işten en iyi çıkış yolu ise açık ve net bellidir.
Genel kurul bu anlamda büyük şans bana göre.
Başkan Ali Şafak Öztürk mutlaka devam etmeli, yeni bir ekiple yeniden yola çıkmalıdır.
Devre arasında Leonardo ile yollar ayrılmalı, yerine yerli bir hoca ile yola devam edilmelidir.
Bunu haftalardır yazıyorum.
Çünkü Antalyaspor’un tek kurtuluş reçetesi bu.
*****
Ancak koskoca Antalya’da bir tek kişinin dahi çıkıp da ‘Ben adayım’ dememesi de açıkçası garibime gidiyor. Siyasiler destek verecekse, arkamda duracaksa, ben de Antalyaspor başkanı olurum. Mesele bu değil ki. Esas mesele taşın altına elinizi sokabilmektedir.
Yoksa siyasiler destek vermek zorunda değil. Böyle bir sorumlulukları da bulunmuyor. Manchester belediye başkanı bilmiyor mu tesis yapmasını yada kaynak yaratmasını. Mesele kaynak yaratmak yada söz vermek değildir. Mesele siyasilerin destek olması da değildir.
Esas mesele, doğru yönetebilmektir. Doğru yönetmek de, doğru isimler ile olur.