Salı Sohbetlerini bu haftaki konuğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Antalya İl Müdürü Abdullah Çalışkan oldu. Çalışkan ile müdürlüğün çalışmalarını, projelerini konuştuk.
Diğer bürokratlarla karşılaştırdığımızda o kadar hassas ve bir de maneviyatı yüksek sorumluklarınız var. Huzur evi, çocuk, kadın, engelliler, sosyal yardım, -kadın dediğimiz zaman içine şiddet ve aile giriyor- gazi, şehitler ve aileleri bunların hepsi giriyor. Bu manevi yükü -insan kendi evinde bile kendi çocuğun sorumluluğunda yoruluyorken- taşımak nasıl bir duygu?
Hayatımız, bu açıdan bakarsak çok da keyifli değil. Rahat değil ama gerçekten o manevi hazzı ve doyumu ziyadesiyle tadabiliyoruz. En basitinden dün bir çocuğumuzu evlat edinmek isteyen aile ile buluşturduk. Aile yıllardır çocuk özlemi içinde bekliyor. Çok da güzel bir çocuk evlat edinildi. O ailenin o gözyaşları, sadece o manzarayı yaşamak bile geriye kalan pek çok sıkıntılı alanı tolere edebilecek, basit ve küçük ama bir o kadar keyifli, manevi hazzı yüksek bir çalışma alanı.
Engellilere sosyal yardım parası yapılacağında Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü zamanında bir seneyi bulan bir inceleme süresi geçerdi. Şu anda bu çalışma sizde olduğuna göre nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Hali hazırda Antalya’da 40 bin civarında farklı oranlarda engelli var. Bunların yaklaşık 25 bini ağır yüzde 50 ve üzeri oranında doktor raporunda ifade edilen engellimiz var. Biz bunlardan 12 binine aktif olarak her ay bakım hizmeti sunuyoruz. Yüzde 50 ve üzerinde raporunda ağır engeli olduğu doktor tarafından evet olarak ifade olarak belirlenen engelli bizim evde bakım hizmetimizden istifade edebiliyor. Dolayısıyla evde bakım sistemi 2007 yılında hayata geçti. Tabi o dönemki personel sistem doğal olarak personel sayısı az olduğu için dönemi Valisi Alaattin Yüksel zamanında arkadaşların önerisiyle merkezden değil de, taşradan merkeze bir inceleme sistemi geliştirdi. Ve hale o uygulanmaya devam ediyor. Antalya’daki bu uygulama diğer illere de örnek teşkil etti. Kaymakamlıklar bünyesinde konunun muhatabı uzmanlarımızdan oluşan bir heyet var. Müracaatları doğrudan vatandaşlarımız, kaymakamlıklara yapıyorlar. Kaymakamlıklardaki o heyetler yerinde incelemeleri yapıyorlar. Dosyayı bize gönderiyorlar. Biz de onaylayıp, vatandaşın bu hizmetten faydalanmasına imkân sağlıyoruz.
DÖVMEYİ KENDİNE HAK KABUL EDİYOR
Çocuğa yönelik şiddet konusunda kamuoyunu nasıl bilinçlendirmek gerekiyor? Nasıl duyarlı olmak gerekiyor?
Şiddet maalesef halen bu çağda rastladığımız pek çok vatandaşımızın bunu görmesine rağmen duyarsız kaldığı, esasen hem ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi 6284 sayılı kanun ile 5395 çocuk koruma kanunu ile aslında çerçevesi net olarak çizilen ve müeyyideleri TCK tarafından net olarak çizilen hususlar. Ama maalesef ki hala daha toplumsal bilinç zafiyetinin varlığını görüyoruz. Türk toplumun yapısı hala daha bu sıkıntıları içeriyor. Kendi eşini ya da çocuğunu dövmeyi kendine bir hak addediyor. Hâlbuki her ne olursa olsun kimsenin bu anlamda bir hakkı ya da yetkisi olmadığını yasalarımız net olarak çizmişler. Bununla ilgili bakanlığımızın geliştirmiş olduğu birtakım pratik çözümler var. En basitinden TV’lerde ya da yazılı medyada yer alan kamu spotları ile bakanlığımız bilinçlendirmeye çalışıyor. Alo 183 hatlarımız var. Sosyal yardım hatlarımız. 7/24 çalışan bir çağrı merkezine bağlı ve her hizmet grubumuza özel, illerde üst düzey yöneticilerimiz var. Çocuk, kadın, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gaziler aile toplum. 183 çağrı hattına gelen çağrılar ivedi bir şekilde illere iletilir. İller anında bu türlü problemleri çözüme kavuşturma, değerlendirme mecburiyetindedir. Şiddet olsun, dışarıda herhangi bir yerde yaşayan engelli veya barınmaya muhtaç bir kadın varsa bu anlamda bakanlığımız öyle bir pratik çözümler üretme ve sıkıntıları çözme yoluna gitmektedir. Ancak bahsettiğimiz bir şiddet konusunda sorun eğitim sorunudur. Şiddet de zaten eğitimsizliğin bir ürünüdür diyemiyorum çünkü eğitimler içinde de hatırı sayılır bir şekilde şiddet uygulayan veya şiddete maruz kalanlar var.
Böyle bir istatistik var mı elinizde?
Rakamsal olarak şu an belirtmem mümkün değil ama böyle bir gerçek var. Tabi 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi kanunu çerçevesinde özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesinde özellikle kurumsal anlamda çok mesafe kat edildi. Bütün bu tedbirler şiddeti tamamen kökten önlemeye maalesef yeterli olmadı.
Siz daha çok şiddeti önlemekten çok, şiddete maruz kalmış insanlarla muhatapsınız değil mi? Onları koruma altına alma kısmındasınız. Antalya’da kaç tane sığınma evi var?
Bakanlığımıza ait sığınma evi kavramını koruma evi olarak değiştirdik. Burada 3 tane konuk evimiz var.
Şiddet gören bir kadın veya konuk evinde kalma zorunluluğunda olan kadın ne kadar burada kalabiliyor? Bunun bir süresi var mı?
Maksimum 6 aydır. Ama ihtiyaç dahilinde o süre uzatılır. Antalya için 6 aydır. Bir başka bir ile devamında nakil yapabiliriz. Sürekli olarak aynı ilde ikamet etmez. Çocuğuyla beraber de kalabilir.
Buradaki kadınlar çalışabiliyor mu peki?
Bize kadınlar iki şekilde gelebilir. Bir, şiddet mağduru olarak diğeri de barınma ihtiyacı oldukları için gelirler. Şiddet mağduru olarak bizden hizmet alan 2017 yılında, 760 kişi bizden hizmet almış. Bunlardan 269’u şiddet beyanı ile gelmiş. 476’sı barınma ihtiyacı ile gelmiş. Başka bir ilden ya da buradan gelen kadınların toplamı.
Barınma isteği ile gelen kadınlarla, şiddet gören kadınlar aynı yerde mi kalıyor?
Hayır. Farklı konuk evlerinde kalıyorlar.
Cinsel istismar sonucu gelen çocukların kaldığı yer ya da başka birinin kaldığı yerlerde çok hassas davranılmalı değil mi?
Çocuğun bize geliş şekline göre uygun hizmet şekillerini, uygun birimlerde gerçekleştiriyoruz. Geçmişte yetiştirme yurtları döneminden her kategoriden çocuk aynı değerlendirilip, aynı mekânı paylaşırlardı. Dolayısıyla bunun çıktıları da hiç iyi olmadı. Hala daha o olumsuz sistemin sıkıntılarını yaşıyoruz.
Çocuklar için ayrıca evler açtınız. Antalya’da var mı? Bunları nasıl isimlendiriyorsunuz?
Tabi ki var. Çocuk Evleri Koordinasyon Müdürlüğü bünyesinde çocuk evleri var. Antalya’da 37 çocuk evimiz var. Yaklaşık 210 civarında çocuğumuz bu evlerde yaşıyorlar. Herhangi bir mahallede, herhangi bir apartmanda, herhangi bir dairede…
Bir dairede kaç çocuk yaşıyor?
Minimum 5 çocuk. Evin durumuna göre 5, 6, 7 kişi kalabiliyor.
Orada yatılı olarak kalan anne konumunda bir görevli var değil mi?
Anne konumunda bakım personellerimiz var. Belirli eğitimleri almış olan anne niteliğine sahip 3 bakıcı anne hizmet veriyorlar. 24 saat bazlı, vardiya usulü çalışırlar. Bir de her 2 ya da 3 evimizden sorumlu, grup sorumlusu öğretmen ya da meslek elemanı görevlimiz vardır. Onlar bütün koordinasyonu sağlarlar. Eğitim, sağlık ve diğer ihtiyaçlarını doğrudan karşılarlar. Bakım personelleri evde, grup sorumluları çocukların dışarısı ile olan işlerini talip ederler. Yani hukuki yürütülen işleri varsa, sağlık problemlerini, okullarını takip ederler. Yine çocukların kişisel ihtiyaçlarının giderilmesinde onlar görevlidirler. Sosyal etkinliklerde hep beraber hareket ederler. Eskiden yurt modeli vardı. Tüm Türkiye’de bu yurtlar kapatıldı.
Bir de yaşlılar var.
Fethi Bayçın huzur evini 2013’te biz yıktık. İki defa proje yapıldı. Birtakım talihsizlikler oldu. 2014-2015’te projesi yapıldı. Tam inşaat ihalesine çıkılacak. Yazı bize geldi. Bizim belirlediğimiz kapasite 180 ama onlar 80’e çıkmış. Halbuki 12 bin metrekare çok değerli bir arazimiz var. İtiraz ettik. İmar planı üzerinde havalimanı manevi hattı ibaresi var. Onlar buna takılmış. Biz Mimarlar Odası’na bir çalışma yaptırdık. Bakanlığımızdan konunun uzmanlarına incelettik. Baktılar, evet biz hata yaptık. Hemen bunu iptal ediyoruz dediler. İptal edildi. Hemen projelendirme aşamasına geçildi. Avam projesi ve uygulama projesi tamamlandı. İnşaat ihalesine çıkılıyor. Şu an onun hazırlığı yapılıyor. Bakanlıklar arası protokol gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülüyor bütün projeleri. Vali Bey dedi, son tahlilde Çevre Şehircilik Bakanlığı son proje uygulamasını yaptık. İnşaat aşamasını da YİKOP yapsın. Yatırım İzleme Başkanlığına devri yapıldı. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte başlanacak.
HUZUR EVİ MODELİ TERK EDİLECEK
Antalya’da çok fazla bakım evine ihtiyacı var.
Huzurevi modeli takdir edersiniz ki çok maliyetli hizmetler. Çocuk için de aynı. Yaşlılar için de aynı. Engelli için de aynı. Bazı illerde yaşlı yaşam evi uygulaması modeli var. Şu an pilot olarak uygulanıyor. Aynen çocuk alanında yaptığımız gibi çocuk evleri gibi 5 tane uyum içinde yaşayabilecek 5 evde onların bakımını ve temizliği karşılayabilecek personel eşliğinde birlikle sosyal hayattan kopmadan, yaşamalarını idam ettirmelerini sağlama amaçlı bir uygulama. Bazı illerde bu uygulanıyor. Antalya’da daha bu uygulamaya geçmedik. Eğer başarılı olunursa da huzur evi modeli de artık terk edilecek. Ama başlamış olan yatırımlar devam ediyor.
Sokakta çalıştırılan çok çocuğumuz var. Onlar için bir şey yapabiliyor musunuz?
Bu konuda 2002-2003 yılında başlamış olan bir uygulamamız var. Antalya’daki uygulama en son nisan ayında burada Bakanlığımızın çalışmaların geniş boyutlu değerlendirildiği bir toplantımız oldu. Orada biz bu çalışmadan bahsettik. Biz sokakta çalışan, çalıştırılan çocukların sayısını asgari seviyeye düşürdük, böyle bir çalışma yaptık dedik. Beğenildi, şimdi tüm Türkiye’ye yayıldı. Şu an tüm Türkiye’de bu model uygulanıyor. Emniyetin, belediyenin ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün personellerinden oluşan iki mobil ekibimiz var. Bunlar saat 8 gece 11, bütün ana arterleri ve sokakları dolaşıyorlar. Aynı zamanda acil bir vakaya erişim ve inceleme durum söz konusu olduğu zaman zaten sahada oldukları için doğrudan onları yönlendiriyoruz. Bu ekiplerimiz sokakta çalışan ya da çalıştırılan çocuklara göz açtırmıyorlar. Sürekli sokakları denetliyorlar. Tabi çocuk bizim çalışma alanımız. Bu çocukları topluyorlar. Kabahatler Kanunu’na göre ailelerine ulaşıyorlar. Sonra ceza uyguluyorlar. Ama bu noktada bazı ailelerimiz buna direnç gösteriyor. Çocuk Kabahatleri Kanunu gereğince 110 lira gibi bir cezası var. Zaten çocuk bunu kazanıyor. Çocuk bu cezayı ödüyor. Aile de bu çocuğu çalıştırmaya devam ediyor ama biz bununla kalmıyoruz. Son tahlilde bu çocuğun sokakta çalıştırılması onun istismarı demek. Çocuğu kurum bakımına alıyoruz. Rakamları da paylaşayım. 2017 yılının ilk ayı, 2 defa ve üzeri sokaktan alına çocuk sayısı 636. Bunlardan 523 çocuğun ailesine idari para cezası uygulamışız. Tekrar ettiği için çocuğu dilendirmeye ya da çalıştırmaya 40 veli için savcılığa suç duyurusunda bulunmuşuz. Suriyeli çocuklar da var ama onlarla ilgili herhangi bir idari işlem yapamıyoruz malumunuz.
Hem çocuk evleri hem de kadın koruma evleri yeterli mi?
Yeterli. Çocuk evleri sitesinden bahsedeyim. Çocuk evleri sitesinde de 90 civarı çocuğumuz var. Orası eskiden müstakil bir yurt binasıydı. 2012 yılında 8 tane dubleks ev yaptılar oraya. O nedenle çocuk evleri sitesi diye geçiyor. Bahçesi onlara ait. Korumalı bir alan. Herhangi bir şekilde birazcık riske açık olan çocukları çocuk evleri sitesinde, kapalı alanda tutuyoruz.
KAMUDA İSTİHDAM HAKKI
18 yaşına elene kadar siz bu çocuklara bakıyorsunuz ama 18 yaşını doldurduktan sonra bu çocuklara ne oluyor?
18 yaşını doldurduktan sonra bu çocuklar zannedildiğinin aksine sokağa itilmiyorlar. Zaten çocukların bir yönü ile aile bağlarını devam ettirdikleri annesi, babası, akrabası var. Onlarla koordinasyon kurarak o çocuğu kabul ediyorlarsa, form A belgemiz vardır bizim. Minimum iki yılı kurumumuzda tamamlamış ve reşit olarak ayrılmışsa bu çocuğumuz kamuda istihdam hakkını elde eder. Dolayısıyla memur olarak çocuklarımız ilerleyen süreçte gerçekleşecek bir atama programına dahil edilirler. KPSS şartı ilkokul mezunları için var. İlkokul, ortaokul mezunları için yok. Onlar kuraya tabi. Ama çocuklarımız mutlaka bir yerlere yerleşiyor.
BAĞIŞÇILARI SİSTEMLE DAHİL EDİYORUZ
Ortalama bir çocuğun harcaması, ihtiyaçları ne kadar tutuyor?
Çocuk ve yaşlı maliyeti kamuya çok fazla. O nedenle minimuma indirgemek adına bize gelen bağışçıları mutlaka sisteme dahil ediyoruz. Gelin şu evin kirasını siz ödeyin. Çocukların giderlerini siz karşılayın diyoruz. O nedenle kamuya ait olan yükü hafifletmeye çalışıyoruz. Huzur evlerindeki yaşlılarımızın da, 60 kapasitemiz var. Zaman zaman bu ihtiyaca göre artabiliyor. 55 çalışanımız var. 24 saat, aktif hizmet veren bir yer. 4,5 tane hemşireyi orada aktif döndürmemiz lazım.
Antalya’nın yıllık bütçesi nedir?
Ben size sadece şunu söyleyeyim. 12 bin engellimiz var ağır şekilde. Şu anda evde bakım hizmetinden faydalanan. Her engellimize 1.020 lira aylık ödeme yapıyoruz. Sadece evde bakım hizmetinden faydalanan. Yaklaşık 600 civarında da özel bakım hizmetinden bakım hizmetinden faydalanan engelli var. Ki bunların 450 civarındakinin ücretini bizim ödediğimiz engelli vardır. Minimum 2 bin 500 lira. 8 tane özel bakım merkezi var Antalya’da. bütçesi bize ait olan Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma Vakıfları var. Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne bağlı hizmet verir. Ama tüzel kişiliğe ait kaymakamlıkların ya da valiliğin emrinde hizmet verir. Biz doğrudan değil dolaylı ilgiliyizdir. Onlarında bütçesini dikkate alırsak muazzam bir bütçe.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı neyi örnek alıyor? Yurtdışıyla bizi karşılaştırdığınız zaman biz neredeyiz Türkiye olarak?
Türkiye olarak çok iyi yerdeyiz aslında. Batıda pek çok sosyal hizmet modelleri var ama bizim mesela bütün çalışmalarımız bir şekilde ilk başvurduğumuz yöntem, bu vatandaşlarımızın bir sosyal hizmet kurumundan bir koruma bakım hizmeti anlamdan önce aile bağlarının kendi içinde sağlanmaya yönelik tedbirleri araştırmak. Varsa bunu desteklemek olur. Eğer yoksa o zaman kurum bakımını devreye alırız. Özellikle çocuklarda. Bu hizmet batıda yok mesela. Batının imkanları biraz daha takdir edersiniz maddi anlamda daha iyi. Hollanda’da ağrı engelli vakaları ile ilgili, onlar engelli lehine değil sağlıklı bireyler lehine çözümler geliştirmişler. Engelliyi alıyorlar. Müstakil bir eve ya da odaya. Diğer aile bireylerinin hayatlarını ondan bağımsız devam ettirmelerinin önünü açıyorlar. Devlet bir hemşire görevlendiriyor ve onun bakımıyla ilgileniyor. Ailesi de ondan etkilenmemiş oluyor. Bu bir örnek. Tabi işin ekonomik tarafı bu. İnsani açıdan da değerlendirmek gerekir. Batıdan doğuya gidildikçe huzur evi sayısı azalır. Doğuda çok nadirdir.
Antalya’da devlete çocuk teslim etme oranı kaç? Boşanmada ilk üçün içerisindeyiz. Birde sizin çalışmanız var. Evlilik öncesi eğitim diye. Bununla ilgili en yapıyorsunuz?
Bize gelen çocukları ne sebeple geldiklerini şu an ayrı ayrı kategorileştirme şansım yok. Mutlaka bu şekilde parçalanmış olmaktan dolayı bize gelmiş çocuklar da var. Ama bizim bir soysa-ekonomik destek sistemimiz var. Bu şekilde koşulsuz olarak çocukları almıyoruz. Yani eğer çocuğun sağlığını, ruhsal yapısını ya da sosyal hayatını riske edecek ciddi bir problem yoksa ortada bir anne ya da baba refakatinde çocukların kalması için problem eğer ekonomikse, ekonomik olarak desteklemek suretiyle çocukları aileden koparmıyoruz. Çocuk için çocuğun yaşına, sınıfa uygun oranlarda ekonomik destek sağlıyoruz. Bir yıllık bir çalışma yapıyoruz. Bir yılın sonunda eğer ailenin ekonomik durumunda bir değişiklik yoksa bu kez 2 yıl üzerinden bir çalışma yapıyoruz. Özellikle anne odaklı yaptığımız bir çalışma bu ama çocuk üzerinden yapıyoruz. Çocuk küçük, anne kimseye bırakamadığı için çalışamıyor. Biz destekliyoruz. Burada annenin ya da babanın kendi ayakları üzerinde durması ön koşulumuz. Bu sürekli bir yardım değil. Onları krizden çıkarmak için uyguladığımız bir yardım. Bir süre sonra periyodik olarak görüşmelerimiz, denetlemelerimiz devam ediyor. Çocuk biraz büyüdüğü zaman ücretsiz kreş kontenjanından istifade ettirilip, annenin çalışmasına zaman ve imkân tanıyoruz. Bu sistem kurum bakımını gerektiren hallerde giren bir sistem. Yani baktığımız zaman çocuk kurum bakımına alınması gerekiyor. Ama ekonomik olarak aileyi desteklemek suretiyle hem kamuya daha az bir maliyet yüklemiş oluyoruz.
Sizin bütçenize destek olması için bir yardım gecesi düzenlemek gibi düşünceniz var mı? Size yapılan yardımlar vergilerden düşülüyor. Bununla ilgili iş dünyasına ulaşmak mümkün olamaz mı? Giderlerinizi azaltma anlamında bunlar ön plana çıkamaz mı?
Genel bütçeye tabiiyiz. Dolayısıyla bütçe dönemlerinde zaten ön görülen ihtiyaçlarımızın analiz yapılır. Dolayısıyla bakanlık bir yılın bütçesini ona göre tahsis eder. Bu konuda bir sıkıntı yaşamıyoruz. Çocuklarımızın, kadınlarımızın, yaşlı ve engellilerimizin bakımları deva ederken hiçbir şekilde bütçe imkânsızlığı yaşamıyoruz. Bundan dolayı bir sıkıntımı yok. Ama şu var; bu bütçe bütün bir milletin bütçesi. Şu an 37 tane evimiz var. 10 evimiz değişik bağışçılarımız tarafından finanse ediliyor. Keşke bütün evlerimizin kirası ve giderleri bağışçılarımız tarafından yürütülse.
Evlat edinme, korucuyu ailelik ve gönüllü ailelik var. Bunları birbirinden ayıran özellikler nedir? Bir de Antalya’da bunların durumu nedir?
Üçü de farklı çocuk odaklı hizmet modeli. Evlat edinmede Antalya’da son yıllarda hep zirveyi korudu. Son iki yıldır İstanbul öne geçti. Bu da iyi bir şey değil. Övünülecek bir rakam değil. Evlat edinme oranın yüksek olması ne demek? Çok fazla sahipsiz çocuğun olması demek ve çocuk evlat ediniliyor. Mutlaka bir sıradaki aileye veriliyor. Çocuk sahipsiz kalmıyor. Bu anlamda bir sıkıntı yok. Evlat edindirilemeyen çocuk, koruyucu aile sisteminden faydalanıyor.
Esasen kadın konuk işletmesi, huzur evi işletmeleri belediyelerin uhdesinde olması gereken alanlar. Dolayısıyla çocuk olsun, engelli olsun bakanlığımızın ismi Aile ve Sosyal Politikalar. Çocuk, engelli, kadın bakmaktan enerjimizin çoğunluğunu sorun çözmeye dönük harcadığımızdan politika üretmeye bizim ne enerjimiz ne de vaktimiz kalıyor.
Evlat edinme çocuğun ailesinin çocukla ilgili herhangi bir tasarruf alamayacağı zaman mahkeme kararıyla rıza verdiği bir sistem. Ben çocuğumla ilgili herhangi bir tasarrufta bulunmayacağım diye bize mahkemeler rıza kararı verir. Bizde o çocuğu sırada bekleyen, uygun aileye teslim ederiz.
EVLAT EDİNME ŞARTLARI
Evlat edinildiği zaman isim değişiyor mu?
Bir yıl denetim, gözetim süresi vardır. Bir yılın akabinde her şey yolundaysa, aile doğum yeri ve kimlik numarası haricinde bütün bilgilerini kendi kütüğüne alabilir. İsmini her şeyini değiştirebilir.
Evlat edinmek için çocuğunun olmaması mı gerekiyor?
Öyle bir ön şart yok.
Şartlarınız nedir? Evli mi olması gerekiyor?
Evli de olabilir, bekâr da olabilir. TC vatandaşı olması, belli bir ekonomik gelire sahip olması, evli ya da bekâr öyle bir yarım söz konusu değil ama özellikle koruyucu ailede bir anne baba rol modelinin varlığına öncelik veriyoruz. Ama hali hazırda bildiğim kadarıyla 3 vatandaşımız var bekâr hanımlara verdiğimiz. Zaten yeni doğan çocuklar. Yasal olarak çocuğun evlatlık olduğunu söylenmesi belirli bir yaştan sonra zorunluluk. Çünkü sonradan öğrenmesi çocuk üzerinde belli travmalar oluşturabiliyor. Bize geliyor mesela. Ben evlatlık verilmişim diyor. Dolayısıyla bizde var ama çocuğun bize geliş şekli, her zaman bilmek isteyeceği şekilde olmuyor. Dolayısıyla çocuğu bir şekilde gönülleyip gönderiyoruz.
Koruyucu aile de çocuğun bir şekilde ailelevi bağları devam ediyor. Yani anne var. Uygun olmayan bir hayatı devam ettiriyor. Baba var, cezaevinde. Dolayısıyla bunlar bir şekilde çocukla ilgili bir rıza veremedikleri, kendilerine ulaşılamadıkları için çocuk bakım evinde aklıyorlar.
İSTENİLEN RAKAMA ULAŞAMADIK
Koruyucu aile olmak istediğimizde istediğimiz çocuğu tercih edebiliyor muyuz?
Çok fazla bir tercih şansı yok. Çocuğun hangi koruyu ailede olduğunu aileleri bilmez. Aile çocuğunu görme hakkın sahip. Dolayısıyla çocuğunu görmekten onları mahrum etmiyoruz ama uzmanlarımız çocuğu koruyucu aileden alıyor. Uygun görülen zaman da uygun bir yerde kendi ailesiyle görüştürüyor. Ailenin bu tedirginliğini anlayabiliyorum. Çünkü günün birinde annesi ya da babası gelecek, ben çocuğumu geri istiyorum diyecek. Bizde bakacağız, evet sen yaşam tarzını, yaşam standartlarını değiştirmişsin. Artık bu çocuğun sorumluluğunu alabilirsin diyeceğiz ki bu yok denecek kadar az. Bizim şu ana kadar hiç karşılaştığımız bir şey değil. Ailelerimiz bu konuda rahat olsunlar.
Rakamsal boyutta koruyucu ailelikte Antalya’nın ilgisi nedir?
Koruyu ailelikte Antalya, Türkiye’de 14’üncü sırada. Maalesef istenile rakama ulaşamadık. Bu konuda kamuoyu bilinçlendirme çalışmaları halen daha yapmaya devam ediyoruz. Şu an 121 koruyucu aile yanında 146 çocuğumuz var. Kardeş ya da iki farklı çocuğu alanlar da var. Tüm Türkiye’de şu an 4 bin 602 koruyucu aile var. 5 bin 580’de çocuk var. Koruyucu ailelik bizim çocuğa dair hizmet modelimizde her zaman kurum bakımına öncelediğimiz bir şey. Ama aileler değişik çekincelerle maalesef bu sisteme çok fazla sıcak bakmıyorlar. Az önce bahsettiğimiz şekilde bir gün gelir ailesi çıkar gelir, çocuğu bizden alırsa biz bunu kaldıramayız diyorlar. Ben bunu biraz bencilce bir yaklaşım olarak görüyorum. Siz kendinizi düşünüyorsunuz diyorum. Hâlbuki süreli, sınırlı bir zaman dilimi içinde bile olsa o çocuklara bir destek çıkmak el uzatmak, sıcak yuvanızı açmak çok önemli.