Yaşı yetenler, soğuk savaş dönemini çok iyi hatırlar; yetmeyenler de kitaplardan ve filmlerden öğrenmişlerdir. O dönemde, casusluk, en önemli işlerdendi; çünkü ‘karşı taraf’ hakkındaki istihbarat hayati önemdeydi.
Birbirlerinin topraklarında çeşitli kimliklerdeki casuslar, zaman zaman yakalanır; sonra da birbirleriyle takas edilirlerdi. Bu konuda hafızalara en iyi kazınan örnekler, Berlin’de köprü üzerinde yapılan takaslardır. 2015 yapımı ‘Casuslar Köprüsü’ filmi, bu ‘köprü takası’nın en yakın örneklerindendir.
Soğuk savaş çoktan bitti, ama anlaşılan bu ‘casus takası’ yöntemi hala sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye son gidişinde, Fethullah Gülen’le, casusluk iddiasıyla tutuklanan papaz Andrew Brunson’u takas etmeyi önermiş; ABD de bu öneriyi reddetmiş.
* * * * *
Andrew Brunson… İzmir’de minicik bir Protestan kilisesi olan ‘Diriliş Kilisesi’nin papazı… 23 yıldır eşiyle birlikte İzmir’de yaşıyor. Oturma izni süreleri bitince, yeniden oturma izni almak üzere Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvuruyorlar. Ancak, oturma belgesini yenilemesine izin verilmiyor ve “milli güvenlik aleyhine tehdit” suçlamasıyla sınır dışı edilmek üzere İl Göç İdaresi’ne teslim ediyorlar. Sınır dışı edilmek üzere bekletilirken, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınıyorlar. Andrew Brunson tutuklanıyor; eşi, serbest bırakılıyor.
Brunson’ın, FETÖ ve PKK ile ilişkileri olduğu ve CIA ajanı olduğu iddia ediliyor. Konu yargıda, buna o karar verecek; ancak Trump’ın Brunson’ın “derhal iade edilmesini” üç kez bizzat istemesine, basında yer alan haberlere ve dini kuruluşların feryadına, tarih boyunca din adamlarının Batılı ülkelerin çıkarları doğrultusunda kullanılmasına bakınca, iddialar pek de haksız değil gibi görünüyor.
Sayısız imza toplanıyor, kampanyalar yapılıyor Brunson’ın serbest bırakılması için. Onun ne kadar dindar bir adam olduğu, Türkleri ve Türkiye’yi ne kadar sevdiği anlatılıyor ve Türkiye’yi suçlayan iddialar ortaya atılıyor. Hepsinin söylediği; Brunson, sadece Hıristiyan olduğu için hapse atılmış. Bakın releaseinternational sitesi, konu hakkında neler diyor:
“Geçtiğimiz 4 yıl içinde, Türkiye’de çalışan en az 100 papaz, hükümet tarafından ülkeyi terk etmeye zorlandı. Yakın zamanda, bakanlık görevlisi ve doktora öğrencisi, ailesiyle birlikte ülke dışına çıkarıldı ve ömür boyu ülkeye girmesi yasaklandı. Andrew’nun tutuklanmasıyla anlaşılıyor ki, Türk hükümeti, mevcut siyasi durumunu, Hıristiyanlığın ve Hıristiyan kiliselerinin büyümesini engellemeye çalışmak için kullanıyor. Andrew davası, Türkiye’de Hıristiyanlara ve diğer azınlıklara karşı büyüyen hoşgörüsüz ortamın bir parçası gibi görünüyor.”
Bazı haber siteleri de, Brunson’ın haksız yere tutuklandığını iddia ederken, eklemeyi unutmuyorlar: “Zaten Gülen’in Türkiye’deki darbe girişiminin ardında olduğunu gösteren bir delil yok.”
* * * * *
Brunson’ın ‘casus’ olup olmadığına mahkeme karar verecek. Fakat şunu bilmemizde fayda var; Türkiye’nin her yerinde, her ülkeden sayısız casus cirit atıyor. Kimi ‘arkeolog’, kimi ‘papaz’, kimi ‘öğrenci’, kimi ‘yardım görevlisi’… Çünkü Türkiye’nin “parçalanmaya yetecek kadar zayıfladığı” varsayılıyor ve her ülke, bundan elde edebileceği çıkarın ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Onların heveslerini kursaklarında bırakmanın yolu, hükümetin doğru iç ve dış politikalar yürütmesinden geçiyor. Ne yazık ki, bugünkü yönetim anlayışımız değişmezse, bu ülkede daha çok casus görürüz.