CUMHURİYET MEYDANINA
YAKIŞMIYOR!
Bu meydana neler yapmadılar adına yakışmayan neler ah! Bir bilseniz.
PTT mi açmadılar?
Atatürk anıtını içine alan ve kapatan bir gıda fuarı mı düzenlemediler!
“Expo 2016” tanıtımını yapıyoruz diyerek dev ekranlı bir kamyonu aylarca oraya mı koymadılar?
Kızılay kan araçlarımı yerleştirilmedi oraya?
ŞİMDİ
Cumhuriyet Meydanı düzenlemesi yapıyoruz denildi ve bir takım çalışmalar “inşaat yasaklarına” rağmen şehrin göbeğinde turistik bir alanda aylarca sürdürüldü ve hâlâ da sürdürülüyor!
Atatürk anıtı ve çevresi daha düzgün bir şekilde hizmete açıldı.
Çok da güzel olmuş diyebiliriz!
Tophane çay bahçelerindeki çalışmalar devam ediyor.
“POLİS” tel örgülerinin de “paravan” olarak bu inşaat alanı çevresinde kullanılıyor olmasına akıl erdirmek de mümkün değildir!
ÇİRKİN Mİ ÇİRKİN
“Nedir çirkin olan” diyeceksiniz?
Bu Cumhuriyet Meydanı’na iki adet mermer kaplamalı “baraka” ya da “kulübe” yapılıyor ya; onlar bu güzelim alanı ve manzarayı bozan, çirkinleştiren görüntülerdir “çirkin” olan!
Birisi “bekçi kulübesi” öteki de “turizm bürosu kulübesi” olacakmış!
Ne gerek var bunlara?
Yer mi bulamadınız koskoca Antalya’da geldiniz; en turistik ve en önemli bir meydanının tam ortasına bu taştan molozları diktiniz!
Bunları yaptıranlar hiç mi olaya “turist gözüyle” bakmıyorlar.
Fotoğraf çekenler o güzelim Atatürk anıtının arkasında kapkapa iki tane baraka görmeyecekler mi?
Ya da Kaleiçi veya Yivli Minare fotoğrafını çekerken; çektikleri karenin içinde bu alakasız yapılar da çıkmayacaklar mı?
Bırakın orada gezip dolaşan yerli yabancı misafirleri bile rahatsız edecektir bu çirkin barakalar.
Hatta orada yapılacak “bayram”, “anma” vesaire “kutlamalar” da bile bu çirkinlik hep göze batacaktır.
TURİZM VE KÜLTÜR
BAKANLIĞI HEP HATALI
Neden?
Geçen yazımda ve daha önceki yazılarımda da söz konusu ettiğim gibi; bu Bakanlık şehrin en merkezi yerinde bir “turizm bürosu” rahatlıkla açabilir!
Ama yıllardır açmıyor!
Başlarındaki müdürlerden mi, bakış açılarından mı, ya da memur kafasından mı nedendir; hiç turizme önem vermediler.
Doğru dürüst bir kendilerine yer alıp; hizmet yapmadılar.
Bugün Kalekapısı veya Kaleiçi’nde en sıradan bir esnaf bile yer alıp, dükkân açarken; Turizm ve Kültür Bakanlığı hep barakalarda yaşamayı tercih etti.
En son eski Büyükşehir Belediyesi önüne kondurulan “expo2016” barakasında kendilerine yer buldular.
Ne çalışanların ve ne de turistlerin hiç de faydasını göremeyecekleri bir yerde sözüm ona hizmet veriyorlar!
Bu meydanda da eğer böyle bir yer açarlarsa; bu çirkinliğe “alet” olmuş olacaklardır.
En ideal yer Saat Kulesi arkasındaki eski “ANSAN” a ait yerdir.
Burayı bir isimle açanlar; koskoca bahçeye sığmadılar; ta ki kapı önünü işgal etmeye başladılar.
VE
Bayrak direğine reklam panosu astılar!
Kim duya, kim göre?
…
Hani biz bunları bir Bakanlığı veya bir Belediyemizi karalamak için değil; bilakis onların böyle konularda daha dikkatli davranarak yaptıkları hizmetlerden “halkın” memnun olmasına yardımcı olmak istememizdendir!
:::::
KÖR KAMERALAR
Bir “kamera illeti” çöktü tüm belediyelerin başına; dağa, taşa, çıkmaz sokaklara bile kameralar koyduruyorlar!
Hani “antibiyotik” yazan doktorlar gibi; aklına gelen ya da esenler başladılar Kaleiçi sokaklarını “kör kameralar” ile doldurmaya!
Kaleiçi’nde olan olay sayısı nedir?
Bu kadar kamera koydurulmasına gerekçe nedir?
Daha nerelere ve kaç tane daha kamera konulacaktır?
“Antibiyotik” gibi bunların da Devlet Bütçesi’ne bir külfeti mutlaka olmaktadır!
BEN SEVMİYORUM
Ve o kameralara da güvenmiyorum!
“Biri bizi dikizliyor” gibi hissediyor insan kendini diyor bazı esnaf arkadaşlar!
Ve şu anda Kaleiçi’nde görev yapan o kadar çok “özel güvenlikçi” ve “resmi-sivil polis” memurlarımız var ki; bunlar varken o kameralar yapılan masraflara yazık diyesi geliyor insanın!
Zaten ben gezerken görüyorum; her yer dükkân, pansiyon, market, hediyelikçi, bakkal, fırın, hamam, müze, kilise, dernek binalarında ve bir çok evlerde “özel kameralar” var!!!
N’oluyor bu Kaleiçi’ne?
Kimi görmek istiyorsanız zaten görüyorsunuz! Yalnız Kaleiçi’nde değil “kale dışı” sokaklarda ve mekânlarda izliyorsunuz; resmi ya da gayri resmi!
MÜHİM OLAN
Sizin bu kameraların; yıkık, dökük harabe olmuş konakları görmesi ve onların sahiplerini bularak haklarında kanuni işlemler yapmasıdır.
Ya da görev başında olan ama kameralara görülmeden kaytaranları görmenizdir.
Ya da bir olayı “canlı” görü anında görevlileri oraya yönlendirmenizdir.
Kamera çantam gitti!
Kapı tokmakları kırılarak çalındı.
İşte o” kör kameralar” var ya; hiç birisini ne gördü ve ne de buldu.
“Dostlar alış verişte görsün” diye bir atasözü vardır ya; bizim kameralar da işte öyle bir şey, bence!