Tarihte helak olmuş millet ve kavimler, onların sapkınlıklarından değil, halkın suskunlarından helak olmuşlardır.
Bu kavimlerin ve milletlerin hikâyesini tek tek burada anlatmayacağım.
Buralara sığmaz. En önemli kaynak Kur’an’ın mealinden, Şuara Suresi’nde konunun özetini takip edebiliriz.
Bununla beraber, ahir zamanda artan kötülükler ve
Allah’ın gazabını gösteren felaketler de çok artmıştır.
Bugün, seller, tufanlar, hortumlar, depremler ve kasırgaların helak ettiği insan sayısı, eski kavimlerin kat kat üstündedir.
Fakat, eski kavimlerde olduğu gibi, bugün de bu musibetleri tesadüflere yorarak, doğa olayı diyerek işin içinden çıktığını zannedenler var.
Felaketi, suç-ceza ilişkisinden uzaklaştırıp tesadüflere havale etme gayretleri içinde olanlar ve susanlar var.
Ve ne yazık ki bu suskunluk bir zamanlar İran’da bilginler ve şairlerin oluşturduğu
“suskunlar meclisi” adı verilen 30 kişilik bir topluluğun suskunluğu değil…
Üye sayısı otuz kişi olan “suskunlar meclisi” üyeliğinin ilk şartı çok düşünmek, az yazmak ve çok az konuşmaktı.
O zamanlar meşhur şair ve bilgin Molla Camî, bu meclisin aşkındaydı.
Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke geldi.
Kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kâğıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar meclisine gönderdi.
Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler.
Molla Cami oraya layık bir bilgindi ama ölen üyenin yerine başka birini almışlardı. Yeni bir üye için yer yoktu.
Meclisin başkanı, bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra Molla Cami’ye gönderdi.
Zeki, bilgin durumu kavramıştı. Bir damla daha olsa bardak taşacaktı.
Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gül dalından küçük bir yaprak koparıp, nazikçe suyun üstüne koyuverdi. Bardak taşmamıştı.
Bunu içeri gönderdi.
Meclistekiler bu kibar cevabın manasını anlamışlardı: Zarif insanların yeri başkaydı. Üyeler, bu değerli bilgini de aralarına almaya karar verdiler.
Başkan listeye Molla Cami’nin adını ekledi. Otuz sayısının önüne bir sıfır koyarak, 300 yazdı. Bununla Molla Cami sayesinde, meclisin değerinin on misli arttığını belirtiyordu.
Listenin son şekli Molla Cami’ye gelince, meseleyi anladı.
Ancak sayının büyük gösterilmesinden hoşlanmadı. Sağdaki bir sıfırı silerek, otuz sayısının soluna koydu. Yani 030 yazdı.
Alçak gönüllü Molla Cami, böylece kendisini solda sıfır sayıyor, bardağı taşırmadığı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyeceğini söylemek istiyordu.
Diğer üyeler bunu görünce, saygı ve hayranlıkları bir kat daha artmış olarak suskunlar meclisinin yeni üyesini selamladılar.