TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü dolayısıyla şubede basın toplantısı düzenledi. Balcı, geride kalan 20 yılın kayıp olduğunu ifade ederken, TOKİ’nin yapı denetimden muaf tutulmasının endişe verici olduğunu dile getirdi.
GERİDE KALAN 20 YIL KAYIP
‘17 Ağustos, 20 bin insanı aramızdan alan, milletimizin milyarlarca dolarını 80 saniyede yok eden, derinlerden gelen darbenin 20'nci yılı’ diyen Mustafa Balcı, 20 yılı boşa geçiren tüm sorumluları bugün de uyarmaya ve uyandırmaya devam edeceklerini söyledi. Balcı, “17 Ağustos Marmara Depreminin ardından 20 yıl geçti. Hala deprem riskleri için kalıcı tedbirler alınmadı. Oysaki, Ulusal Deprem Konseyi Raporu'nda ve Deprem Şurası'nda, meslek odalarınca düzenlenen bilimsel etkinliklerde, ulusal seferberlikle ülkenin yapı stokunun 15-20 yılda iyileştirilebileceği, yapıların güvenli hale getirilebileceği üzerinde önemle durulmuştu. Bu açıdan bakıldığında, geride bıraktığımız 20 yılı, kayıp olarak görmek mümkündür. Önemli mevzuat değişiklikleri yaptık. Yapı denetimi sistemini getirdik, geliştirdik. Deprem yönetmeliğimizi iki kez değiştirdik. En azından yeni yapılar için 18 yılda önemli çabalar gösterdik, ciddi mesafeler kat ettik. Ancak son iki yılda yolun sonuna geldik. Kent suçunun diğer yüzü İmar Affı ile maalesef son 20 yılı da kaybettik” dedi.
BAŞA DÖNDÜK
İmar barışı ile ruhsatsız ve ya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların yasal hale geldiğini belirten Balcı, yapıların deprem güvenliğini yapı sahiplerine havale edildiğini kaydetti. Mustafa Balcı, “Aklın ve bilimin öncülüğünü göz ardı ettik. İnşaat mühendislerinin ve uzmanların söylemlerini dikkate almadık. 20 yıl sonra başa döndük. Hala Türkiye genelinde deprem riski ile ilgili güncel ve güvenilir bilgileri elde etme, kısa, orta ve uzun vadede alınacak önlemleri belirleme çalışmaları yapmıyoruz. Temel afet kaynakları olan, deprem, sel ve taşkın, yangın ve heyelan nedeniyle yaşanan toplam can kaybının yüzde 97,1'i depremlerden meydana geldiği göz önüne alınırsa, can ve mal güvenliği için yapılacak en önemli ve kalıcı yatırımın, depreme hazırlıklı olmak olduğu gün gibi ortadadır” diye konuştu.
TOKİ’NİN YAPI DENETİMDEN MUAF TUTULMASI
Yapı üretim sürecinin endişeleri giderecek şekilde sağlıklı işlemediğinin farkında olduklarına dikkat çeken İMO Antalya Başkanı Mustafa Balcı, “Lakin endişemiz bu kadarla sınırlı değildir. En azından meslek odalarının, üniversitelerin, bilim çevrelerinin, sivil inisiyatiflerin kamu yönetimi tarafından oluşturulacak ortak bir zeminde bir araya gelerek başlatacağı sürecin, siyasi iktidarın yanlış tutumu nedeniyle sekteye uğratıldığını görmek endişelerimizi artırıyor. Mevcut yapı stoku biz inşaat mühendislerini endişelendiriyor. Bina Stokumuzun W0951 yenilenmedi ve ya güçlendirilmedi. TOKİ tarafından üretilen büyük konut projelerinin yapı denetim sisteminden muaf tutulması bizleri endişelendiriyor. Afete hazırlık, bilinçlendirme ve eğitim maalesef yetersiz. Afete hazırlık zarar azaltmaya yönelik olmalıdır. Kaçımız eşyalarımızı sabitledik? Kaçımız deprem anında ve sonrasında nasıl davranacağımızı biliyoruz? Afet sonrası çadır kurmanın, enkazdan adam çıkarmaya çalışmak ile özdeşleştiriliyor olması da maalesef endişelerimizi pekiştiriyor. Artık zamanı ötelemeden öncelikle depremlere hazırlıklı olmamız gerekiyor. Hala Antalya'da, Isparta'da, Burdur'da bir ‘Deprem Master Planı’ yapılmadı” ifadelerini kullandı.
DEPREME HAZIR MIYIZ?
Mevcut yapı stoku inşaat mühendislerini endişelendirdiğini dile getiren Balcı, Antalya, Isparta ve Burdur'da henüz deprem master planı yapılmadığına dikkati çekti. 3 kentin yöneticilerine sorular yönlendiren Balcı, şöyle konuştu:
"Antalya- Isparta- Burdur illerimiz depreme hazır mı? Mevcut yapı stokumuzun deprem riski nedir? Deprem Master Planı yapmayı düşünüyor musunuz? Afet yönetimi ile ilgili herhangi bir çalışma var mı? Kent sakinleri bunu ne kadar biliyorlar? Afet sonrası toplanma ve çadır yerleri olarak belirlenen yerlerden vatandaşlarımızın bilgisi var mı? Afet sonrası toplanma alanları ve çadır yerleri barınma, su, yemek, tuvalet, ilaç ihtiyacını karşılayacak şekilde hazır mı? Antalya'da deprem riskinin azaltılması gerekçesine dayalı olarak yürütülen mevcut kentsel dönüşüm ve yenileme uygulamaları, kimlere ve neye hizmet etmektedir?"
GERİDE KALAN 20 YIL KAYIP
‘17 Ağustos, 20 bin insanı aramızdan alan, milletimizin milyarlarca dolarını 80 saniyede yok eden, derinlerden gelen darbenin 20'nci yılı’ diyen Mustafa Balcı, 20 yılı boşa geçiren tüm sorumluları bugün de uyarmaya ve uyandırmaya devam edeceklerini söyledi. Balcı, “17 Ağustos Marmara Depreminin ardından 20 yıl geçti. Hala deprem riskleri için kalıcı tedbirler alınmadı. Oysaki, Ulusal Deprem Konseyi Raporu'nda ve Deprem Şurası'nda, meslek odalarınca düzenlenen bilimsel etkinliklerde, ulusal seferberlikle ülkenin yapı stokunun 15-20 yılda iyileştirilebileceği, yapıların güvenli hale getirilebileceği üzerinde önemle durulmuştu. Bu açıdan bakıldığında, geride bıraktığımız 20 yılı, kayıp olarak görmek mümkündür. Önemli mevzuat değişiklikleri yaptık. Yapı denetimi sistemini getirdik, geliştirdik. Deprem yönetmeliğimizi iki kez değiştirdik. En azından yeni yapılar için 18 yılda önemli çabalar gösterdik, ciddi mesafeler kat ettik. Ancak son iki yılda yolun sonuna geldik. Kent suçunun diğer yüzü İmar Affı ile maalesef son 20 yılı da kaybettik” dedi.
BAŞA DÖNDÜK
İmar barışı ile ruhsatsız ve ya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların yasal hale geldiğini belirten Balcı, yapıların deprem güvenliğini yapı sahiplerine havale edildiğini kaydetti. Mustafa Balcı, “Aklın ve bilimin öncülüğünü göz ardı ettik. İnşaat mühendislerinin ve uzmanların söylemlerini dikkate almadık. 20 yıl sonra başa döndük. Hala Türkiye genelinde deprem riski ile ilgili güncel ve güvenilir bilgileri elde etme, kısa, orta ve uzun vadede alınacak önlemleri belirleme çalışmaları yapmıyoruz. Temel afet kaynakları olan, deprem, sel ve taşkın, yangın ve heyelan nedeniyle yaşanan toplam can kaybının yüzde 97,1'i depremlerden meydana geldiği göz önüne alınırsa, can ve mal güvenliği için yapılacak en önemli ve kalıcı yatırımın, depreme hazırlıklı olmak olduğu gün gibi ortadadır” diye konuştu.
TOKİ’NİN YAPI DENETİMDEN MUAF TUTULMASI
Yapı üretim sürecinin endişeleri giderecek şekilde sağlıklı işlemediğinin farkında olduklarına dikkat çeken İMO Antalya Başkanı Mustafa Balcı, “Lakin endişemiz bu kadarla sınırlı değildir. En azından meslek odalarının, üniversitelerin, bilim çevrelerinin, sivil inisiyatiflerin kamu yönetimi tarafından oluşturulacak ortak bir zeminde bir araya gelerek başlatacağı sürecin, siyasi iktidarın yanlış tutumu nedeniyle sekteye uğratıldığını görmek endişelerimizi artırıyor. Mevcut yapı stoku biz inşaat mühendislerini endişelendiriyor. Bina Stokumuzun W0951 yenilenmedi ve ya güçlendirilmedi. TOKİ tarafından üretilen büyük konut projelerinin yapı denetim sisteminden muaf tutulması bizleri endişelendiriyor. Afete hazırlık, bilinçlendirme ve eğitim maalesef yetersiz. Afete hazırlık zarar azaltmaya yönelik olmalıdır. Kaçımız eşyalarımızı sabitledik? Kaçımız deprem anında ve sonrasında nasıl davranacağımızı biliyoruz? Afet sonrası çadır kurmanın, enkazdan adam çıkarmaya çalışmak ile özdeşleştiriliyor olması da maalesef endişelerimizi pekiştiriyor. Artık zamanı ötelemeden öncelikle depremlere hazırlıklı olmamız gerekiyor. Hala Antalya'da, Isparta'da, Burdur'da bir ‘Deprem Master Planı’ yapılmadı” ifadelerini kullandı.
DEPREME HAZIR MIYIZ?
Mevcut yapı stoku inşaat mühendislerini endişelendirdiğini dile getiren Balcı, Antalya, Isparta ve Burdur'da henüz deprem master planı yapılmadığına dikkati çekti. 3 kentin yöneticilerine sorular yönlendiren Balcı, şöyle konuştu:
"Antalya- Isparta- Burdur illerimiz depreme hazır mı? Mevcut yapı stokumuzun deprem riski nedir? Deprem Master Planı yapmayı düşünüyor musunuz? Afet yönetimi ile ilgili herhangi bir çalışma var mı? Kent sakinleri bunu ne kadar biliyorlar? Afet sonrası toplanma ve çadır yerleri olarak belirlenen yerlerden vatandaşlarımızın bilgisi var mı? Afet sonrası toplanma alanları ve çadır yerleri barınma, su, yemek, tuvalet, ilaç ihtiyacını karşılayacak şekilde hazır mı? Antalya'da deprem riskinin azaltılması gerekçesine dayalı olarak yürütülen mevcut kentsel dönüşüm ve yenileme uygulamaları, kimlere ve neye hizmet etmektedir?"