Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle açıklamaya yapan Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Kadın Kolları Başkanı Necla İnci Bayrak: “1989 yılından bu yana BM tarafından kabul edilen 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün amacı; dünyanın her yerinde yaşamını zor koşullar altında geçiren, yaşam mücadelesi veren, yoksulluk içinde yaşayan çocukları korumak ve sefaletin, savaşın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukların koşullarını iyileştirmektir. Türkiye ise 1990 yılın da 'Çocuk Hakları Sözleşmesini' kabul etmiş ve uluslararası bağlayıcılık kazanmıştır. Ancak bu sözleşme de tıpkı diğer sözleşmeler gibi Türkiye'nin uluslararası bağlayıcılığının olduğu fakat 'gelir, geçer' olarak görülen sözleşmelerden biri olarak rafa kaldırılmıştır” dedi.
Sadece ‘Hayır’ denilmekte
Çocuk Hakları Sözleşmesinin gerekliliklerinin uygulanmadığını belirten Başkan Bayrak: “Gereklilikler uygulanmazken bizler bir avuç toprağın üstüne atıldığı çocukların yasını tutuyor, olay yeri haline getirdikleri bebek küvözleri için mahkeme salonlarında adalet arıyoruz. Ancak geldiğimiz noktada adalet birilerinin elinde oyuncağa dönüşmüş, çocuk hakları, insan hakları ayaklar altına alınmış, imzacı oldukları bağlayıcı sözleşmelere de tıpkı meclis önergelerine dedikleri gibi 'HAYIR' denmiş, ülke acı içindeyken kendileri için her türlü imkânı kullananlar; 5 çocuğu 18 kez ziyaret etmelerine rağmen alevlere mahkûm etmiştir. Halkın feryadı da isyanı da sarayın kapısından içeri girememiştir. Bugün geldiğimiz 'kör' noktada iktidar; kaybolan çocukların verisini vermeye tenezzül etmezken, sorumlusu olduğu çocuk istismarlarını ve çocuk katliamlarını ‘kınamaktan' başka bir şey yapmaz hale gelmiştir” ifadelerine yer verdi.
Başkan Bayrak, yaşanan toplumsal olaylar ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın tutumuna dair sert açıklamalarda bulundu. Bayrak, 22 yıllık iktidar süresince artan toplumsal çürüme ve çocuk ölümleriyle ilgili olarak hükümeti ağır bir dille eleştirdi. Başkan Bayrak, iktidarın "anlamıyoruz" söylemini eleştirerek, “İktidar, 22 yıllık acının hesabını vermek yerine ‘hayret bir şey, anlayamıyorum’ diyerek aklımızla dalga geçiyor. Bu ülkenin her ferdi sizin anlamadığınız her şeyi anlıyor. Çocuk cinayetlerini araştırmayı neden reddettiğinizi, yarattığınız toplumsal çürümenin sebeplerini, unutturmak istediğiniz Leyla’yı, Rabia Naz’ı, Müslime’yi ve daha nice kaybın neden sorumluluk üstlenilmediğini halkımız gayet iyi biliyor” ifadelerini kullandı.
“Bakanlık Sessiz Kalmaya Devam Ediyor”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın tutumuna da değinen Bayrak, bakanlığın yaşanan olaylara karşı sessiz kalmasını eleştirerek şunları söyledi: “5 çocuğun yanarak hayatını kaybettiği gün mecliste nöbetçi bakandınız. Ancak tek bir açıklama yapmadınız. Makamınızda milletvekillerini ağırlarken gülen pozlar verdiniz. Göreve geleli 18 ay oldu ve ancak şimdi ‘Aileyi Koruma ve Güçlendirme’ toplantısı yapıyorsunuz. Oysa bu ülke, çocukların yanarak öldüğü, bebeklerin küvözde can verdiği, genç kadınların annelerinin gözü önünde katledildiği, çocukların bedenlerinin günler sonra bulunduğu trajedilerle dolu. Siz hala hiçbir açıklama yapmıyorsunuz.”
“Sosyal Politika Söylemleri Halkı İkna Etmiyor”
Bayrak, Bakan’ın sosyal politikalara dair açıklamalarını eleştirerek, “18 kere gittiğinizi iddia ettiğiniz o evde 5 çocuk yanarak hayatını kaybetti. Çocuklarımızın hayatını çalan çetelerle mücadelede suskun kalıyorsunuz. Çıkmış, milyonlarca insanın aklıyla dalga geçercesine hala ‘umut’ diyorsunuz. Hangi sosyal politikadan bahsediyorsunuz? Halkın içinde bulunduğu bu durum karşısında sessiz kalmak sadece bir zafiyet değil, aynı zamanda insanlık ayıbıdır” dedi.
Başkan Necla İnci Bayrak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın istifasını bir kez daha talep etti. Bayrak, Bakanlığa yönelttiği çarpıcı sorularla, bütçe kullanımındaki çelişkileri ve toplumsal yoksullukla mücadeledeki eksiklikleri dile getirdi.
“Kadın İşsizliği ve Yoksullukla Mücadele”
Bayrak, kadın işsizliği ve yoksullukla mücadelede Bakanlığın yetersizliğini şu sözlerle eleştirdi: “TÜİK’e göre Türkiye’de kadın işsizliği %12,4. Buna karşın, Bakanlığın yoksullukla mücadele etmek adına işe başlama yardımından yararlanan kişi sayısı sadece 120. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz? Bu ülke, kâğıt toplayarak ailesini geçindirmeye çalışan bir annenin çocuklarını kaybettiği bir trajedi yaşadı. O annenin suçlanmasını bahane ederek sorumluluktan kaçmak çözüm değildir.”
İsa Arı