ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği günün hemen ertesinde atmaya başladığı imzalarla dünyanın gündemine oturdu. Seçim öncesinde söylediklerini bir bir hayata geçirmeye başlayan Trump’ın en çok tepki çeken kararı, 7 ülke vatandaşlarının ABD’ye girişini bir süre yasaklaması oldu. Yasaklı ülkeler; tahminlerin aksine, İran, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Sudan ve Somali. Tahminlerin aksine diyorum; çünkü bu ülkelerin hiç birinin vatandaşı, ABD topraklarında bir terör eylemine kalkışmamış. Oysa 11 Eylül saldırılarını düzenlediği iddia edilen 19 teröristin 18’i Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan ve Mısır’dan. Öyleyse neden bu ülkeler listede değil de; ABD uçaklarının aralıksız bombalayıp yaşanmaz hale getirdiği 6 ülke listede?
* * * * *
ABD’nin başta silah sanayi olmak üzere çok uluslu firmaların kuklası olduğunu ve onlar tarafından yönetildiğini, dünyanın bu şirketlerin çıkarlarına uygun biçimde yapboz tahtasına çevrildiğini bilmeyen yok. Sadece Trump değil, bundan önceki tüm başkanlar, bu şirketlerin çıkarlarına uygun davrandı; davranmayanın da, deyim yerindeyse “haddi bildirildi”. Trump’ı, diğer başkanlardan daha ‘şahin’ yapan ise, daha önce şirket değil de ülke yönetiyormuş gibi yapan başkanların aksine, ülkeyi açıkça bir şirket gibi yönetmekten kaçınmaması.
Kabinesine bakın… Bakanların neredeyse hepsi, en az kendisi kadar zengin. Hesaplara göre, Trump kabinesinin toplam ‘değeri’, 5.6 milyar dolar.
Çoğunun yönetim deneyimi yok. Dışişleri Bakanlığı’na atanan Rex Tillerson, Teksas’lı bir işadamı. Yağmur ormanlarını yağmalaması ve doğayı tahrip etmesiyle ünlü uluslararası enerji tekeli Exxon Mobil şirketinin başkanı. Ne diplomatlık deneyimi var, ne de idarecilik…
Trump’ın eski ortağı Hazine Bakanı… 2009-2015 arasında sahip olduğu OneWest Bankası’nın konut kredilerinde usulsüzlük yapmasıyla tanınıyor. Göreve geldiğinde yaptığı açıklama, durumun vehametini ortaya koyuyor: “Ekonominin düzeltilmesi için ne yapılması gerektiğini biliyorum”.
Savunma Bakanı, General Dynamics şirketi yönetim kurulu üyesi emekli bir general. Asker mi, işadamı mı tartışılır. Emekli bir asker olan ve enerji şirketleriyle yakın ilişkisi bilinen İçişleri Bakanı’nın da…
Ticaret Bakanı’nın şirketleri saymakla bitmez.
Çalışma Bakanı da bir patron. Hem de en işçi düşmanı olanlarından…
Şehircilik Bakanı, birçok şirkette yöneticilik yapmakta olan bir beyin cerrahı.
Enerji Bakanı, komik bir adam. Petrol kenti Teksas’ın valisiydi. Aynı zamanda petrol şirketlerinde yönetici. Fosil yakıtların yürekten destekçisi, açık bir çevre düşmanı. Adaylığı sırasında, “Enerji Bakanlığı'nın gereksiz olduğunu ve Başkan olması halinde bu bakanlığı ortadan kaldıracağı” propagandası yapmış.
Eğitim Bakanı, çooook zengin. Devlet okulları yerine özel okulları destekliyor.
* * * * *
Kabinenin niteliğinden, önümüzdeki süreçte ABD’nin nasıl ve kimler için yönetileceğini ve dünyanın bundan nasıl etkileneceğini anlamak mümkün. İşte, ABD’ye terörist ihraç ettiği bilinen ülkelerin ‘kara liste’de yer almamasının temel nedeni de bu. Diğer kabine üyelerini bilmiyorum, ancak Trump’ın şirketlerinin Suudi Arabibtan’da birçok iş yaptığı biliniyor. Mısır’da kayıtlı iki şirketi var. Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir golf merkezi, lüks bir konut projesi…
Hindistan, Pakistan ve hatta Türkiye’nin de listede yer alabilecek nitelikte olduğunu ileri sürenler var; ancak Trump’ın bu ülkelerde de faaliyetleri olduğunu hatırlayalım.
* * * * *
Trump sınırları bu ülkelere kapatınca; Kanada “buyursunlar gelsinler” şeklinde bir açıklama yaptı. Hemen ertesi günü, Quebec’te bir camiye silahlı saldırı düzenlendi ve 6 Müslüman, ibadet sırasında öldürüldü. Gerçekten Trump hayranı bir gencin işi mi; yoksa birilerinin tekerine çomak sokuldu da tepki mi veriyorlar bilinmez. Bilinen; ABD’nin bu akıllara zarar dış politikasının, dünya halklarını daha da kutuplaştırıp terörü ve savaşı zirveye taşıyacağı; dünyanın daha da yaşanmaz hale geleceği…