Cem Kotan’ı sadece Engelsiz Kafe sorumlusu olarak değil, siyasetten de tanıyoruz. Şuan üstlendiğiniz diğer görevler nelerdir?
Muratpaşa Belediyesi meclis üyeliği, divan katip üyeliğini yapıyorum, komisyonlarda görev alıyorum. Adalya Vakfı’nın müdürlüğünü yapıyorum. Ayrıca engelsiz kafenin sorumluluğu bende ve engelliler noktasında ritim eğitmenliği de yapıyorum.
Engelsiz kafe fikri nasıl oluştu?
Bu proje 2015 yılında Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal başkanımızın fikriydi. Kendisinin oturduğu yerdi burası. Yani başkanlık lojmanıydı. Ailesi ile altı yedi ay kadar oturdu. Sonra burayı boşaltarak kendi evine geçti. Burayı Engelsiz Kafe yapma fikri başkanımızdan çıktı. Bende Adalya Vakfı’nın Müdürlüğü’nü yapıyordum.
2015 yılında Adalya Vakfı’mızın kreşini açmıştık. O arada Engelsiz Kafe fikri için başkan bizi buraya görevlendirdi ve süreç başlamış oldu. Engelsiz Kafe ile ilgili araştırmalar yapmaya başladık. Türkiye’de birçok Engelsiz Kafe ve Down Kafe tarzında engelsiz kafelerimiz vardı. Bunun 17 tanesini araştırma fırsatı bulduk. Birebir gitmesek de arayarak ve sanal ortamda araştırma süreci yaşadık. Bu arada kafenin açılma süreci işliyordu ama sadece kafe olarak değil de neler yapabileceğimizi araştırıyorduk.
20 dönümden fazla bir alanımız var, bu alanı nasıl kullanacağımız, sadece tabelada kalmaması için neler yapılması gerekiyor derken 17 kafe incelenmesi yaptık. Daha sonra engelli dernekleri ile bir araya geldik. Daha sonra ailelerle bir araya geldik ve beklentileri nedir derken, aslında kafenin ayakları üzerine oturması 3 yılı buldu. Hala da eksiklerimiz var ve yeni yeni şeyler üretip eksiklerimizi tamamlıyoruz.
Engelsiz Kafe sadece engelliler için değil, tüm vatandaşlar için bir yaşam haline geldi diyebilir miyiz?
Evet, bir yaşam alanı oldu ama sadece fikir endeksi olarak olmadı ya da sadece Cem Kotan’ın harcadığı emek endeksi olmadı. Burada kolektif bir emek ve fikir paylaşımı var. Birçok kişinin emeği var benimle birlikte. Öncelikle kendi adıma eğitmenlerimize, ailelerimize teşekkür ediyorum. Çünkü herkesin katkısı var. Masa seçiminden, özel günlerdeki etkinliklerimize kadar fikir aldık. Çünkü biz her şeyi onlar için yapıyoruz. Kamu kaynaklarını kullanarak bunu yapıyoruz.
Belediyemizden ve bağışçılarımızdan destek alıyoruz. Bunu doğru yere aktarabilmemiz içinde hizmete girecek kişiler ile paylaşmamız gerekiyordu. Yoksa iki tane engelliyi yanımıza alıp fotoğraf çekinip ‘engellilerin yanındayız’ yazmak çok basit bir şey. Biz bundan kaçındık elimizden geldiği kadar, onlara burada bir hayat kurmaya çalıştık. Biz de bu hayatın bir parçası olmaya çalıştık ve bunu da başardığımızı düşünüyorum. Ben kendi adıma mutluyum. Ailelerimizde mutlu, çocuklarımız da mutlu.
Birincisi down sendromlu çocuklarımız hayatta birçok şeyi başarabiliyor. Onlara engelleri yaratan bizleriz. Biz standartlarımızı onların noktasına çektiğimiz zaman hiçbir sorunları yok. Bunları göstermek istedik. İkinci olarak, onların başarabildiklerini gösteriyi izlemeye gelen misafirlerimize gösterdikleri zaman çok mutlu oluyorlar.
Burada yaşama dahil etme şekliniz aynı zamanda üretime de katkı sağlatıyorsunuz değil mi? Sadece down sendromlu çocuklar mı var, tüm engelli çocuklar olarak mı değerlendirme yapıyorsunuz?
21 Mart 2018 tarihi down sendromlularla ilgili olduğu için elimizden geldiği kadar down sendromlu çocuklarla özel bir şey yaptık. Şimdi otizmliler günü geliyor. Onlarla ilgili bir gösteri çıkaracağız, onun hazırlığına başladık. Engelsiz kafe tüm engelli çocuklar için var. Downdan otistiğe, mental gruplardan çölyak hastalığına kadar engelli vatandaşlarımız kafemize geldiğinde kendi için bir şeyler bulabiliyor. Mesela Çölyak hastaları için bile özel mutfağımız var. Çünkü onlar için çok hijyenik bir ortam olması lazım. Bulaşık makinesine kadar özel ekipmanlar olması lazım. Onlar için özel bölüm açtırdık.
Engelli derneklerle iş birliği içinde misiniz?
Aramızda bir protokolümüz yok ama gönül bağımız var. Vakıf olarak resmiyette bir çalışmamız yok ama samimiyetimizi baz alınarak yürüttüğümüz ilişki var aramızda. 2 yıldır biz gerçekten onları koruyan, yoldaşlık eden bir yapı olduğumuzu, fotoğraflardan ibaret olmadığımızı ispatladığımıza inanıyorum ve birçok dernekten de iş birliği yapmamız bunun göstergesidir. Buraya devamlı gelmeleri, etkinliklerimize gelmeleri ve etkinliklerini burada gerçekleştirmeleri de bunun göstergesidir.
Özel günlerin dışındaki etkinliklerin önerisi derneklerden mi geliyor? Sizde ayrıca proje üretiyor musunuz?
Etkinliklerimizin projeleri bizde üretiyoruz, dernekler ve ailelerde bize projelerini sunuyor. Proje sadece bir yere endeksli bir şey değil. Herkes her şeyi yapamaz, herkes her şeyi bilemez. Bizim down sendromlularla ilgili, otizmlilerle ilgili her şeyi bilme şansımız yok. Eğitmen arkadaşlarımız var, teknik açıdan her şeyi biliyoruz ama onlar ürettiklerini bizimle paylaşıyor, biz de onlarla paylaşıyoruz. Fikir aslında kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Kafe de çalışan engelli çocuklar maaş alıyor mu?
Burada çalışan Eyüp isminde down sendromlu bir arkadaşımız var. Çalışanlarımız maaş alıyor ve elimizden geldiği kadar da istihdam yaratmaya çalışıyoruz. Ama istihdamla ilgili bazı şeyler yanlış anlaşılıyor. Biz birçok kafeyi incelediğimiz zaman, sadece down sendromlularla alakalı şeyler var. Engelli çocukların çalıştırılması ile ilgili 5 kişiyi istihdam ettiklerinde sorunu çözdüklerini düşünüyorlar ama asıl sorun burada başlıyor. Şimdi 5 çocuğumuzu, 10 çocuğumuzu istihdam ettiğimiz zaman çözüm odalı bir yer mi, etkinliklerini yapabildikleri bir yer mi ya da sadece istihdam sağlanan bir yer mi? Burada da aynı sıkıntı olabilirdi, sadece istihdam üzerine kurulabilirdi. Ama biz bunu yapmak istemedik. Eğer öyle yapsaydık 20 dönümlük alan, Adalya Vakfı gibi bir yer, engelsiz kafe çok adaletsiz bir yer haline gelecekti. Şimdi otistik, mental, çölyak hepsine erişebiliyoruz. Ben bunu yadırgamıyorum ya da böyle yerler olmasın demiyorum. Böyle yerler olacak ama sadece down kafelerle sınırlamak ve kamu kurumlarının arkasına sığınılması bana çok anlamsız geliyor. Sadece down kafe açtın ama bir sürü engelli var, peki onları ne yapacağız?
Şehir dışında da etkinliklere katılıyorsunuz, güven ve kontrol konusunda ailelerin tutumu nasıl oluyor?
Şöyle bir şey yaptık; kendi ritim grubumuzu kendimiz kurduk, Antalya içerisinde birkaç grubumuz var. Onlarla alakalı etkinlik yaparken, kendi grubumuzu niye kurmuyoruz diye bir buçuk sene önce kendi ritim grubumuzu kurduk. Geçtiğimiz hafta sonu Akdeniz Üniversitesi’ne davetliydik ve down sendromlu çocuklarımızdan oluşan ritim grubumuzla gittik. Güzel bir etkinlik oldu.
Sizin sanatla ilgili çalışmalarınızda var. bildiğimiz kadarı ile gitar da çalıyorsunuz. Bundan da bahseder misiniz?
Ben 15 yıldır gitar çalıyorum, belirli bir dönem bırakmıştım ama çocuklarla birlikte geri döndüm çalmaya. Üniversite döneminde klasik gitar ile başlayan daha sonra 15 yıla yayılan bir serüvenim oldu. Belediye meclis üyeliği ve siyaset derken o yoğun tempoda pek zamanım olmadı. Buraya geldikten sonra çocuklarla birlikte ben de müziğe geri dönüş yaptım.
Sizin de hocalığını yapmış olduğunuz ritim dersinin çocuklara faydası nelerdir, çalışmalar nasıl sonuç veriyor?
Müziğin tıp açısından baktığınız zaman iyileştirici bir özelliği bulunuyor. Bu özellik çocuklar üzerinde de ispatlanmış bir durumdur. Hangi engelli grubu olursa olsun müziğin ciddi anlamda çocuklara etkisi var. Konsantre olmaları, hayata iyimser bakmaları, sakinleşmesi noktalarında olumlu etkileri var. Her engellinin kendi içimde bir takım semptomları var ama müzik hepsini ortak noktada buluşturuyor. Bizim özel çocuklarımıza tef, darbuka dediğimiz vurmalı çalgılar üzerinde eğitimler veriyoruz. Ses çıkarmayı öğretiyoruz ve bundan da büyük zevk alıyorlar. Başarabileceklerine inandırıyoruz ve başarıyorlar. Neredeyse bir şarkı için bir buçuk iki ay çalışıyoruz. Sahneye çıkıp performans sergileyebilecek kadar çalışıyoruz. Bu çalışmalar sonucunda da sahneye çıkıp sergileyebiliyorlar. Şu anda 28 adet parçamız var, gün geçtikçe de repertuarımızı genişletiyoruz. Bu çalışmalar çocuklarımızı hayata bağlıyor, kolektif olarak çalışıyorlar, birlikte ritim oluşturmayı öğreniyorlar ve el kol hareketlerini geliştiriyorlar. Bedensel engelli olanlardan otistik engelli olanlar özellikle çok zorlanıyor. Onların belirli bir noktaya ulaşmasında bu çalışmaların büyük bir etkisi var.
Büyük bir sorumluluğu üstleniyorsunuz ve hata yaparım gibi bir korku yaşadığınız oluyor mu?
Elbette, şöyle bir durum var; siyasi bir kimliğiniz var, Muratpaşa gibi bir yerde meclis üyeliği yapıyorsunuz, göz önünde olan bir insansınız ve engelli çocuklarla ilgileniyorsunuz. Her noktada, her şey ile ilgilenmeniz lazım. Herhangi bir şey olduğu zaman onun üzüntüsü ve sorumluluğu olacak bunun farkındayız. Fakat çoğu zaman işin içine çok fazla girip, bütünleştiğimiz için ve aile gibi olduğunuz zaman o korkuyu hissetmiyorsunuz. Mesela çocuğunu elinize ilk aldığınızda ‘düşecek’ diye korkmuyorsunuz, düzgün tuttuğunuzdan eminsiniz çünkü. Benden ona zarar gelmeyeceğini biliyorum, ama karşıdan annem bana bakarken tedirgin olduğunu biliyorum. Bu da böyle bir durum. Biz onlara öyle bir sevgi veriyoruz ki ve onlar da bize öyle bir sevgi veriyor ki o korkuyu yok sayıyorsunuz ama aslında yine de bir korku da oluşuyor. Buranın koruması, güvenliği, çitleri bütün önlemleri biz alıyoruz ama çocuklar birbirlerine de zarar verebiliyor. Çocuklar size de zarar verebiliyor. Herhangi bir şekilde kendilerine de zarar verebiliyorlar. Sadece sizin sağlayabildiğiniz güvenlikle de alakalı bir şey değil. Ama sizin komutunuzu dinledikten sonra, yanlış bir hareketi gördüğün zaman dur denildiğinde durabiliyorlarsa olay bitmiştir.
Bunu da sevgiyle başarıyor olmalısınız değil mi?
Çocuklarımızda bütün duygular gerçek, sevgileri ve öfkeleri gerçek. Eğer size trip atıyorlarsa sizin selamınızı almıyorlar ya da sizi görünce gelip sarılıyorlarsa bunların hepsi gerçek.
Engelli çocuklarımızı topluma kazandırmak amaçlı olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortak olarak yaptığınız çalışmalar var mı?
Geçtiğimiz günlerde özel bir okuldan plaket aldık. Antalya genelinde çalışmalarımızı yürüttüğümüz birkaç okulumuz var. Bir etkinliğimiz oldu. Ev sahipliği yaptık ve etkinlik bitiminde Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bizlere bir plaket verildi. Birlikte çalışmalar yürüttüğümüz Ramazan Savaş Otistik okulumuz var. Adalya Vakfı olarak geçen sene otizm farkındalık gününde 3 tane sınıf açtık. Bu sınıflar teknoloji sınıfıydı, tabletler üzerinden otizmli çocuklara eğitim veriliyor. Otizmli ve down sendromlu çocuklarla iletişim kurarken güçlük çektiğimiz için tabletler ile iletişim kurmayı ve bu şekilde eğitim vermeyi amaçlayan bu projeyi hayata geçirdik. Bu proje ile Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Akdeniz Bölgesi birincilik ödülünü aldık.
Evlerinden çıkabilme imkanı olmayan engelli bireyler için yürüttüğünüz bir çalışmanız var mı?
En büyük problem burada başlıyor. Çünkü bu olanak meselesi, kamu kaynaklarının kullanılabileceği bir alan ve bunu Muratpaşa Belediyesi sosyal yardım işleri üzerinden yapıyor. Engelsiz taksimiz ve otobüsümüz var ve engelli vatandaşlarımız arayıp gidecekleri yerle ilgili yardım alabiliyorlar. Engelli otobüsümüz, taksimiz ve ambulansımız bu tür hizmetleri veriyor. Muratpaşa Belediyesi bünyesinde ki Turunç Masa ile birçok projemiz ortak gidiyor. Bu konuda çok yardımcı oluyorlar. Biz de onlara destek vererek bir süreç yürütüyoruz.
Adalya Vakfı’na bağış yapma işlemi nasıl oluyor, herkes bağış yapabiliyor mu?
Yönetimimiz bu konuda çok hassas davranıyor. Basın toplantılarıyla da kamuoyuna bağış konusunu duyurabiliyoruz. İş dünyasındaki dostlarımıza da yaptığımız projelerden bahsederek yardım çağrısında bulunuyoruz. Bu noktada yardımları oldukça büyük oluyor.
Engelsiz Kafe haftada kaç gün çalışıyor ve özel organizasyon çalışmalarınız oluyor mu?
Özel etkinlik olarak doğum günlerini burada yapmak isteyenleri ağırlıyoruz. Düğün ve nişan gibi müzikli etkinlikleri ise kimseyi rahatsız etmemek adına kabul etmiyoruz. Canlı müzik olmadan kokteyl tarzı etkinlikleri kabul ediyoruz. Engelsiz Kafe haftanın her günü ziyaretçilerimize açık. Kışın sabah saat 08:30’da açılıyor akşam saat 20:00’de kapanıyor. Yaz dönemi ise akşam saat 22:00’ye kadar açık oluyoruz.
Kafede gerçekleşen fotoğraf eğitimi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Fotoğrafçılık kursunu projesini şuanda Akdeniz Üniversitesi öğrencileri ile özel engelli çocuklarımızın bulunduğu sanat evi birlikte yürütüyor. Bu proje bize sunulduğunda zamanımız olmadığı için uygulamaya koyamadık. Bu nedenle sanat evi çalışmayı üstlendi biz de ev sahipliği yapıyoruz.
Kamuoyunun da bildiği sıkıntılı bir dönem yaşadınız, yokluğunuzda çocuklar bu durumdan olumsuz etkilendi mi?
O süreçte, adliyede dava sürecimi özel çocuklarımızın aileleri de bizimle birlikte bekledi. Adliye sürecinin de tamamını takip ettiler. Çocuklar bu süreçte derslere girmek istememiş. Mahkeme arasında eğitmenleri gördüğümde ders yok mu dedim. ‘Ders yapmadık’ dediklerinde tepki göstermişim. Çocuklar yokluğumu hissetmiş devamlı beni sormuşlar. Bizim arkadaşlar tabi yaşananlar hakkında bilgi vermemişler.
Peki, bu süreçte en büyük desteği kimden alıyorsunuz?
En büyük desteği tabi ki bu süreçte belediye başkanımızdan, Adalya Vakfı yönetim kurulumuzdan ve belediye meclis üyelerimizden alıyorum. Buradan belediye başkanımıza, Adalya Vakfı yönetim kurulumuza ve belediye meclis üyelerimize teşekkürlerimi yolluyorum. Arkamızda duran onlar.
Muratpaşa Belediyesi şirketi olan Falez A.Ş’nin projesi var gezi programları yapıyor, sizin de başka şehirlerde gezilere götürme gibi projeleriniz var mı?
Belediye şirketimizin Antalya merkezli seyahat projesi var. Bizim böyle bir proje uygulamamız mümkün değil.
Şuan böyle bir kafeye gelen çocuklar sadece Muratpaşa’dan mı başka yerlerden gelenler de var mı?
Kepez, Konyaaltı ve Muratpaşa olmak üzere bütün ilçelerden gelenlerimiz. Ders günlerimizde servislerimiz var, Kepez’e servis çıkartıyoruz belirli günlerde. Gelebilenler kendileri geliyor ama biz de gelemeyenler için ulaşım imkanı sağlıyoruz. Muratpaşa Belediyesi bu noktada büyük destek sağlıyor.
Eğitimler belirli bir program çerçevesinde mi yapılıyor?
Evet. Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri eğitim günlerimizdir. Bunlar da kendi içlerinde; down sendromlular, otizmliler, büyük ve küçük gruplar şeklinde ayrılıyor. Her eğitiminde kendi içinde bir içtimadı var. Buna göre o eğitimler yapılır. Tamamen düzenli şekilde ders programımız var.
Engelli bireylerin ebeveynleri de en az onlar kadar zorluk çekiyor. Bu noktada özellikle psikolojik olarak destek sağlayabilme imkânınız var mı?
Bir ay önce ara verdiğimiz terapi projemiz vardı. Bazı dostlarımız da destek verdi. psikoterapi denilen teknikler ile terapi çalışmamız oldu. Bununla birlikte bazı sıkıntılı noktalarda özel destek almaya ihtiyaç duyan ailelere de bir takım yönlendirmeler ile yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu da işin ailevi tarafı oluyor. Aile ve çocuk bir bütün, çünkü ailede herhangi bir huzursuzluk yaşandığı zaman biz çocuğun huzursuzluğundan bir sorun olduğunu anlıyoruz ve eğitmenlerimiz aile ile birebir görüşüyor ve yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Engelli bireyler için çok duyarlısınız, ailenizde de herhangi bir engelli birey var mı?
Evet, amcam 2009 yılında bir rahatsızlık geçirdi ve şuan yatağa bağlı yaşıyor bir de çocukluğumda mahallemizde bulunan bedensel engelli bir abimiz vardı. Onunla birlikte uzun zaman geçirdik birlikte onun da biraz etkisi var.
Özellikle down sendromlu çocuklar sizin düzenlediğiniz etkinliklerde normal hayatta yaşamadıklarını mı yaşıyorlar?
Bazen şimdi yeni projelerde okullarda baba ile oğlu anne ile babayı sahneye çıkartıyorlar. Biz çocuğun annesi ve babasıyla birlikte sahneye çıkartıp gösteri hazırlıyoruz. Normal hayatta yaşayamadıklarını ben burada onlara yaşatmak istiyorum. Yaşayabilecekleri her şeyi burada yaşayabilsinler diye elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum, bütün olanakları sunuyorum. Ben 62 tane etkinlik düzenledim hepsinde de burayı kapattım. Ticari kaygı umurumuz da değil. Burada hem ticari bir kafe var hem de sosyal bir aktivite var, ama ben ticareti alıp sosyal aktivitenin önüne koyamam. Burası zarar ediyor mu etmiyor. Kar elde ediyor mu? Ediyor. Ben bu kadarı da bursa gönderiyorum. Vakıf olarak her sene 150 ile 400 arasında çocuğa eğitim bursu veriyoruz. Bunların içinde engelli öğrenciler de var normal öğrenciler de. Kreşimiz de var, ekonomik durumu yetersiz çocuklar için de kreş açtık Adalya Vakfı olarak.
Kreşler, çevre müdürlüğü, dernekler, üniversite ve belediye kafemizde etkinlikler yapıyor. Bu süreçte biz hepsiyle birlikte çalışıyoruz. Bunlar bu 62’nin içerisinde de yok. Bize bir telefon açmaları yetiyor, burası onlar için bir dünya biz de bu dünyanın bir parçasıyız.
Başka şehirlerden de dernekler gelip kafede etkinlik yapabiliyor mu?
Talep ettikleri her zaman gelip yapabiliyorlar. Etkinlikler için düğün ve doğum günü haricinde ücret almıyoruz. Dernekler ve özel çocuklarımız için yapılan hiçbir etkinlikten ücret talep etmiyoruz. Onlar buranın sahibi, biz burada geçiciyiz.
Kamp çalışmalarından da biraz bahsedebilir misiniz?
Buraya yarışma için gelen bedensel engelli dostlarımız oluyor. Onlar kamp kurmak istediklerini söylediler, bizde kabul ettik. Sabah kahvaltılarını, yeme içmelerini de biz üstleneceğiz. İlk defa da engelli çocuklar kapsamında geçen yaz kamp yaptık. Geçen yaz bizim engelli 4-6 çocuğumuz İzmir’e gitti. Hijyenden dolayı döndüler yapamadılar, ben de tamam burada ben size kamp yapacağım dedim, ve yaptık.
Başka şehirdeki derneklerden gelen oluyor mu?
İncelemeye gelenler oldu. Merak eden dernekler geldi. Belediyeler de geldi. Bunlardan çok mutlu oluyoruz.