Böcek hülle mi yapıyor…
Konyaaltı’nda imar meselesi başından beri başlı başına bir dert.
Gün geçmiyor ki basına yansıyan yansımayan bir sürü imar sıkıntıları anlatılmasın.
İşte bunlardan bir tanesini de AK Parti Konyaaltı İlçe Teşkilatı gündeme taşıdı ve Böcek hakkında suç duyurusunda bulundular.
Konyaaltı Sahili’ndeki “Oriza Park Sitesi’nin” önünde kalan 1014 metrekarelik alan imar planı yapıldığında 18. madde uygulaması ile oluşmuş ve park alanı ilan edilmiş, çok malikli bir alan.
Belediyenin iddiasına göre; malikler haklarını “parkın korunması ve kontrolünün Oriza Park Sitesi yönetimi tarafından yapılması şartı ile belediyeye hibe etmişler.”
Site yönetimi de bu park alanını kendi yeşil alanına dâhil etmiş, etrafını duvarla çevirerek bu alanı adeta kendi alanı olarak kullanmaya başlamış.
Şimdi Konyaaltı Belediyesi tarafından cevaplandırılması gereken sorular şunlardır.
Belediye, ‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak tescilli olan bu park alanının “korunması, bakımı ve onarımını” neden site yönetimine devreden ve “ilgili kanuna aykırı bir şartı“ kabul etmişlerdir?
Yasaya göre, Korunması Gerekli Taşımazlar; ya müze ve Kültür Müdürlüğü tarafından ya da Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü yani “kamu yönetimi” tarafından korunması, bakımı ve onarımı yapılır. Çünkü bu konu uzmanlığı gerektirir. “Site Yönetimi bu konuda uzmanlardan mı oluşuyor?”
Bu alan aynı zamanda “park alanı” olduğundan dolayı, tüm hizmetlerinin belediye tarafından yapılması ve belediyenin düzenlemesi ile herkesin faydalanacağı bir alan halinde olması yasal bir yükümlülük ve zorunluluk değil midir?
Bu park alanının malikleri aynı zamanda Oriza Park Sitesi’nin de sahipleri midir? Bu kişiler, “Sitelerinin yeşil alanlarını genişletmek” için belediyeye yaptıkları hibeyi bu amaçla şartlı olarak yapmış olabilirler mi? Eğer amaçları buysa yapılan işlemler kanunu arkadan dolanarak bir anlamda hülle yapmak değil midir?
Korunması gerekli bu Taşınmaz Kültür Varlığı’nın korunması, bakımı ve onarımı için “Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu” şimdiye dek neler yapmış, hangi işlemleri gerçekleştirmişlerdir?
****
Yazık Antalya’nın parasına…
Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı toplantısında “Lara Birliğe ait olan 300 dönümlük alanda ve sahilinde Kruvaziyer ve Yat Limanı Projesi’nin yapılmasına” karar verildi.
Türel’in, “hayallerim” dediği projelerinden birisi olan bu proje “anlamsız, gereksiz ve israf” temelinde olan bir projedir.
Birincisi, mevcut Büyük Liman aynı zamanda kruvaziyer gemilerinin yanaştığı bir limandır.
Ve son 15 yıl içerisinde gelen kurvaziyerlerin toplamı, limanın yüzde 30’u kadar doluluk sağlamıştır.
Yani daha geride ihtiyaca cevap verecek yüzde 70’lik bir atıl kısmı varken, yeni kruvaziyer limanı hangi ihtiyaca cevap verecektir?
İkincisi ise; Antalya, Dünya kruvaziyer sistemi içinde gidilecek liman olarak kabul görmeyen ve yol haritasında yer almayan bir kenttir.
Böyle bir projenin yapılması Antalya turizmine ivme falan kazandırmayacaktır.
Ancak birilerinin banka hesaplarına ivme kazandıracağı çok açıktır.
Antalya’nın parasına yazık ediliyor.
Buraya harcanacak birkaç milyar dolarla kentin kördüğüm olmuş trafiğine çareler aransa, alternatif yollar açılsa ve insanlar biraz nefes alsa daha iyi olmaz mı?
***
Kemer, Gül kokacak…
Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül’ün, MHP’den ayrıldıktan sonra CHP’ye geçmesi 9 aylık bir süreç sonunda mümkün oldu.
Başkan Gül’ün CHP’ye geçmesini engellemeye çalışanlar şimdilerde Kemer CHP İlçe Örgütü’nde sorunlar yaratarak sıkıntılarını sürdürüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde delege seçimleri gerekçe gösterilerek ilçe yönetiminden 12 kişinin istifası sağlandı.
Sonrasında istifalar geriye alındı ve olay duruldu ama kaos yaratma çabaları hala sürüyor.
Bunun üzerine Başkan Gül, geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması yayınladı ve “Kemer’de partiden ayrılmış birisi ile beraber 3 kişi CHP’nin düzenini bozmaya çalışıyor. Bir de buna destek olan Antalya’daki ağabeyleri var” dedi.
Eh, bir başkan bunları söylüyorsa bize de bunların kimler olduğunu araştırmak düşer dedik ve araştırdık.
Yaptığım görüşmelerde Başkan Gül’ün kastettiği kişilerin partiden istifa eden “Necati Topaloğlu” olduğunu, CHP eski İlçe Başkanı “Umut Güneş’in” de onunla beraber hareket ettiğini ifade ettiler.
12 kişinin istifa dilekçesinin toplanıp CHP Antalya İl Örgütü’ne gönderilmesinde çiçekçilik yapan “Hasan Ali Acar’ın” aktif çalıştığını iddia ettiler.
Kemer’deki bu ekibin Antalya’da kimler tarafından desteklendiğini sorup, soruşturdum ve olayı yakından takip eden partililer “Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in” bu desteği sağladığını söylediler.
2019 seçimleri gibi hayati derecede önem taşıyan seçim öncesi Kemer İlçe Örgütü’nü ve Belediye Başkanı Gül’ü kişisel hesaplar üzerinden yıpratmaya çalışmanın çok doğru olmadığını düşünüyorum.
***
İradeniz nerede…
Bir sabah kalktı ve dedi ki;
“Şu TEOG olayını istemiyorum…”
Aldı mı malum siyasileri ve iradesiz bürokratları bir telaş…
Aman, Reis TEOG’u istemiyormuş, hemen yerine bir alternatif bulun…
Çünkü Reis, TEOG gibi abuk bir sistemin, “eğitimi imam-hatipleştirme konusunda yeterli bulmadığı için kaldırılmasını ve yerine imam-hatipleştirmeyi hızlandıracak başka bir yöntemin getirilmesini” istiyor.
Lakin işin bir başka boyutu ise daha vahim:
Hiç kimse sormuyor;
Neden istemiyorsun, neresi sakıncalı, eğitim uzmanlarına konuyu incelettin mi, Milli Eğitim Bakanlığındaki eğitimcilerle görüştün mü?
Peki, bu ülkenin üniversiteleri, eğitim fakülteleri, eğitim örgütleri, kanaat önderleri, titrinde profesör yazan bilim insanları neredeler?
Ya bu örnekte olduğu gibi Reis bir sabah kalkar; “Seküler yaşayışta neymiş, bugünden itibaren herkesin Cuma Namazı’na gitmesini istiyorum” derse ne yapacaksınız?
Çok yazık! Koskoca ülke iradesini bir kişiye teslim etmiş, yerlerde sürünüyoruz.
Kişilik, muhakeme, ortak akıl ve demokratik irade hak getire…