Toplumların, kentlerin, kurumların gelişimi geçmişlerinden soyutlanarak irdelenemez…
Antalya'nın son on beş yılını irdelediğimizde, toplumun zihniyetinde geçmiş ile gelecek arasındaki köprüde bir karanlık söz konusu…
Aydınlığın karşıtı olan karanlık durum ile karşı karşıya olan toplum, genellikle her başarılı sonuçta emeği geçenlerin hakkını teslim etme melekesine sahipken, başarısızlıkta emeği olanın hakkını teslim etmekte sorun yaşayabiliyorlar.
Toplum hafızası güçlü olan kitlelerden oluşan gruplar ve kurumlar, bilinçli sayılmaktadırlar.
Sağlıklı özeleştiri yeni oluşumları hazırlar, kurumların sağlıklı ilerleyişinde, eleştiri çağdaş anlamda değişimin göstergesidir.
Eleştiri karanlığa isyan, aydınlığa ise kapı açar.
Yönünü tayin etmekte güçlük yaratan karanlıktan kurtulup, geleceği öngörmeye ve planlamaya yardımcı olan aydınlığı beraberinde getirir.
Toplumun gücü yönetenlerin, emek verenlerin özeleştiri yapabilmelerine bağlıdır.
Bu bağlılık ise geçmişin unutulmamasının irdelenmesiyle ölçülür.
Günümüzün her başarı ve başarısızlığı geçmişte verilen emeğin ürünüdür.
Kentin yöneticilerinin özeleştiri yapmalarını engelleyen en önemli unsur ise; gelecek ve aydınlıkla ilişiği olmayan, sadece günü kurtaran, karanlığı seven, yaşam felsefesi olarak çıkarı benimseyen, beliren bir ışık süzmesine bile tahammül edemeyen, geçmişin başarısını sahiplenmiş mirasyedilerle çevrili olmasıdır.
Ülkelerini ve kentlerini seven yerel siyasi yöneticilerin etraflarının karanlık seven insanlarla çevrilmesi çok sıkıntılıdır.
Hükümet, belli konularda kararlar alabilir. Bunu uygulamaya aktarabilir. Bunu yaparken kendi teşkilatlarından bilgi edinebilir.
Ancak teşkilat il yöneticilerinin, partili belediye başkanlarının, herhangi bir kuruluşa, kendi adına karar verme yetkisi tanımaları kesinlikle sakıncalı bir işleyiştir.
Yakın geçmişte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘adımı kullananı kapınızdan kovun’ uyarılarına rağmen, Ankara isteği ve talimatı gibi gösterilerek yaptırım çalışmaları bu kentte de yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Demokratik bir sistemde bir ilin belediye başkanının başarısına o kentin yaşayanları karar verir.
O yöneticilerin iktidar partisine yakınlıkları ya da uzaklıkları irdelenmez.
Nitekim başarılı bir sonuçta elde edilecek kazanım, emek verenlerin tümünün paylaşımındadır.
Nasıl kazanılan bir zaferde başkomutan kadar erlerin payı yadsınamaz ise, başarısızlık halinde günah keçisi komutan olamaz.
Ayla hanım dogru söylüyorsunuz ama söylediğiniz doğrular kemer için gecerli degil geçmişte Kemer'de hırsızın askerleri diye hırsızın ayakkabı kutularının hesabını verin diyen bugünkü belediye başkanı Menderes türele agza alınmıyacak hakaretler edenler buğün hepsi koltukta biz nerdeyiz kapının dışında belediye hariç tüm seçimleri kazanmış teşkilat mensupları şu anda ne acıdır hepsi itilmiş durumda birazda köşe yazınızda kemeri ele alırsanız hem kemer in hem antalyanın geleçegini kurtarırsınız madurlar olarak seviniriz hoşcakalın allaha emanet olun