“Bakan” dediysem Turizm ve Kültür Bakanı anlaşılmasın lütfen! Ben Kaleiçi’nde gezenlere diyorum!
Bakıyorsunuz da nereye bakıyorsunuz?
Sadece hoşunuza giden bazı sokaklarda “selfie” fotolar çekerken kendi kendinize baktığınız o “akıllı telefonlarınız” kadar; biraz da o çevrede görebileceğiniz başka konulara da bir baksanız neler göreceksiniz, neler?
Ama bakmıyorsunuz!
Hep kendinize bakıyorsunuz.
Sokaklarında, parklarında tek veya gruplar halinde gezerken; fazla sulanmaktan; ne betonu ve ne de kumu kalmamış yol taşlarının üzerinize sıçrattığı o çamurlu suları bile görmüyorsunuz!
Dükkânına değil de karşı duvarın dibine çöpleri yığan lokantaları da görmüyorsunuzdur.
Hele hele yolunuz “Karatay Medresesi” civarına düştüyse; mutlaka o tarihi duvarlara yazılmış ve çizilmiş grafiti çirkinlikleri önünde mutlaka bir “selfie” fotoğraf çektirmişsinizdir.
“Ama Kaleiçi denilen tarihi bir yerin; böyle kirletmeye hiç kimsenin hakkı yoktur” diye düşünmemişsinizdir, eminim.
“Selfie” çektirenler de çektirmeyenler de bulundukları yerlere hiç önem vermiyorlar ki! Ne var, ne yok diye bir sağlarına ve sollarına bakmıyorlar!
“Ne kadar güzel bir tarihi konak!” diyene hiç rastlamadım.
NEDEN?
Yaşadığımız veya misafir olduğumuz bu güzel kentin tarihini, coğrafyasını hiç araştırmıyoruz.
Kitaplardan değil “Google” dan dan bile istesek öğrenebilir ama biz de o istek yok!
Bakanlık ve Belediyelerimiz birçok turistik katalog ve harita bastırıyorlar ama ara da bulasın!
ŞU KEDİ STANDI!
TURİZM VE TANITMA BAKANLIĞI; şu Kaleder’in kedicileri kadar bile olamadı.
Kediciler iki surun arasını resmen ticarethaneye çevirdiler. Her yer kedi, kedi kulübesi ve fanatik kedi sevicileri ve kedi mamalarının satıldığı stand!
Kültür Bakanlığımız senelerdir; şu Kalekapısı ve civarında bir “TURİZM BÜROSU” açamadılar!
Ama “kedici dernek” gecekondu gibi kondu oraya helal olsun.
Turizm Bürosuna kimin ihtiyacı var ki?
Kendi başlarına, hanutçularla veya varsa rehberleriyle iyi kötü gezip gidiyorlar!
“Nerede ne var, ne yok” bilmelerine de gerek yok. Bir su ve bir simitle Antalya Kaleiçi turlarını bitirip ülkelerine dönüveriyorlar!
KALEİÇİ BİTİK!
Sokaklar, sokak aralarındaki daha eski konaklar resmen çöplük olmuş bir vaziyette!
Kaleiçi’nden sorumlu olan hiçbir Kurum , Kuruluş ve şahıs yok!
Hâlâ buranın tek sorununu “trafik”, “kaldırım işgali” ve “gece yarısını geçen canlı müzik yayını” sanan idarecilerimiz var!
Neden aynı idarecilerimiz benim işaret ettiğim sokaklardaki o çirkinlikleri gidermek için el birliği yapmıyorlar?
Onlarca gizli açık kameralar var!
Onlarca temizlik işçileri var!
Onlarca özel güvenlikçiler var!
Oralardan gelip geçen onlarca sivil resmi memurlarımız var!
· Duvarlara yazı yazanları,
· Grafiti boyaya yapanları,
· Çöplük olmuş konakları,
· Yıkılmak üzere olanları,
· Yıkılmış da yapılmayı bekleyen yarım konakları,
· Bozuk WC leri,
· Hanutçuları,
· Duvar diplerine çöp koyanları,
· Taş hırsızlarını,
· Surları saran otları,
· Surlardan dökülen taşları,
Hiç mi görmezler acaba?
…
“BAKAN YOK”
Diye işte bunlar için söylüyorum ben de.
Biliyoruz ki “Ne Bakan ve ne de Gören yok!” olsaydı Kaleiçi böyle olmazdı.
“BAKAN” GELSE N’OLUR?
Bakan gelse, o da eski Bakanlar gibi bol yıldızlı otellerde ağırlanacaktır. Kaleiçi’ne yolu düşerse; her halde benim gezdiğim, fotoğraflarını çektiğim o sahipsiz yerlerde gezmeyecektir.
Bakan bakacak ve geçecektir.
Yıllardır burada yaşayanlar bir çözüm bulamadı ki; yeni Bakan Antalya Kaleiçi’nin gerçek sorunu olan “harabe konakları restore” ettirilmesi için bir çaba göstersin.