ÜÇ BELEDİYE BAŞKANI ÜÇ TAVIR
Cumhuriyet Bayramında neredeydin…
“Mustafa Akaydın’ın” Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde başlatılan ve daha sonra 2014’ten itibaren Muratpaşa Belediyesi’nce bu misyon üstlenilerek sürdürülen ulusal bayram kutlamaları-fener alayının fotoğrafları tarihi birer belgedir.
Bu anlamda yarın bu fotoğraflara bakanlar “Konyaaltı’nın Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i göremeyeceklerdir.”
Terör baskısının yarattığı korku ikliminde evlerinden çıkmamaları telkin edilirken bile, yağmur, sıcak, soğuk, sağlık durumunu bahane etmeden Türk Bayrağı’nın, Atatürk posterinin bir ucundan tutup diğer eliyle de Antalya’yı aydınlattığı feneri taşıyan yurttaşların olduğu yerde “kimlerin olduğundan çok, kimlerin olmadığıdır aslolan.”
İdris Özyol, yazdığı yazıda haklı olarak “ Kimse başarılı belediyecilik hizmetlerinden, partililiğinden filan bahsetmiyor. Parayı bastırıp Büyükşehir adayı olacağını ortaya atıyor her ağzını açan” diyor Muhittin Böcek için yapılan tartışmalara…
Hadi parayla alınan adaylık meselesi bir yana, başarılı olup olmadığı belli olmayan belediyeciliği de bir yana; şu partililik meselesine bir bakalım.
Muratpaşa Belediyesi’nin “Cumhuriyet İçin Antalya Elele Platformu” ile birlikte düzenlediği ve genciyle yaşlısıyla, Cumhuriyet için on binlerce insan Cumhuriyet Meydanı’na toplanırken geri geri kaçmak mı partililik?
Hem başlatılan bir geleneğe sahip çıkmayacaksın, hem de geleneğe, misyona sahip çıkanları, tüm mevcudiyetiyle bu misyona destek veren sayısı yüzün üstündeki sivil toplum örgütünü ve yurttaşları hiçe sayacaksın.
Bu mu partililik ahlakı?
Yeri geldiğinde sevdiğini anlata anlata bitiremediğin Atatürk’ün, “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’e sahip çıkmak için neredeyse kendi sınırlarında başlayan fener alayına CHP Genel Başkan Yardımcısı, başka bir program için Antalya’da bulunan Barolar Birliği Başkanı ve on binlerce Antalyalı heyecanla koşa koşa gelirken, çeşitli bahaneler üreterek katılmamak mı partililik?
“Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Menderes Türel” dahi, olası tepkileri göze alarak Cumhuriyet Meydanı’na gelip, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı ile beraber on binlerce CHP’li yurttaşa Türk Bayrağı sallarken gelmemek bir yana üstelik bir de fener alayında fotoğraf çektirip, çaktırmadan sıvışan gözcüler göndermek mi partililik?
Böylesine bir şölene çağrılmadan koşa koşa gelmek her CHP’li için bir yurttaşlık görevi olduğu halde “Ümit Uysal’ın” bizzat arayarak davet etmesine rağmen, bu şölene, bu en büyük halk kongresine böylesine zor zamanlarda katılmamak mı partililik ahlakı?
Kemer Belediye Başkanı “Mustafa Gül’ün” dediği gibi, “CHP’li değil, Cumhuriyet Halk Partili olmak” cumhuriyete ve değerlerine sahip olmak demektir.
Bu kentin en büyük yönetici koltuğuna aday dahi olmak için “sözde değil, özde cumhuriyetçi olmak” gerekir…
****
İması bile yeterli
Başkan Türel’in istifa edeceği söylentisi; yıllarını AK Parti’ye vermiş, Akaydın döneminde Mecliste tek başına muhalefet yürütmüş Murtaza Tamyürek’in EKDAĞ’dan istifası ile sonuçlandı.
İddiaya göre Tamyürek, Türel’in istifasının istenmesi için Ankara’ya çağrıldığını sağda-solda söylediği için Türel’de onun istifasını istemiş.
Tamyürek’e sordum, “böyle bir konuşma yaptın mı?” diye…
“Asla, Ben o gün Antalya dışındaydım ama bunu konuştuğumu iddia edem bürokratlar Antalya’daydılar. Türel bu insanlara nasıl inandı, anlayamadım.” dedi.
Murtaza Tamyürek’i 25 yıldır tanırım.
Esprili, güler yüzlü, dobra konuşan bir yanı vardır.
Bugüne dek yalan söylediğine tanık olmadım.
Bu olayda da doğru söylediğine inanıyorum…
Gelelim şu istifa meselesinin diğer yanına.
Türel, Ankara’da bir gazetecinin sorusu üzerine “ortada dolanan hiçbir iddia doğru değil. Bırakın istifa etmemin istenmesini filan. İmasını yapsa dahi Sayın Genel Başkanım, bir saniye dahi düşünmem ve istifa ederim. Çünkü beni halkın hizmeti için halkın tercihine sunan Sayın Cumhurbaşkanımdır. Dolayısıyla geri de almak istemesi gayet doğaldır” diyor.
Bu sözler demokrasiye inanan birinin değil, tek adama biat eden birinin sözleridir.
Evet, kendisini Genel Başkanı aday göstermiştir ama adaylıktan sonraki süreçte “araya sandık” girmiştir.
Genel Başkanının görevi ve yetkisi onu sandığa gönderene kadardır.
Sandıktan çıktıktan sonra Türel’in görevde kalması ya da ayrılması “ya kendi iradesine ya da onu sandıktan çıkaran halka aittir.”
Kendi iradesini Genel Başkanına kiralamadıktan sonra Türel’i görevden ayırmak sadece ve sadece Antalya halkının iradesine aittir.
O da ancak sandık yeniden kurulduğunda olur.
Çünkü demokrasinin işleyişi böyledir.
Bunun böyle olduğunu Türel’in Genel Başkanı da iyi bilir.
Nitekim Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken benzer bir konuda sorulan soruya aynen şu cevabı vermiştir.
“Partim dâhil hiç kimse bana baskı yapamaz. Partimle (Genel Başkanımla) bazı konuları istişare yaparız, o kadar. (Partim) Hiçbir zaman yetkilerime karışamaz. Karışırlarsa RESTİ ÇEKERİM…”
Erdoğan’ın o günkü tavrı doğrudur, çünkü iradesine sahip çıktığını beyan etmektedir.
Türel’in de “ima etse bile hemen istifa ederim” demek yerine, halkının iradesine sahip çıktığını belirten Genel Başkanının bu tavrını göstermesini beklerdim.
******
Tütüncü bunları cevaplandırmalı…
Özelleştirmenin erdemleri(!) sayesinde sıkıntılı ve sorunlu hale getirilen, 480 dönümlük araziye sahip Dokuma alanı sonunda Kepez Belediye Meclisi’nin, Turkmall firmasına 38 milyon TL ödenmesi kabul edilerek, yeninden Dokuma A.Ş ye devri sağlanacak duruma getirildi.
Dokuma Fabrikası ve sahip olduğu alan Özelleştirme İdaresi tarafından, yüzde 99,8 i Kepez Belediyesi’nin olan Dokuma A.Ş.’ ye devredildi.
Dönemin Belediye Başkanı Erdal Öner tarafından bu alanın yarısı “ticari alana” çevrilerek “ihalesiz” şekilde TurkMall isimli firmaya verildi.
Sonrasında yaşanan hukuk süreçleri sonunda ihalesiz verilmesi nedeni ile yapılan anlaşma feshedildi.
Ama firma, belediyeye verdiği parayla beraber toplam 423 milyon liralık dava açtı.
Bu konuda iki tane önemli soru var.
Birincisi, Gazetemiz yazarı “Abdullah Yalçın,” bu konuyu sorgulamış ve demiş ki; “Ne oldu da TurkMall firması 432 milyon liralık davasından vazgeçerek, bu rakamın yüzde 10 bile olmayan 38 milyon TL ye ikna oldu ve Dokuma’dan çekilmeyi kabul etti?”
İkincisi ise; bu konuda bir başka sorgulamayı yapan CHP Büyükşehir Meclis üyesi “Reşat Oktay’ın,” sosyal medya paylaşımı…
Diyor ki Oktay; “Tam 12 yıl Dokuma A.Ş kimleri beslemiş? Çalışmayan ve her hangi bir ticari faaliyeti bulunmayan DOKUMA AŞ.’nin yönetim kurullarında kimler görev almış? Bunlar 12 yıl boyunca huzur hakkı ücreti olarak kaç TL aldılar. Bunlar arasında AKP yöneticiliği ve mebusluk yapanlar olmuş mu? Bunlar için Kepez Belediyesi’nin kasasından 10 milyon TL DOKUMA AŞ.’ye kaynak aktarılmış mı? Kısaca birilerinin DOKUMA AŞ.’den tam 12 yıl boyunca nemalanmalarının bedeli Kepez halkına ödettirilmiş olmuyor mu?”
Tütüncü, Dokuma olayındaki başarısını gölgelettirmek istemiyorsa Antalya kamuoyuna bu soruların cevaplarını açıklamalı.
****
EXPO kulesi neyin kültürü…
EXPO 2016 her yanıyla dökülen ve Türkiye’nin uluslar arası alanda çuvalladığı bir organizasyon olarak tarihe geçti.
Zaman içerisinde çıkarılan Kanunu, harcanan paralarının nerelere gittiği, dünya ligindeki ülkelerin neden katılmadığı elbette sorgulanacak.
Biz şimdi bu alana dikilen kuleyle yetinelim.
Taca İnşaat tarafından kaç paraya ve hangi uzmanların incelemesinden geçtikten sonra dikildiğini bilemediğimiz EXPO Kulesi, Engineering News-Record adlı bir dergi tarafından “Dünyanın en iyi kültürel yapısı” seçilmiş…
Körler, sağırlar birbirini ağırlar hesabı verilen bir ödül…
Hani bizde de bazı dergiler P&R yapmak için bazı yöneticilere ödül verirler ya işte öyle bir şey…
Üstelik bu dergi “kültür yapısı” hakkında hangi yeterliliğe sahiptir, belli değil.
Türk ve Anadolu Kültürü hakkında neler biliyorlar bunu da kimseler bilmiyor.
Bu yazım, bu ödülü verenlere ulaşır mı, ulaşmaz mı bilmiyorum ama ulaşacağını düşünerek bazı soruları soralım.
EXPO Kulesi, Dünya’nın en iyi kültür yapısı olmasını hangi özellikleriyle almış?
Bu kule, hangi tarihi mirasın yansımalarını ortaya koyuyor?
Artuklu mu, Mengücek mi, Selçuklu mu, Osmanlı mı Hitit mi, Likya ya da Panfilya mı hangi kültürden gelme?
Böylesine uyduruk ödüllerle EXPO 2016 organizasyonunu aklama çabalarınız bu halkı sadece güldürüyor…