Antalya İmece Kadın Dayanışma Derneği Genel Başkanı ve İmece Ev İşçileri Sendikası Kurucu Üyesi ve Genel Başkanı Minire İnal’la, ev işçiliği konusunu masaya yatırdık. Evli, iki çocuk annesi olan İnal, kendisini kadın ve emek savunucusu bir aktivist olarak tanımlıyor. Yaşamı mücadele ile geçen İnal, Antalya Sanat Sokağı’nda, kendi tasarladığı takıları satarak geçimini sağlıyor.
İmece demek…
Minire İnal’a göre, İmece; “ev işçilerinin sosyal haklarına kavuşması için mücadele veren kadınların, gönüllülük esasına dayalı çalışmalar yürüttüğü bir kurum. Biliyorsunuz ki ev işçilerinin, sosyal güvenceleri yok; emekliliği yok, genel sağlık sigortası yok… İmece, bir elin parmağını geçmeyecek sayıda kadının 90’lı yıllara dayanan mücadele hikayesinin günümüze ulaşmış somut bir parçası. Kısacası, ev işçiliği ve kadın emeği konularını kendine dert edinmiş; Türkiye’nin hemen her yerinde ev işçiliği mesleği ile uğraşan kadınlara ulaşarak, onların hayatlarına dokunmaya çalışan sendika ve köklü bağlantıları olan bir dernek…”
Üçüncü kattan düşüp bakıma muhtaç yaşadım!
İmece ile tanışma hikayesini ve onu aktivist yapan çalışmalarını sürdürmekteki motivasyonu hakkındaki merakımızı gideren İnal, ‘benim geçmiş hayatım oldukça dramatikti’ diye sözlerine başladı ve şöyle devam etti, “Biliyorsunuz ki Antalya bir turizm kenti. Burada tekstilden hizmet sektörüne birçok farklı sektörde çalıştım. 2007’de çalıştığım fabrika kapandı, ücretlerimizi alamadık. Eşimin düzenli ve iyi kazandığı bir işi yoktu, maalesef ben ilkokul mezunuyum, belli bir yaşa gelmişim, geçim sıkıntısı bir yandan derken; ne yapabilirim diye düşündüm ve kadınların en iyi bildiği işi yapmaya karar verdim. 2007’de ev işçiliğine başladıktan iki sene sonra, 2009 yılında temizlik için gittiğim evde cam silerken üçüncü kattan düştüm. Birçok operasyon geçirdim ve iki sene bakıma muhtaç yaşadım. İstanbul merkezli bir dernek olan İmece Kadın Dayanışma Derneği ile tanışmam ise, yine bu dönemlerde bir arkadaşımın, “Senin hikayeni anlatan bir belgesel, Antalya’da gösterime girmiş, seni izlemeye götüreceğim.” demesi ile oldu. Arkadaşımın yardımı ile “Gündelikçi” adında, daha sonra Altın Portakal Film Festivali’nde de ödül alan belgeseli izleme ve dernek faaliyetleri hakkında bilgi edinme fırsatı buldum. Gel zaman, git zaman artık ben de “İmeceli” olmuştum. Derneğimiz ve Antalya’da bulunan birçok STK’nın da yardımı ile 2013 yılında bir dava açtım. Bu süreçte hukuki, maddi ve manevi yanımda ve her konuda yardımcı olsalar da yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler nedeni ile davam, 21. celsede yine olumsuzlukla sonuçlandı. Bu konudaki mücadelemi hala sürdürüyor ve benim gibi haklarını aramak isteyen ev işçisi kadınlara, elimden geldiğince sendikamız ve derneğimiz aracılığı ile destek veriyorum.”
Hiçbir Yasal Hakkımız Yok…
Yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler nedeni ile birçok ev işçisi kadının mağdur olduğunu dile getiren İnal, “Eğer bir ayda 10 günden az çalışıyorsanız, işçi statüsünde değilsiniz. Şimdilerde, bu konuda birkaç yeni düzenleme yapılsa da %2’lik ödenen prim sigortası ile meslek hastalığı ya da sağlık sigortasına tabii değilsiniz. Kısacası, yasalarla denetlenmesi, koruma altına alınması gereken hiçbir hakka tabii değilsiniz. Devlet, bu yasalar ile yalnızca işverenleri koruyor. Öncelikle bunun değişmesi gerekiyor. Ben haftada 2 ve ayda 8 gün çalışıyordum. Temizliğe gittiğim ev sahibi kadın da bunu doğruluyor, fakat hâkimin iradesini oluşturan kanaat; bu kazaların ev içi ve mahremiyet alanında gerçekleşmesinden ve kanıtlayacak bir görgü tanığının bulunmamasından, ayrıca işçi statüsünde sayılmamam dolayısıyla aleyhime sonuçlanıyor. Bahsettiğim yasa, 2015 senesinde çıktı ve benim davam, 2013 yılında açıldı. Bugün aleyhime verilen karar 2015’te çıkan bu yasa nedeni ile oldu. Hukuktaki yetersizliği görebiliyor musunuz? 2013’te böyle bir düzenlemeye tabii bile değilmişiz. Dünyanın hiçbir yerinde usulen, yeni çıkarılmış bir yasa ile geriye dönük alınan örnek bir hüküm yok” şeklinde konuştu.
Birçok kez meclise gittik, yönerge verdik
‘Emek mücadelesini meclise kadar taşıdık’ diyen İnal, “Sigortalar kanunda, ‘bir işçiyi bir gün bile sigortasız çalıştıramazsınız’ şeklinde bir ibare mevcut. Türkiye’de bir milyonu aşkın ev işçisi var ve bu çok ciddi bir rakam. Ayrıca, bu sorundan mustarip tek ülke Türkiye değil. Dünya’nın birçok yerinde sendikamız aracılığı ile bu soruna çözüm arayan insanlarla bir araya gelme fırsatı buldum. Çok uluslu bu problemin, ulusalda çözümü yine; Uluslararası Çalışma Konferansı'nın 100. oturumunda 2011 yılında kabul edilen ve doğrudan ev işçilerinin haklarına odaklanan ilk uluslararası yasa sözleşmesi ile mümkün. Ev işçilerinin işçi statüsünde sayılabilmeleri için uluslararası mutabık olunan “ILO-C189 Ev işçileri İçin İnsana Yakışır İş Sözleşmesi”nin bir an önce imzalanması gerekiyor” şeklinde devam etti.
Okul açtık, eğitim verdik
Süpürge Akademi’sini kurarak, ev işçilerine hakları konusunda bilinç kazandırmak için faaliyet yürüten dernek çalışmalarından bahseden İnal, “Antalya ve İstanbul gibi şehirlerde okul açarak ev işçilerine; iş sağlığı, iş hukuku, iş güvenliği, kadın emeği gibi sosyal haklarını öğrettiğimiz eğitimler verdik” dedi.
ASSİM çatısı altındayız
Muratpaşa Belediyesi bünyesinde kurulan, Abdullah Sevimçok Sivil Toplum ve İnovasyon Merkezi (ASSİM) çatısı altında diğer derneklerle de irtibat halinde bulunduklarını söyleyen İnal, “Konferans, eğitim, ofis ve dayanışma gibi ihtiyaçlarımızı giderebildiğimiz bir merkezimizin olması çok güzel. Bizim; Antalya STK’ları olarak bir adresimiz var, bir etkinlik alanımız var… Ücretsiz şekilde faydalanabiliyor, çayımızı kahvemizi içerek bir sonraki çalışmamızı planlayabiliyoruz. Bu davranışın, diğer belediyelere de örnek teşkil etmesi temennisindeyim. Bize bu merkezi kazandırdığı için, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Biz mücadele veriyoruz çünkü…
'Biz de işçi statüsünde olmak istiyoruz’ diyen İnal, “Diğer işçilerden temelde hiçbir farkımız yok. Üstelik ev işleri de fabrika işleri kadar risk içeriyor. Çalışmaya gittiği evde, ofiste cam sildiği esnada dengesini kaybedip düşerek yaşamını yitiren onlarca, belki yüzlerce kadın var. Ben, görece şanslı olanlardan biriyim. İşimizin bir saati, bir sınırı ve bir standardı yok. Biz mücadele veriyoruz çünkü çalışma saatlerimiz, molalarımız ve hayat güvencemiz olsun istiyoruz” dedi.
Diğer işçiler gibi sosyal haklarımıza sahip olmak istiyoruz
Yaklaşan 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı dolayısı ile bütün işçi ve emekçilerin gününü kutlamayı da ihmal etmeyen İnal, “Bütün işçi ve emekçileri, 1 Mayıs günü Aydın Kanza Parkı’nda saat 15.00’da, İmece Ev İşçileri Sendikası pankartı altında birlik olmaya davet ediyorum” diye belirtti.
Esmanur Karabakla