Ertelenen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) seçimleri öncesi yazdığım ‘Oportünist Yol Haritacıları' yazımın 2’ncisini yazmam şart oldu. Nitekim zihnimin depolama kapasitesinin sınırları zorlanıyor. Yalanın, dedikodunun, gerçeklere göre daha hızlı yayıldığı bu kentte, bu şartlar altında işimi en iyi şekilde yapıyorum.
Ben ne iş mi yapıyorum?
1996 yılından bu yana tam hizmet ajansıyım. Yaratıcılık hizmetleri, medya planlama ve satın alma, müşteri yönetimi ve araştırma hizmetlerinin tümünü sunan tam teşekküllü ajansım. Size hizmet verdiğim firmaları sıralamayacağım ama onların başarı hikayelerinde var olduğumu bütün kent bilir demeden de edemeyeceğim…
Ulusal gazetelerin Akdeniz eklerinin son 20 yıldır reklam ciro sıralamasında ilk üçün içindeyim. Doğan Grubu ve Hürriyet Gazetesi ise, tam hizmet ajansı olarak yerel de en büyük partnerim, benim için sadece iş için değil bu kente katkısı nedeni ile kurumsallığın karşılık bulduğunu gördüğüm kuruluşlardan biridir.
Kente katkısı, sorunların çözümlerinde rehberliği ile Antalya’ya kent bilincine katkısı asla yadsınamaz.
Her şeyden önce onlarca Holding’in Antalya’da yatırımları olmasına rağmen vergilerini merkezden öderken, Dogan grubu kentte sadece adil ve doğru haberciliği ile medya kuruluşu olarak değil yarattığı istihdam ile üniversite gibi eğitimsel katkısının var olduğu herkes tarafından bilinir.
Şimdi ‘neden Hürriyet?’ dediğinizi duyar gibiyim.
Çünkü; Hürriyet gibi bir marka bu kentte yazdıkları ve kamuoyunu bilgilendirici yayınları ile 19 ilçesi ile her yere ulaşan bir yayın olmasına karşın bir otorite tavrı sergilemezken, bu kentte oportünist yol haritacılarının birilerine yaslanıp ve bazı kimliklerin eteğine sığınıp, otorite tavrı sergilemelerine inanamıyorum.
‘Oportünist Yol Haritacıları 1’de dediğim gibi;
“Tavanda hazırlanan senaryonun, tabanda karşılık bulacağını varsayarlar. Aslında hazırladıkları bu senaryonun yüzde 100 gerçekleşeceğinden kendileri de emin değildir. Zira daha önce de bu tavan senaryolarının denemeleri ve sonuçlarının olumlu olumsuz tecrübelerini yaşamışlardır. İşte bu oportünist gruplar bugünlerde Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) alınması için nasıl bir siyaset izlenmesi gerektiği ile ilgili Ak Parti ve CHP'ye yol haritası sunuyorlar. Yerel seçimlerde en etkin dinamiklerin başını çeken unsurlardan biri ATSO, bir diğeri Antalyaspor ve kalanı Antalya yaşayanlarının siyasi tercihleridir. Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra demem o dur ki; AK Parti ve CHP’ye yerel seçimlerde katkı olsun diye ATSO seçimlerine dair yol haritası oluştururken; diğer taraftan da belediye seçimlerinin başkan adaylarının kendileri ile ittifak halinde olan adaylarını parlatma çabasındalar bu oportünist yol haritacılarıyla...
Kendini uzman sayan bu kesim şimdilerde geçmiş dönemde hiçbir icraatını görmediğimiz ama oturduğu koltuğun bağlantıları ile kendisini parlatmış bazı isimleri de yedekli gündeme getirip, tartıştırıyorlar.
Tarihe not düşmek adına yazıyorum. Bu tartışmaları yapanlar çok değil kısa bir süre sonra heyecanla atladıkları bu öneriyi sakin kafayla düşününce bu işin Davut Çetin’le zor olduğuna kanaat getirecekler. Çünkü, ATSO seçimleri siyaset ve bürokrasi de ki gibi ‘emir demiri keser’ mantığı ya da biat ve taraftar kültürü ile kazanılmaz. Hatta siyasi seçimlerine hiç benzemez...”
Şimdi diyorum ki; oportünist yol haritacıları, kurumsal hizmet sorumluluğu olan bürokratlar ve o parti, bu parti dolaşan siyasetçiler... Ben tam hizmet ajansı, yayıncı bir iş kadını olarak hayatın olağan akışı içerisinde sizin çizmeye çalıştığınız harita benim işim!
Benim profesyonel işim; hizmet verdiğim firmalara bu yol haritasını çizmek...
Aynı hukukçuların, mali müşavirlerinin, mimarların, hizmet firmalarının yaptığı gibi...
Bizim gibi firmalar işlerini iyi yaptıklarında patronların başarıyı sahiplenilmesine sessiz kalırlar.
İşimizin gereği de budur; sessizlik...
İşte bunca yıl sonrasında anladım ki ;bu sessizliğim sanırım bilmezlikle karıştırıldı.
Son zamanlarda iletişim araçlarının çokluğu herkesin her işi yapabileceği gibi görünüp hatta bizzat şahit olduğumuz olaylarla ilgili bir sürü aldığımız yanlış bilgi yüzünden, kendi bildiğimizden şüphe eder haldeyiz.
İşimin gereği hizmet verdiğim firmalara marka konumlandırması, kurumsal kimlik hizmetleri için doğru iletişim tecrübem ve yayıncı kimliğimle tam 20 yıldır ulusal markaların temsilciliklerinin yanı sıra kendi yayınlarımı çıkartıyorum.
O halde benim profesyonel işim, yol haritası çizmek olduğuna göre, yaptığım işe saygıyı hak ediyorum.
Bu memlekette camcı, taşçı, kumcu, çakılcı, kartoncu, benzinci, kaplamacı, büfeci v.s. işini yaparken, büyüyor, kısa sürede gelişiyor ve zincir oluyor... Hatta 10 yıl içinde 300 milyon, ciro yapar hale gelmesi takdir görüyor da... İştigal konusu medya olan ben yıllardır istikrarla en az 20- 30 kişi istihdam yaratan firmamı ve şahsımı, yaptığım işi başka çerçeveye oturtanlara sessiz kalmayacağımı beyan ederim.
Altını kırmızı çizgilerle çizeceğim nokta ise, oportünist yol haritacıları bizlerin profesyonel işlerini üstlenip, bizi kendi kefelerine koymayıp ötekileştirmeleri... Onlar bizim kefelerimizin içine girip, hareket ediyorlar. Bu iki ayrımın iyi yapılması gerekiyor.
Bu nedenle biz gazete olarak doğru haberciliğimize rağmen, bizi oportünist bir tavır içinde algısı oluşturulmasına tepkisiz kalamayacağım.
Hele hele beni ötekileştirerek, kenti ile aidiyet buhranı yaşayan, ihtiyaç duydukça başını güçlü insanların omzuna yaslayarak yaşayanları anlamak istemiyorum.
Bir de siyasi partilerin kent yöneticilerinin ürettiği siyasete kefil olmak asla felsefem olmamıştır, olmayacaktır da…
Herkes gibi işimizi yaparken, bizlerin alanına girenlerin karıştırdığı ortalığı toplamak zorunda değiliz.
Karışıklıktan beslenen oportünist yol haritacılarının, siyasetçileri kullanarak doğru haberciliğime itham da bulunanlara ,hatta dedikodu yapanlara ‘STOP’ diyorum
Kalın sağlıcakla…