Süper Lig’de son haftaların en formda takımlarından birisi olan Antalyaspor, alt sıralardan kurtulmak isteyen Akhisar’a konuk oldu. Alanyaspor’un, Adanaspor’u mağlup etmesi, Kayserispor’un deplasmanda Rize’yi yenmesi, Akhisar karşılaşması öncesi, Antalyaspor’un işini biraz daha zorlaştırdı.
Çünkü Akhisar Belediyespor için, Antalyaspor maçı adeta final niteliğine büründü.
Kaybederse aşağı inecek, kazanırsa düşme hattındaki takımlarla puan farkını açıp, rahatlayacaktı.
Tam da böyle oldu.
Kazanmayı daha çok isteyen ve daha fazla konsantre olan ev sahibi takım, sahadan 3-0 gibi net bir skorla ayrılarak, kendi adına rahat bir nefes aldı.
Bizim açımızdan ise Cumartesi günü akşam oynanan Konyaspor-Trabzonspor karşılaşmasının berabere bitmesi, aldığımız mağlubiyetin bir nebze de olsa telafisi niteliğinde oldu.
Bu tarz mağlubiyetler bazen takımlara iyi gelir.
Akhisar mağlubiyeti de, bize iyi gelecektir diye düşünüyorum.
Özellikle savunma anlamında, alışık olmadığımız bir Antalyaspor vardı sahada.
Oyunsal anlamda, kötü bir gün olduğunu kabul ediyoruz.
Bu tarz oyunlar ve mağlubiyetler elbette futbolun doğasında var.
Ancak, karşılaşma 3-0 olduktan sonra, sarı kart cezası sınırındaki Samuel Eto’o’yu hala oyunda tutmanın mantığını açıkçası ben anlayamıyorum.
Hadi Rıza hocanın aklına gelmemiş olabilir, yardımcılarının da mı aklına gelmedi Eto’o’yu oyundan almak…
Önümüzdeki hafta, Avrupa hedefindeki en önemli maçlarımızdan birisine çıkacağız.
Ve Galatasaray karşılaşmasında Eto’o gibi bir futbolcudan yararlanamayacağız.
Eğer hedefimiz Avrupa’ysa, Galatasaray maçı son derece önem taşıyor.
Çünkü Galatasaray rakibimiz gibi görünüyor.
O zaman Rıza hoca, Eto’o’unun kart görme riskini göz önüne bulundurup, Eto’o’yu 3-0’dan sonra oyundan almalıydı.
Ancak hedefimiz Avrupa değil de, ilk 10’sa, o zaman zaten çok fazla söylenecek bir şey yok…