O zannetti.
Bu zannetti.
Onu zannetti,
Bunu zannetti…
Kim söyledi öyle zannedildiğini?
İhtimaller varken emin olunamaz!
Bilgi sahibi olmadan, ama en önemlisi bilgi sahibi olmak için çaba sarf etmeden fikir beyan eden insanlar sonrasında 'ben sanıyordum ki' diye söze başlarlar.
Sanıyordum ki, insanın geçmişte bir konu hakkındaki düşüncesinin farklı olduğunu öğrendiğindeki kullandığı bir deyimdir.
Örnek vermek gerekirse; ben çocukken sanıyordum ki; en büyük para 5 liradır.
Sanmak bir yargı içerir…
Ben zannetmekten de zannedilmekten de hiç hoşlanmam.
Zira zannedilmek insanın kendini doğru ifade edememesidir.
Oysa ben iletişim hâlinde olmanın kendini ifade edebilme, anlama ve anlaşılma fırsatını yarattığına inanırım.
En acı olan zannedilmiş pozisyon sonrası yaşanan hayal kırıklıklarıdır.
Beni en çok deli eden durum, verilen sözlerin tutulmaması ve yalan söylenmesidir.
Sanan insan hep bir düşünceyle gelir, başka insanın karşısına, kendi kendilerine tribe girip, kafalarında kurup, önemsiz şeylere saçma tepkiler verirler.
Belki de olmasını istediği şeye tutunur insan ve sonrası sanıp-yanılma arasında kalır.
En kötüsü ise, bu kafalarında yarattıkları olmayan hikayeyi karşılarındakine söylemeden, çağrıya/mesaja dönmeden, aramadan/sormadan onun anlaması ya da anlamamasını beklemeyip acayip bir şekil almalarıdır.
Kimse müneccim değil.
Yapılan bir şeyden dolayı, alınganlık oluşmuşsa, trip atmak, derdini anlatmak yerine bir tür sanal yanılgı sonrasında olabilecekler arasından birini seçip kendince yükseltirsin.
İhtimaller varken emin olunamaz!