Parti Meclisi kararı doğrultusunda hakim gözetiminde ön seçim ile milletvekili adaylığının belirleneceği CHP’den milletvekili aday adayı olan Eczacı Özlem Gözaçan, kadın aday adayları arasında ‘kadın’ konusundaki söylemleri ile en dikkat çeken isim oldu. Özellikle CHP’de var olan yüzde 33’lük ‘Kadın Kotası’nı kadına yapılmış bir hakaret olarak değerlendiren Gözaçan, milletvekili olacak olan kişinin sadece kadın olduğu için olmaması gerektiğini, bilgi birikimi ve tecrübesi olan kadınların milletvekili olması gerektiğini de vurguluyor. Neden CHP’den aday adayı olduğunu, siyasette neden var olduğunu, Milletvekili olduğu takdirde Antalya ve Türkiye adına ne gibi bir çalışma içinde olacağını CHP Antalya Milletvekili aday adayı Özlem Gözaçan’a sorduk.
Sizi siyasete iten ne oldu?
En başta ülkenin gidişatını çok doğru görmedim. Artık bir yerden sonra benim de elimi taşın altına koymam gerektiğini düşündüm. Çocuklarım küçüktü. Ama çocuklarımın büyümesini beklemek bana çok vakit kaybettireceği için sonuçta bu da onlar için önemli bir şeydi. Antalya’ya İstanbul’dan geldiğim zaman İstanbul’da trafikte kaybettiğim zamanı Antalya’da farklı kullanabileceğimi düşündüm. Siyasete girenleri sizde görüyorsunuz, genelde emekli olmuş çoluğunu çocuğunu evlendirmiş insanlar. Aslında siyasetin genç ve dinamik insanlara ihtiyacı var. Ben bir takım birikimlerim olduğuma inanıyorum. Kendimi yetiştirmiş olduğuma inanıyorum. Gerek sosyal, gerek mesleki anlamda çocuklarıma da gereken zamanı ayırarak hizmet etmek istiyorum. Siyasette kafanızı kullanıyorsanız herkesin on saatte yaydığı bir çalışmayı bir saatte de yapabiliyorsunuz. Aslında ben bunu başardım.
Neden CHP’yi seçtiniz?
Kendimi bildim bileli görüşüm CHP yönünde. Sosyal demokrat bir insanım.CHP’liyim. Amcalarım, babam herkes doğduğumdan beri CHP’li olan insanlar ve çizgileri hiç değişmedi.
Ailede siyaset yapan var mı?
Babamın amcasının oğlu Trabzon’da CHP İl Başkanı. Bütün kuzenlerim akrabalarım CHP’lidir. Babam bulunduğumuz ilçede belediye başkanlığı yaptı. Babamın belediye başkanlığı bizim daha çok büyüme zamanı olan o karışık döneme denk geldi. Yani 12 Eylül öncesindeki döneme. Amcam o dönemde siyasi olaylara karıştı hapse girdi. O dönemlerde ailede üzüntü yaratan şeyler oldu. Ailem sürekli olarak ‘Aman kızım siyasetten uzak dur’ tarzında söylemlerde bulundu ve bende bu şekilde korunmaya çalıştım.
CHP örgütü ile ilişkileriniz nasıl? Çünkü zaman zaman CHP’de farklı gelişmeler yaşanabiliyor
CHP örgütü ile ilişkilerim başından beri hep iyi olmuştur. Antalya’ya yerleştiğimde çok da istekli bir şekilde siyasete girdim. Siyasete CHP Muratpaşa İlçe yöneticisi olarak gelen atama teklifi ile başladım. İkinci dönemde İlçe kongresinde seçilerek Muratpaşa İlçe Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Bu da yetmedi. Biraz daha etkin yerlerde olmak gerektiğini ve daha farklı çalışmalar yapmam gerektiğini düşündüm. 2011 yılında yapılan Milletvekili Genel Seçimleri’nde Antalya’dan aday adayı oldum. Çok güzel çalışmalar yaptım. Ancak, siyasette biraz daha tecrübeye ihtiyacım olduğunu, özellikle partinin projelerini daha iyi özümseyip oturmak gerektiğini düşündüm. Tüm bunları yaşayarak öğrenirim. Bunlar benim için deneyim oldu.
Siyasette yeni olmanıza rağmen CHP Büyük Kurultayı’nda Parti Meclisi adayı da oldunuz, değil mi?
Evet, geçen yıl büyük kurultayda Parti Meclisi adayı oldum. Ancak, daha önceden planlanmış bir adaylık değildi. Kurultayda gazeteci arkadaşlarla konuşurken bana ‘Parti Meclisi (PM) adayı olsana.Bir tane oy bile alsan senin için başarıdır’ denildi. Bu işin nasıl olacağını bilemedim. Çünkü 81 ilden gelen delegeler bu işleri çok iyi bilen adaylara oy verecekti.Bu düşüncelere rağmen PM adayı olmak için dilekçemi verdim. Oradaki insanları gözlemledim. Herkes bir belediye başkanı adayı gibi çalışıyordu. Ben o çalışmaları yapmadım. Bir saat içinde ne yapabileceğime baktım.Kağıt bile yok yanımda. Hazırlıksız gitmişim. Bir adayın ‘promosyon’ diye bastırdığı blok notlardan birine kendi aday sıra numaramı yazıp delegelere verdim. Sadece orada göz göze geldiğim insanlarla temasta bulundum. Ve sonuçta 65 oy aldım. Benim için bu büyük başarı ve deneyim oldu. Aslına bakarsanız, benim amacım PM’ye girmek değil, tecrübe kazanmaktı.Aldığım 65 oy ile 400 aday arasından 200’üncü sırada yer aldım. İlk 100’e girenler Parti Meclisi Üyesi ve alt komisyon üyesi oldular. Ben bunu başarısızlık olarak görmüyorum. Şimdi bir büyük kurultayda Parti Meclisi’ne aday olduğumda ne yapabileceğimi çok iyi biliyorum.
Bugün CHP’de 96 aday adayı var. Aday adayları kendilerini üyelere daha iyi tanıtabilmek için ciddi masraflar yapıyorlar. Siz nasıl bir çalışma yapıyorsunuz? Ön seçimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Beklentiniz nedir?
Yaşantım boyunca sürekli israfa karşı oldum. Aşırı derecede yapılan masraflara da karşıyım. Bakın broşürler, promosyonlar her şey yerlerde. Keşke biz partililer var olan imkanlarımızı kendi seçimimiz için değil de genel seçimlerde partimizin iktidar olması için kullanabilsek. Bugün birçok aday adayı arkadaşımız gerçekten çok büyük masraflar yapıyorlar. Ben el ilanı, kartvizit dışında baskı anlamında bir şey yapmadım. Ayrıca kentin belli 4 noktasında da billboardlardan aday adayı olduğumu duyurmak için afiş yaptırdım. Aşırı masraftan kaçınmak istiyorum.
Ön seçim kararı Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve Parti Meclisi’mizin aldığı tarihi karar olmuştur. Antalya’da milletvekili adaylarını belirlemek için ön seçim kararı alınması aday adayları arasında farklı bir sinerji yarattı. Ön seçimin sadece delegelerle değil, tüm CHP üyeleriyle hakim gözetiminde yapılıyor olması demokratik bir yöntemdir. Vekil adayları isminin, bir kişinin iki dudağı arasında olmayacak. CHP üyesi kendi özgür iradesi. İşte o zamanda kimse kimseyle ters düşmeyecek küslük kırgınlık olmayacak, herkes el ele gönül gönüle çalışacak.
Önseçimden beklenti konusuna gelince; Muratpaşa İlçe yöneticiliği geçmişim var. Ama yine de üyelerimiz haklı olarak bir el sıkılmasını ve kendimizi tanıtmamızı bekliyor. Bunu yapmaya başladım. Geçtiğimiz hafta batı ilçelerine giderek parti üyelerimizle bir araya geldim. Önce Kaş İlçesi’ne gittim. Esnaf ziyaretlerinde bulundum. Yine parti üyemiz bir ailenin evine konuk oldum. Bana çok sıcak davrandılar. Birlik beraberlik bizde çok önemli biliyorsunuz. Çok güleryüzlü davrandılar. Beni bağırlarına bastılar. Çok mutlu oldum. Ertesi gün diğer ilçeleri de ziyaret ettim. Merkezde ve ilçelerde üye ziyaretlerim olacak. Kendimi üyelerimize en iyi şekilde anlatabildiğim zaman elbetteki beklentim öncelikli olarak 14 kişilik milletvekili aday listesine girmek olacak.
Sizin kadın konusunda da farklı görüşünüz olduğunu biliyoruz. Özelikle kadın erkek eşitliği konusundaki görüşleriniz nasıl?
Sosyal bir insanım. Kişisel olarak çok dostum arkadaşım var. Elimden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorum arkadaşlarıma. Gruplaşma içinde sürtüşme içinde değilim. Herkesin görüşüne saygılıyım.
Kadın erkek eşitliğini savunuyorum. Eğer mağduriyeti kabul edersem bu eşitsizliği kabul etmiş olurum.Erkek de kadın da öncelikli olarak insandır. Öncelikli olarak böyle bakılması gerektiğini düşünüyorum. ‘Erkek’ten üstün olacağım’ diye mücadele etmek yanlış. Fiziki olarak farklıyız. Beyin olarak erkeklerden bir farkımız yok.
Bizim partimiz başta olmak üzere bazı siyasi partilerde var olan kadın kotası fikrine karşıyım. Çünkü kadın kotası bir kadın için mağduriyet anlamı taşır. Özellikle bunun CHP gibi sosyal demokrat bir partide olmaması gerekiyor. Ayrıca CHP’nin kadın erkek oranına farklı bakışı olduğu için kadın milletvekili adaylarına daha fazla önemseyeceğini düşünüyorum. Tabi sadece kadın olduğu için milletvekili adayı olması ya da milletvekili olması da bana göre yanlış. Çünkü TBMM’ye görüntü olarak gidilmemesi lazım. Eğer bir kadının bilgi birikimi ve deneyimi yoksa onun yerine erkek milletvekili olabilir. Bilgi birikimi ve deneyimi olan kadının milletvekili olması gerektiğini düşünüyorum.
Eğer milletvekili olursanız Antalya’ya ne katabilirsiniz?
Mesleğim Eczacı olduğu için sağlık alanında profesyonel olarak insanlara destek olabilirim. Ayrıca toplumsal sorunlar konusunda çözüm önerilerim var. Bu konuda projeler üretmek istiyorum. Kadına şiddet olayları konusunda çözüm önerilerim var. Çocuk istismarı konusunda düşüncelerim var. Antalya’nın sorunlarını da yakından takip ediyorum. Özellikle çevre ve doğa konularında ben de çok duyarlıyım. Bugün Hidroelektrik Santralleri, taş ve mermer ocakları yüzünden çevre ve doğa yok ediliyor. Bu konuların sürekli takipçisi olacağım. Yine tarım alanlarımız yeni yaşam alanı olarak imar planları ile yok ediliyor. Bugüne kadar yatırıma karşı olmadım. Ancak yanlış yatırımlara karşıyım. Elbetteki ülkemiz için elektrik şart. Elbetteki yollarımız, inşaatlarımız için taş ve kuma ihtiyacımız var. Ancak bu tür yatırımlar doğaya ve çevreye zarar vermeyecek şekilde planlı bir şekilde yapılması lazım.
Yorumlar
Kalan Karakter: