Son yıllarda fabrikasyon ve sentetik üretimin gıda piyasasına da girmesi tüketicileri tedirgine diyor. Ancak bazı kişilere göre teknolojinin gıdalar üzerindeki egemenliği sağlığa zararlı değil, aksine zararlı olan noktaları teknoloji marifetiyle ortadan kaldırabiliyor. Konu ile alaklı bir inceleme yapan antalyahurses.com muhabiri Esmanur Karabakla merak edilenleri cevapladı.
Genetiği değiştirilmiş organizmalarla üretilen gıdalar yani GDO’lu gıdalar, esasen modern biyoteknoloji kullanılarak gıdayı birçok bakımdan verimli kılma işlemidir. Biyogenetik ve biyoteknolojiler üzerine çalışma sunan uzmanlar, GDO’lu gıdalar üzerinde araştırma yaptığı uzun dönemler boyunca, insan sağlığına yönelik kanıtlanabilmiş yan etkilerini henüz ortaya net ifadelerle koyabilmiş değiller. Buna rağmen GDO’lu ürünler, hayatımıza girdiği ilk günden beri birçok sansasyona ve tüketici üzerinde kafa karışıklığına yol açmıştır.
GDO’nun bazı tartışmalı yan etkileri arasında, insanlar üzerinde hormon bozukluklarına sebebiyet verdiği, dayanıklı yabani bitki ve böcek türlerinin sayısının artışına neden olduğu gibi iddialar hala araştırılsa da, besinlere tam olarak verdiği efekt şu şekilde özetlenebilir: besinlerden alabileceğimiz tat, doğru ve onaylanmış uzman müdahaleleriyle maksimuma ulaştırılır; besinin dayanaklılığı artırılarak raf ömrü uzatılır, besin değeri arttırılarak üretim süresi kısaltılır ve tüketimin sürekliliği öncelenir.
GDO’nun üretimde ve tüketimde birçok sayısız faydası olduğu doğru bir tespit olsa da bu alanda yaşanan gelişimlerin, yasalarla korunarak ve denetlenerek insan, hayvan ve diğer tüm canlılara zarar vermediğinden emin olunması büyük önem taşır. Ülkemizde ise bu denetimler 5977 sayılı “Biyogüvenlik Kanunu” yönetmeliğine tabiidir. Bu kanun kapsamında; gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi sağlanır.
Esmanur Karabakla