Devamlı Kaleiçi hakkında gözlemlerimi sizlerle paylaşıyorum. Objektif bir biçimde düşüncelerimi yazıyorum.
Fakat bir de bakıyorum ki; Kaleiçi hakkında hiç de güzel şeyler yazmamışım!
Neden?
Kaleiçi bu kadar mı kötü?
Hiç mi güzel tarafları yok?
Kaleiçi gerçekten batıyor mu?
Neden turistler yine de Kaleiçi’ni görmek istiyorlar?
KEÇİ YOLU
İnsanların sık sık kullandıkları yollar; bana keçi yollarını hatırlatırlar!
Onlar da hep aynı yoldan gidip gelirler!
Kaleiçi’ni gezenlerin çoğunluğu hep belli çizgileri kullanırlar. Ara sokaklara merakla da olsa sapan hemen hemen hiç yoktur!
HEPSİ KALEİÇİ
Madem gezmeye geldiniz; buyurun oraları da gezin, dolaşın!
Belki oralarda da daha ilginç evler, dükkânlar göreceksiniz!
Bendeniz sık sık olmasa bile ara sıra; Kaleiçi’ne girişlerimi başka köşelerden yaparım.
Çok da iyi olur.
Görmediğim konakları, süslemeleri görürüm oralarda ve mutlu da olurum.
Galiba “Fırın Sokak” olacak; oradan geçmeyi çok severim. Eski bir konak vardır. Kapısının önünde adını bilmediğim, teneke kutular içinde o kadar çiçekler vardır.
Durmadan fotoğraflar çekerim. Sokak doğal bir bahçe olmuştur.
“Keşke” derim; “belediyelerimiz sokakları o koskoca saksılarla dolduruncaya kadar; böyle doğal tenekeler içinde çiçekle doldursaydı daha güzel olmaz mıydı?”
Sözde yapılan yani restore edilen konaklar vardır. Eski durumundan daha güzel ve daha temizdir. Göze hoş da görünürler.
KALEİÇİ ÇİRKİN
Yıllardır restore edilmeyi beklediler ve son on yıldır hızlı bir canlanma oldu ama Kaleiçi yine değişmedi.
Uğrunda “festivaller” düzenlen ve yurt dışında “fuar” açılan Kaleiçi Konaklarından en göz önünde olanları “çöp ev” olmuştur gören yoktur.
İmaret Sokak buna örnektir.
Kusura bakmasınlar ama Valimiz, Belediye Başkanlarımız, Bakanlarımız, Milletvekillerimiz, Müze Müdürlerimiz, Oda Başkanlarımız buraları hiç görmüyorlar galiba!
Dünyanın ve Türkiye’nin en güzel bir köşesinde; hâlâ çöp ev olmuş konaklar vardır.
Bu çirkinlik o kadar göz önündedir ki; buradan gelip geçen sorumlu kişiler bile “bu ne pislik, bu ne çirkinlik” dememektedirler!
Onlar demeyince, bunlar demeyince Kaleiçi Sokakları ve konakları bu çirkinlikleriyle turistleri ağırlamak zorunda kalmaktadırlar!
AYIP DEĞİL Mİ?
Vali bey bir karar almış: otopark ve güvenlik konusunda; Kaleiçi’nde duymayan kalmadı!
Neden çöplüğe dönen ve Kaleiçi imajını bozan bu konakların sahiplerine ulaşılıp; bir an önce restore edilmesi sağlanmıyor?
Hiç mi yaptırım güçleri yok bunların?
Güçleri zayıf birkaç esnafa mı yetiyor?
BEN “İSYAN” EDİYORUM!
Yaza yaza dilimde tüy bitmedi ama “bıktım” artık!
Bu ne yahu?
İnsan bu kadar mı “pasif” olur elinde “yetki” var iken?
Yok mu o mülklerin sahipleri?
Bulun anlaşın ve bir an önce şu pislikleri el birliğiyle kaldırın!
LÜTFEN
“Konu: Kaleiçi” olunca; Büyükşehir, Muratpaşa ve hatta diğer Belediyeler el birliği yapsınlar.
Destek versinler birbirlerine!
Ayrı düşmesinler!
Ramazan ayında onbinleri ağırlayan Belediye Başkanlarımız; maalesef bir kendi kendilerini ağırlama yamadılar!
Büyükşehir Belediyesi’nin çıkardığı yayına bakıyorum; baştan sona kadar sadece bir Büyükşehir Belediyesi var!
Neden onların yaptıklarından söz edilmiyor ki?
Muratpaşa Belediye’miz de aynı!
Hep “ben”; hep “ben”!
Halk, vatandaş “ben” li belediye değil; “biz” li belediyeler görmek istiyorlar!
Lütfen
“SEVELİM SEVİLELİM”
Ki; Kaleiçi ve Antalya şehrimiz yaşasın!