‘TÜRK SEYYAHININ CEMİYETİ’ olarak 1923 yılında, kamu yararına çalışır dernek olarak tanınmış, gümrük ve trafik mevzuatı ile de özel yetkiler ve görevler alan bir Kuruluş.
Uzun yıllar turizm, kültür ve otomobil alanlarında bir devlet organı gibi görevler yapmış.
Ülkemize otomobilleriyle gelen turistlere; araç kazası, arızası ve hastane gibi acil durumlarda destek verilmesi, yol yardımı gibi hizmetleri ilk defa TURİNG tarafından uygulanmış.
Ayrıca yurt dışından otomobille izne gelen vatandaşların; gümrük için bir ‘teminat senedi’ olan ‘triptikler’ yarı fiyatına sınırda verilmeye başlanmış.
BUGÜNKÜ ‘TURİNG’
Uluslar arası gümrük ve trafik belgeleri düzenlemektedir.
Türkiye’de ikamet eden yabancı uyruklu kişilerin (çalışan, emekli ve okuyan); yurt dışından getirdikleri taşıtlarına ‘MAZ- Misafir Araç’ belgesi alıp ve bu plakayı takarak rahatça dolaşmaları sağlanıyor. İkamet ettikleri sürece takabiliyorlar.
Türk vatandaşlarına da ‘Uluslar arası –ehliyet ve taşıt belgesi- veriliyor.
Avrupa’dan turistik gelenlerin araçlarına (Green Card (Yeşil Sigorta) düzenleniyor.
Asya ve İran’a araç veya motor ile gideceklere; (Sarı Karne) “Triptik Karnesi” alabiliyorlar.
NETİCE
Kendisinden bu bilgileri aldığım Antalya Büro Müdürü Himmet CÜNTÜR :
“Kendi aracıyla yurt dışına çıkmak isteyenler mutlaka bizim ile mutlaka görüşmeliler. Çünkü her ülkenin farklı ‘araç gümrük prosedürleri’ var.
Yardımcı olmak vazifemiz.” dedi.
Adres: Barbaros Mahallesi Mescit Sokak No.23
www.turing.org.tr
***
Görüyorsunuz Kaleiçi bir ‘cazibe merkezi’ olmaya devam ediyor. TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteler Birliği) bürosu da Kaleiçi’ndedir.
Daha birçok kamu ve resmi kurumlar Kaleiçi’nde hâlen bulunmaktadır.
Bence bu tür kurumların Kaleiçi’ne taşınması; artısıyla beraber, başka unutulan bir sorunu da hatırlatmaktadır: TRAFİK!
::: ::::
KLOSET SAKSILAR
Birileri Kaleiçi’ni güzelleştirmeye çalışırken; birileri de keyiflerince yani kafalarına göre bir Kaleiçi oluşturuyorlar!
Kaleiçi bir tane mi?
Biz ya da turistler ne istiyor?
Bugün gezdikleri sokaklarda; dünü yani 50 yıl belki de daha fazla yılları görmek istiyor. Zaman yolculuğu yapmak istiyor.
Turistler bunu ister.
Eyfel Kulesi’ni bugün bile gezip görseniz; onda yapıldığı yılları düşünürsünüz. Hayaller kurarsınız.
Maalesef şu Kaleiçi’ni dört dörtlük bir turistik belde haline getiremedik.
Turisti biz; durmadan alış veriş yapan, yemek yiyen insanlar olarak görmekten vazgeçmeliyiz.
Dediğim gibi onlar gezdikleri ülkede var olan ilginç tarihi ve sanatsal değerleri olan yerleri merak ederler.
Kaleiçi’ne turistler işte bu yüzden geliyorlar ama geldiklerine de bence pişman oluyorlardır!
Kaç tane tarihi ev vardır ki; turistler onun önünde hatıra fotoğrafı çektirsinler?
Ev çok ama durumları farklı!
Ya yanmıştır. Ya yıkılmıştır veya yarı yıkık vaziyette öylece durmaktadır.
Romalıların harabeleri bile turist çekerken; maalesef bizim harabelerden turistler kafalarına kiremit düşecek diye kaçmaktadırlar!
“MELEZ” BİR KALEİÇİ OLDUK
Kaleiçi’nin tarihi değerine ne Bakanlık ve ne de Müze sahip çıkmamıştır.
Belediyelerin işleri başından aşkındır. Yapabildikleri ve anlayabildikleri sadece ruhsat vermek ki sanki burası normal bir şehirmiş gibi! Bir de çöpleri “vivaldi” çalarak toplamak!
Şehir bir ama Başkanlar her nedense “ayrı” yani zıt!
Kaç kere basında gördünüz ki; Büyükşehir ve Muratpaşa Belediye Başkanları beraberce şu işe imza attılar diye!
“Sen…sen” ve öteki der “ben…ben”
Dergilerinde bile birbirlerinden söz etmiyorlar.
Hâlbuki Antalya’ya hizmet ediyorlar.
Bunu şunun için söylüyorum; KALEİÇİ YALNIZ KALDI!
Bakan bakmıyor bari siz bakın, biraz ilgilenin.
El ele verin.
Ama gelin önce şu çirkin yapıları örtün. Sahiplerine “referandum var” gibi siyasi düşünmeden; kesin cezalarını.
“Yapın şu konaklarınız.”
Kem küm edenlerin kesin cezasını ve gerekeni yapın.
Kepez de bile gecekondu kalmadı bizim Kaleiçi 200 sene önceki gecekondularla duruyor.
***
Bakın adam kapısının önüne içine posa yaptığı WC taşlarını koymuş hemi de kaç tane?
Bir de sanki saksı yokmuş gibi çiçekler dikmiş!
Hiç Kaleiçi gibi bir turistik yere yakışıyor mu bunlar?
Daha neler neler!
Sayfa doldu, dertler çoğaldıkça!
Bakalım kim bakacak şu bizim KALEİÇİ’ne?
BAKAN MI? MÜZE Mİ? BELEDİYELERİMİZ Mİ?
*** ***