‘Vatan hainliği’ kavramının bu kadar ucuzladığı bir dönem daha görmedim bu ülkede. İktidarın hoşuna gitmeyen her cümle, ‘vatana ihanet’, cümleyi kuran da ‘vatan haini’ olarak damgalanıveriyor.
Örneğin; FETÖ hakkında yıllarca konuşup yazıp uyaranlar, o dönemde vatan hainiydi; FETÖ’yü savunanlar ‘vatansever’. Sonra “pardon, siz vatan haini değilmişsiniz, biz kandırılmışız” dediler.
Sadece FETÖ kandırmadı…
Esad tarafından kandırıldılar.
Açılım sürecinde kandırıldılar.
Barzani tarafından kandırıldılar.
Zarrab tarafından kandırıldılar…
Ve onlar habire kandırılırken, kandırılmayıp da uyarıda bulunanlara Meclis kürsüsünden hakaretler yağıyor, vatanseverlikleri sorgulanıyordu.
Onlar “yine kandırıldık” demeden önce ben ÖSO hakkındaki düşüncelerimi yazayım. ‘Vatan haini’ olarak damgalanmayı sorun etmiyorum; çünkü sayısız örnekte de görüldüğü gibi, ‘vatan sevgisi’ birkaç siyasinin vereceği karar değildir, o kararı tarih bizzat kendisi verir.
* * * * *
Türk hükümetinin tezi belli: “ABD ve İsrail, Suriye ve Irak’ta bir Kürt devleti kurmaya çalışıyor; bu bizim güvenliğimiz için risktir, onun için savaşıyoruz.”
Kime karşıyız? ABD’ye, İsrail’e, Kürt terör örgütlerine, Esad yönetimine…
Kiminle birlikte savaşıyoruz? “Suriye’nin Kuvayı Milliyesi”, pek bir milli ve yerli Özgür Suriye Ordusu’yla (ÖSO) birlikte…
* * * * *
Emperyalist güçlere karşı efsane bir kurtuluş savaşı veren Türklerin Kuvayı Milliyesine benzetilen ÖSO; kendi hükümetine karşı emperyalist güçlerin desteğiyle savaşıyor. Kurulduğu ilk günlerden bu yana üstelik. Hatırlayalım, ÖSO’nun kurucusu Riyad el Esad’ın 2011 yılında Batılı emperyalist güçlere nasıl yalvardığını: “Açıkça şunu söylemek istiyorum: NATO’nun belli hedeflere hava saldırıları düzenlemelerini istiyoruz. Geri kalanları ÖSO ile dikkatli ve ciddi bir şekilde koordine edilebilir.” “Gelin bizi bombalayın; bizim ülkemize karşı birlikte savaşalım” diyen yerli ve milli ÖSO’nun bu yakarışları, bu fırsatı çoktandır kollayan Batılı emperyalist güçler tarafından tabi ki karşılıksız bırakılmadı.
Kuvayı Milliye ÖSO…
Hani, “İsrail Suriye’ye saldırırsa, onlarla savaşmayız. Suriye hükümetini ele geçirmeleri durumunda İsrail’le iyi geçiniriz, onlarla hiçbir sorunumuz yok” diye açıklama yapan ÖSO…
Hani İsrail araçlarının tepesinde, ellerinde İsrail silahlarıyla ‘Müslüman kardeşler’ine karşı “Allahu ekber” nidalarıyla savaşan ve yaralanınca İsrail hastanelerinde tedavi edilen ÖSO militanları… Bunu sadece ben söylemiyorum; diğerlerini de boşverin, buyurun bir ÖSO komutanının söyledikleri: “5 kez İsrail’e gittim ve İsrailli subaylarla görüştüm. İsrail bize silah ve sıhhi yardım yapıyor; buna karşılık biz de Golan’daki İsrail sınırına hiç kimseyi yaklaştırmıyoruz.” Videosu yüklü, inanmayan izleyebilir. Yetmezse, bu konuda İnternette birçok haber, fotoğraf ve video var, buyurun okuyun, izleyin.
* * * * *
“Şefkat dolu” da dediler ÖSO için…
Yazarken bile tüylerim diken diken oluyor… Bir video izledim. 4-5 ÖSO militanı, silahsız genç bir adama soruyor: “Alevi misin, Sünni mi?” Genç adam Alevi olduğunu söylüyor ve ‘şefkatli’ ÖSO militanları, şarjörlerini adamın üzerine boşaltıp delik deşik ediyorlar.
Ne benim, ne de sizin unutmanız mümkün değil Ebu Sakkar ismini… Hani Suriye’de öldürdüğü askerlerden söktüğü organları çiğ çiğ yediği için adı ‘yamyam komutan’a çıkan ÖSO lideri…
“Ilımlı İslam örgütü” de dediler ÖSO’ya… Kendi internet sitesine girip görün… Allah ve İslam adına cihat çağrısı yapıyorlar; diğer dinlerden olanlara değil, Müslümanlara karşı! Halka yaptıkları işkenceleri, zafer naraları eşliğindeki katliamları İnternette yayınlıyorlar. Yüreğiniz dayanırsa buyurun izleyin.
* * * * *
Sormak zorundayım…
Suriye’ye tek başına operasyon yapabilecek gücü bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, niçin çocukların dahi başını kesmekten çekinmeyen, vahşi, cihatçı, emperyalist işbirlikçisi ÖSO ile birlikte savaşıyor?
Afrin operasyonunda savaşan ÖSO militanları, Türkiye’den gitti. Ülkemizde kaç ÖSO militanı var? Türkiye’de cihatçı eylem yapmayacaklarının garantisi nedir; her an patlayabilecek bir saatli bombanın üzerinde mi oturuyoruz?
Yarın hükümet yine “kandırıldık” diye açıklama yaparsa, bunun bedelini, her zaman olduğu gibi yine halkımız mı ödeyecek?