Turizmin akil insanlarından olan Sayın Yusuf Hacısüleymanoğlu ile Salı sohbetlerinde birlikteydik.
Sohbette neler söylediklerini gazetemizin dünkü manşetinde okumuşsunuzdur..
Ancak ben bu sohbet sırasında Sayın Hacısüleymanoğlu’nun söylediği bir söze dikkat çekmek istiyorum.
2017 yılı turizm açısından nasıl geçti, sorusuna şunları söyledi:
“Sayısal olarak 2015 yılını yakalayıp hatta geçtik. Ancak bu sayıda turistten beklenen gelir sağlanamadı”
Bakın Sayın Hacısüleymanoğlu’nun ifade ettiği bu gerçeği bir Alman Araştırma şirketi nasıl saptamış.
*****
Statista araştırma şirketinin turizm amaçlı olarak otel ücretleri, yeme-içme, taksi ve eğlence yerlerinde günlük harcanan para miktarına göre hazırladığı listeden derlediği bilgilere göre, turistler için dünyanın en pahalı şehri, günlük 370 Euro ile New York.
Avrupa’da ise 360 Euro ile Kopenhag, Amsterdam ve Venedik ilk sırada yer alıyor.
“Antalya ise bir turistin 79 Euro günlük harcaması ile 99. sırada yer bulmuş kendine.”
Yani bir turist Amsterdam’da ya da Venedik’te 10 günlük bir tatil için 3600 Euro harcarken Antalya’da 790 Euro ile 10 gün tatil yapabiliyor.
*****
Söz konusu Amsterdam’a, Venedik’e gitmişliğimiz vardır.
Oralarda ne kaldığımız otellerin, ne yemek yediğimiz restoranların, ne gittiğimiz eğlence yerlerinin Antalya’dakilerden bir üstünlüğü yoktur.
Hatta oralarda hizmet ve tüketilen malzemeler kalite olarak Antalya’dakilerden daha da aşağılarda.
Keza oraların kültürel zenginlikleri, tarihi mekânların çokluğu, cazibe merkezlerinin çekiciliği, denizin/kumun/güneşin kalitesi Antalya ile yarışacak düzeyde bile değil.
Antalya ile bu kentlerin karşılaştırılması yapıldığında “Antalya’nın farkındalıkları bu kentlerden bin kat daha fazla” olduğu halde turizmde istenilen niteliğe ve beklenen gelir düzeyine bir türlü ulaşılamamaktadır.
Şu soruyu hep birlikte kendimize sormamız gerekli:
“Neden bir turist 3600 Euro harcayarak bu kentlere giderken biz aynı hizmetleri daha fazlasıyla ve daha kalitelisiyle sunduğumuz halde ancak 790 Euro’ya getirtebiliyoruz”
*****
Bence bu sorunun cevabını aramak gerekir.
Bir yerlerde bir takım yanlışlıklar var ama ne?
Milyarlarca dolar harcanarak hazırlanmış tesislerimiz var…
Dünyadaki en zengin arkeolojiye ve tarihi mirasa sahibiz…
Sarf malzemeleri bakımından dünyanın en ucuz malzemelerini üretiyor, tüketime sunuyoruz…
Parlak bir güneşimiz, pırıl pırıl bir denizimiz, inci tanesi gibi kumsallarımız var…
Hizmet sunan en iyi yetişmiş turizm personelimiz var…
Kısacası un var, helva var, tuz var, şeker var, yağ var ama bir türlü istenilen kıvamda ve tatta helvayı yapamıyoruz…
Neden?...
Yanlışı arayıp bulmak gerek.
Bence bunun için yerli ve yabancı turizm uzmanlarından oluşan bir ekiple acilen “Turizm Çalıştayı” düzenleyip bu yanlışlıklar nerede diye araştırma zamanı gelmiştir ve hatta geçmektedir…