Bir seçim daha geçirdik.
Ülkemize, halkımıza hayırlı olsun.
İlerde tarihçiler bu seçim için “yaşanmış en ilginç sonuçları olan seçim” diye yazacaklardır, diye düşünüyorum.
Nedir sonuçlar, diyecek olursak;
1- 16 yıl ülkeyi yöneten Erdoğan ve AK Parti, bütün yoğunluklarına, kadrolarının yıpranmasına, son derece başarısız bir kampanya yürütmelerine rağmen ilk turda cumhurbaşkanlığını alıyor, Mecliste de çoğunluğu sağlıyorlarsa “bu ülkenin muhalefeti sorunlu” demektir.
2- Parlamenter demokrasiye dönüşün bir süre daha unutulması gerekecek.
Çünkü bu seçimle artık fiilen Başkanlık Sistemi onaylanmış demektir.
3- CHP ve Kılıçdaroğlu bütün oyun kuruculuklarına rağmen başarılı olamamışlardır. Demek ki, izlenen siyasetlerde bir sorun var demektir.
Önceleri MHP ile şimdi de İYİ Parti ve Saadet’le birlikte yürüttükleri “muhalefet stratejisi” halkın nezdinde tutmadığı artık belli olmuştur.
Bu saatten sonra CHP, sağdan ve sağ siyasetlerden hızla uzaklaşmalı ve sol siyaset ve kadrolara yönelecek adımları atmalı.
(Bu konuyla ilgili detaylı bir yazıyı ilerde kaleme alacağım)
4- İYİ Parti ve Akşener’in, “sağın liderliğine” çok yakın olmadıkları, sağ seçmen tarafından yeterli desteği alamadıkları anlaşılmıştır.
İYİ Parti’nin, MHP ve AK Parti’deki merkez sağ seçmenden oy alacağı hesap edilmişti.
Ancak AK Parti ve içinden kopup geldikleri MHP, 1 Kasım seçiminde aldıkları oyu aynen koruduklarına göre, aldıkları yüzde 10 oyun nereden geldiği de ayrı bir araştırma konusudur.
Bu partinin iller bazında aldığı oylara bakıldığında “Antalya’da aldıkları sonuç büyük başarıdır.”
5- Saadet Partisi, bilge ve sempatik Karamollaoğlu’na rağmen AK Parti’den bir dal bile koparamamıştır.
AK Parti içindeki Millî Görüş kadroları ve seçmenleri yine AK Parti içinde kalmıştır.
6- CHP’deki yüzde 3’lük oy kaybı zaten beklenen bir kayıptı.
Bu oyların az bir kısmının İYİ Parti’ye, büyük bir kısmının da HDP’ye gideceği hesap ediliyordu. Bu nedenle CHP, oylarını korumuş ama “artıramamıştır.”
7- Bu seçimin en ilgi çekici sonucu MHP’nin aldığı oylardır.
Meral Akşener’le beraber kadrolarının büyük kısmını, ülkücü hareketin önemli isimlerini kaybetmesi sonrasında ancak yüzde 5’lerde bir oy alacağı hemen herkes tarafından dillendirilmesine rağmen, tüm siyaset bilimcilerini şaşırtan bir sonuçla 1 Kasım oylarını korumuş, yine yüzde 11 gibi bir oranı yakalamıştır.
Oysa partiler arası ittifak meselesini gündeme getirdiğinde herkes “barajı altında kalma korkusundan” diye yorum yapmıştı.
Bu seçimde ilk bakışta görünen sonuçlar ve sorgulanması gereken noktaları şimdilik bu kadarla sınırlayalım.
Şunu unutmamak gerek:
Demokrasilerde halkın iradesine saygılı olmak ve kabul etmek demokrasinin bir gereğidir.
Seçim başarısından dolayı Erdoğan’a ve AK Parti’ye verilen bu yeni yetkinin nasıl kullanılacağının da bundan böyle takipçisi olmaya devam edeceğiz.