Atatürk Evi ve Müzesi karşısında tramvayın gelmesini bekliyorum. Bir grup kızlı oğlanlı genç hemen yanımda durdular.
…
Nereye gidelim?
Kaleiçi’ne gidelim mi?
İçlerinden birisi (kız):
Hayır! Orası ayyaş dolu!
…
İster inanın ister inanmayın ben bu konuşmalara istemeyerek şahit oldum ve çok çok üzüldüm.
“Keşke duymasaydım” dedim.
Onlara da;
“Neden böyle düşünüyorsunuz?” diye sormak geldi içimden soramadım.
…
“Hanım kız doğru söylemiş. Ticaret bitti. Bu iyi bir şey değil. Gün geçtikçe alış veriş yapanlar da azalıyor. Hatta kalmadı! Akşamdan sonra buralar öylesine doluyor. Bağırtı-çağırtı, yüksek sesli müzik. Pansiyoncu ne yapsın? Hiç müşteri kalır mı böyle bir ortamda?
Burası Kaleiçi. Böyle olmamalı. Eskiden böyle değildi. Her yerde bir ticarethane vardı. Huzur vardı!” diyor yolumun üstünde sohbet ettiğimiz bir esnaf arkadaş!
…
TURİZM BAKANLIĞI VAR MI?
Turizm aleyhine oluşan her olayda ilk darbeyi nedense hep ANTALYA yiyor!
Ruslara çatılıyor; hoop Antalya’nın sattığı ürünlere ambargo geliyor!
Almanya, Hollanda ve Fransa’ya kafa tutuluyor; azarlanıyor o ülke liderleri!
Hoop! Fatura turizmin merkezi Antalya’ya kesiliyor.
Ülkeler kendilerince “tavır” takınıyorlar; turistlerini İspanya, İtalya ve Yunanistan’a yönlendiriveriyorlar.
Kabak Antalya’da turizmden ekmek yiyenlerin başına patlıyor!
HIZLA, GELEN TURİST SAYISI DÜŞÜYOR
Hiç Bakan yok!
Sanki turizm gelirlerinde vergi rekorları kıran, ülkeye döviz kazandıran ANTALYA; bir şekilde sanki cezalandırılıyor gibi oluyor!
Ankara ve milletvekilleri ve partileri aylardır kısır bir çekişmenin içine girdiler; Türkiye ve Antalya’yı ateş sardı; TURİST GELMİYOR. OTELLER KAPANIYOR. TİCARETHANELER KAPANIYOR. YEREL BASIN BAS BAS BAĞIRIYOR; KENTİN SESİ OLUYOR, ESNAFIN SESİ OLUYOR.
Ama duyan yok, gören de yok!
Bakan geldi, Bakan gitti! O kadar!
Çözümü “diplomatik” olarak çözen bir babayiğit Bakan yok! Bakan bakmayınca; Bakanlık da bakmıyor!
TBMM bizim meclisimiz. Halkın seçtiği milletvekillerinin görev yeridir orası. Yerel ve ulusal sorunlara çözümler üretmek onların görevleri arasındadır.
Bir yerde “yangın” çıksa ve oranın “itfaiye” ekibi o yangına gitmezse olur mu hiç?
Olmaz tabii!
Milletvekillerimiz de bu bilinçle hareket etmeli ve “turist kaçıran” bu yangını derhal söndürmelidirler.
Turizm, her bölgede birçok ailenin tek geçim kaynağı olmuştur. Çünkü “turizm” bir “cazibe merkezi” olmuştur Anadolu insanına.
DOLAR VE ALTIN
Bir bakıyorsunuz yükseliyor, yükseliyor ve duruveriyor!
Turizmcinin, işçinin, memurun, köylünün emekler vererek zar zor kazanacağı parayı; onlar oturduğu yerden “hoop” kazanıveriyorlar!
ÜRETİM VE TURİZM
Ülkemizi ona buna muhtaç etmeyecek en “ideal politika” bence bu ikisidir.
TBMM çalışsın.
Mühim olan her “Bakanlık” kendi görevini yerine getirmek için biraz çaba sarf etsin yeter!
O zaman “barış” olur, ülke “huzurlu” olur!
İşte ben buna inanıyorum.
BAKANLAR BAKANLIK YAPSIN!
::::::::::::::::::::::::::::::::::
HAVANDA SU DÖVÜYORUM!
Her gün yazmıyorum. Haftada bir gün yazıyorum. Ve Kaleiçi sorunlarını; iyisiyle kötüsüyle sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
İstiyorum ki; “temiz bir Antalya ve güzel bir Kaleiçi” olsun.
Girin HÜRSES Gazetesi internet sayfama; okuyun!
Bir tane yanlış, bir tane yalan veya iftira veya hakaret içeren bir cümle gösterin!
Sadece ve sadece; orada yıllarca yaşayan ve Kaleiçi’ni sizler kadar çok seven birisiyim.
Gözlemlerim ve özlemlerimle; daha güzel bir Kaleiçi çabasındayım.
Ama görüyorum ki; “Havan da su dövüyorum” sözü gibi; yazıyorum, yazıyorum ve yine yazıyorum ve bakıyorum ki; yazılı sözlerimi, mesajlarımı kimse önemsememiş!
Mesela;
Anet’in giriş çıkışlardaki kulübeleri pislik içinde. İğrenç!
Öylece duruyor!
Ben ne yapayım?
Bir daha mı yazayım? Bir daha mı fotoğrafını çekip basayım bilmiyorum?
“KALEİÇİ SEVDALISI” olmak işte böyle bir şey olsa gerek!