Ne zaman bir çocuk ağlaması duysam, yüreğime bir ağırlık gelip çöküveriyor. Çocuklarını bu kadar çok ağlatan bir dünyada yaşamanın utancıyla birlikte… Cuma namazının ardından meclise gelen ‘sayın’ milletvekillerinin, çocuğa cinsel istismarla ilgili yasayı apar topar geçirme çabalarını duyunca içime düşen ateş ise, anlatılır gibi değil…
* * * * *
Yasa tasarısı, yazarken kalemi tutan eli utandıracak ifadeler içeriyor: “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçlarında, mağdurla evlenen mahkum ve sanıkların cezası ertelenecek; hükümlülerin ise cezaları infaz edilmeyecek.” Bu cümleye yakından bakmak şart:
12 yaşındaki çocuğun “cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın” cinsel istismara uğradığını nasıl kanıtlayacaksınız? Anadolu’da birçok ailenin çocuğunu, kendi uygun gördüğü babası, hatta dedesi yaştaki adamlara, çoğunlukla bir çıkar karşılığında vermesi, ‘küçüğün rızası’ mı sayılacak? Adı üstünde ‘küçük’ olan; kendini korumaktan, başına gelecekleri anlamaktan aciz çocuğun rızası ne demektir? Savunmasız, korunmasız ‘küçük’, “benim rızam yoktu, bana tecavüz etti” deme gücünü bulabilecek mi? Cinsel istismara uğramış çocuğun istismarcısının hapisten salıverilmesi ve çocukla evlendirilmesi; ‘küçüğün’, kendi tecavüzcüsüne, her gece aynı travmayı yaşamak üzere verilmesi; çocuğun kabusunun ömrünün tümüne yayılması, korku ve acıya teslim edilmesi anlamına gelmez mi? Salıverilen tecavüzcüye, evlendiği ‘küçük’ten boşanma yasağı da getirilerek, çocuğun kurtuluşunun önü tümden kapatılıyor. Tasarı yasalaşırsa, yaklaşık 3000 tecavüzcü salıverilerek, mağdur küçükle evlendirilecek. Tecavüzcünün mahkumiyetinin yerini, çocuğun ömür boyu mahkumiyeti alacak. Üstelik, bundan sonra işlenebilecek tecavüz suçlarının da kapısı açılmış olacak. “Kendi rızası varmış zaten” deme eğilimindeki yargıçların artmasına paralel olarak, AKP döneminde yüzde 450 oranında artan çocuk tecavüzlerinin sayısı rekor kıracak.* * * * *
“Bir mağduriyeti ortadan kaldırmaya çalışıyoruz” diye kendilerini savunuyor AKP milletvekilleri. Efendim, küçük yaşta “kendi rızasıyla” cinsel ilişkiye girip de hamile kalan çocuğun babasını hapisten çıkarmak lazımmış! Onlar iyi bir şey yapmaya çalışıyorlarmış da, konu saptırılıyormuş. Suçluyu da çoktan buldular; her zaman olduğu gibi muhalefet ve sivil toplum örgütleri.
Madem yasa, sözünü ettiğiniz gibi, toplumsal bir mağduriyeti gidermek için isteniyor; öyleyse neden, yasayla ilgili görüşmelerin yapıldığı gece, Adalet Bakanı, “bu gece yasayı geçiremezsek hiç geçiremeyiz, kadın örgütlerinden ve dış dünyadan baskılar gelir” diyor? Neden, halkın önüne çıkıp, göğsünüzü gere gere ne yaptığınızı anlatmıyorsunuz? Bu “apar topar yasalaştırma” çabası, ortadaki kocaman yanlışı sizin de gördüğünüzü göstermez mi? Siz de biliyorsunuz, bilerek yapıyorsunuz. Sorun da bu zaten…